 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1974/783
K: 1974/612
T: 04.02.1974
ÖZET:Davacının sınır ve yüzölçümünün düzeltilmesini istediği taşınmazın bir tarafı yol, iki yönü kişilere ait yerler ve güneyi denizle çevrili ve Tapu Sicilinde miktarı yazılı olmasına göre:
1 - Tapuda yazılı sınırların değişmez ve genişletilmeye elverişli nitelikte olmaması ve haritası da bulunmaması nedeniyle kayıt kapsamının belirtilmesinde 766 Sayılı Tapulama Kanununun 42. maddesi uyarınca sınırların geçerli sayılması zorunludur.
2- Taşınmazın güneydeki deniz sınırının 13. 3.1972 gün ve 1972/4 sayılı Yargıtay İçti/tadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, dalgaların bu doğal engeli aşıp daha gerilerde bulunan araziyi işgal edip etmediği yönünden jeomorfoloyi biliminde yeteneği olan bir bilirkişiye kıyı (yalı şeridi) tesbit ettirilerek tapunun gerçek miktarının tayin olunması gerekir.
(766 s. Tapulama K m. 42)
(2644 s. Tapu K m. 31 (5520 s. k. d.))
Davacı vekili, müvekkili adına tapuda 6/11 / 1963 tarih 31 No'da kayıtlı taşınmaz malın hudutları sabit olduğu halde zamanla sahipleri değiştiğinden hudut ve mesahasının düzeltilmesini istemiştir.
Davalı hazine temsilcisi, hudutları sabit değildir. Tapuda miktar yazılıdır, iskanen verildiğine göre miktar düzeltilemez demiştir.
Mahkeme, davacıya ait tapu kaydını getirterek yaptığı keşifte bilirkişi tapu tesis tarihinden beri dava konusu taşınmaz malın sabit hudutlarla kullanıldığı, hudut komşularıyla hiç bir anlaşmazlık doğmadığı, yola ve denize taşkınlığı bulunmadığını bildirmiş, duruşmada dinlenen şahitte bu hususları teyit etmiş ancak; tapuda cihet gösterilmeden ve gerçek miktar yazılmadan tapuya bağlanmış olup davacının 2644 sayılı Yasanın 31. maddeleri uyarınca düzeltme yaptırmaya yetkili bulunduğundan davanın kabuliyle krokisinde gösterilen hudutlar içindeki gibi hudutlarla çevrili olarak dava konusu taşınmaz malın yüzölçümünün de 3328 m2 üzerinden düzeltilmesine dair hükmü davalı hazine temsilcisi süresinde temyiz ettiğinden yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
Davacı tapusu iskan komisyonu kararına dayanılarak 1934 yılında senetsizden tesis edilmiş ve kayıt kapsamını gösteren bir haritada düzenlenmemiştir. Bir tarafı yol ve öteki iki yönü kişilere ait yerler ve güneyi denizle çevrili bulunan taşınmazın tapu sicilinde miktarı 2.300 metrekare olarak gösterilmiş ve tapunun miktariyle geçerli bulunduğu belirtilmiştir.
Tapuda yazılı sınırların (değişmez ve genişletilmeye elverişli nitelikte) olmaması sebebiyle kayıt kapsamının belirtilmesinde - harita mevcut olmadığı cihetle - Tapulama Kanununun 42 inci maddesi uyarınca sınırların geçerli sayılması zorunludur.
Bu duruma göre, 5520 sayılı kanuna dayanılarak tapudaki yüzölçümüne ilişkin bulunan miktarın gerçeğe uygun düşecek şekilde düzeltilmesi isteğiyle dava açılmasını önleyen hukuki bir engel ve sakınca mevcut değildir.
Ancak taşınmazın sınırlarından biri "deniz" olduğuna göre, bu sınırın usulüne uygun olarak saptanması gereklidir. Deniz sınırının nasıl saptanacağı 13/3/1972 gün ve 1972/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. - Mahalli bilirkişi davacıya ait taşınmazın sahil kısmında doğal bir set mevcut olduğunu ve davacının tapu tesis tarihinden beri bu sete kadar olan sahayı tasarruf ettiğini söylemiştir. Sahildeki tabii setin durumu, yüksekliği ve niteliği, özellikle dalgaların bu doğal 49 engeli aşıp daha gerilerde bulunan araziyi işgal edip etmediği yönü jeomorfoloyi biliminde yeteneği olan bir bilirkişi tarafından inceleme konusu yapılmamıştır.
Yukarıda yazılı olduğu üzere kıyı (yalı şeridi) yetenekli kişiye tesbit ettirilmeden ve tapunun gerçek miktarı tayin olunmadan miktarın artırılması isteğiyle açılan davanın kabul edilmesi doğru değildir.
Bu sebeplerle hükmün H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine 4/2/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.