 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1974/5833
K: 1975/671
T: 30.01.1975
DAVA : Davacı tarafından, davalılar aleyhine 17.12.1971 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesi ve temlike dayanarak 7 parça taşınmazın adına tescili istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.7.1974 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı avukatı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalılardan D.A. nın yedi ayrı taşınmaz için diğer davalı N.A. ya satış vaadinde bulunduğunu, N.A. nında hakkını kendisine temlik ettiğini ileri sürerek taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiş ve mahkemece satış vaadi sözleşmesinin yalnızca şahsi hak doğurduğu, buna dayanılarak üçüncü kişi durumunda olan davacının davalı D.A. yı ferağa icbar edemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki 23.1.1968 günlü senetten anlaşıldığı üzere davalılardan D.A. yedi ayrı taşınmazdaki payı için diğer davalı N.A. ya satış vaadinde bulunmuştur. 2.11.1971 günlü senetle ise davalı N.A. D.A. dan aldığı paylarına davacıya satışını vaad etmiştir. Dava konusunu taşınmazlardan 184, 2288, 629, 1655, 561, 2584 sayılı parsellerde tapu kayıtlarına göre davalı N.A. nın 24/80 ve D.A. nın ise 56/80 payı vardır. 1571 sayılı parselde davalılar ile dava dışı bazı kişiler paydaştır.
Satış vaadi sözleşmeleri B.K.nun 22. maddesi hükmü kapsamında olarak şahsi hak doğuran akitlerdendir. Böyle bir sözleşme ile alacaklı durumuna gelen kimsenin hakkını üçüncü bir kişiye devir ve temlik edip edemiyeceği söz konusudur. Sözü edilen kanunun 162. maddesi hükmüne göre kanun veya akid ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir. Satış vaadi sözleşmesinden doğan hakkın üçüncü bir kişiye temlik edilemeyeceğine dair bir kanun hükmü bulunmadığı gibi bu akit ile de önlenmiş değildir. Bu durumda alacağı temellük eden kimse, temlik edenin yerine geçerek onun haklarını kullanabilir. O halde davalı D.A. nın diğer davalı N.A.ya satışını vaad ettiği pay için davacı D.A. yı ferağ takririni vermeğe zorlayabilir. Bunun olanaksız bulunduğundan söz edilerek davanın reddine karar verilmesinde isabet yoktur.
SONUÇ : Davacı avukatının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile belirtilen nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının isteği halinde davacıya geri verilmesine 30.1.1975 gününde oybirliği ile karar verildi.