 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi
E: 1974/337
K: 1974/341
T: 21.02.1974
DAVA : Davacı N.E. tarafından, davalılar aleyhine, 6/5/1972 gününde verilen dilekçe ile, 21/4/1970 tarih ve (21) numaralı tapulu yeri 15.300 metrekare olduğu halde 11.080 metre kare olarak tahdit edildiğini beyanla miktarının düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davacı yerinin 13884 metre kare olarak tahdit ve tesciline ve fazla talebin reddine dair verilen 26/13/1973 günlü hükmü Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacını dayandığı 21/4/1970 gün ve (21) sayılı kaydın yüzölçümü 14529 metrekaredir, bu kayıt ifrazen tesis edilmiştir.
Yapılan uygulama hüküm vermeye yeterli değildir.
Kasadastro dosyasiyle birleştirilen, müdahalenin önlenmesi davası tespitidelaile dayanılarak açılmıştır. Tahdit krokisi ile tespitidelail krokisi ve 26/7/1973 günlü keşif sonucu düzenlenen 28/7/1973 günlü kroki yüzölçümü bakımından bibirine uymaktadır.
Davacının dayandığı kaydın geldileri getirtilmiş isede, tesis kaydı yerinde uygulanmamıştır.
Bilahare yapılan ifrazlar sonucu 21/4/1970 gün ve 21 sayılı davacı kaydını meydana geldiği anlaşılmış olup, bu kaydın dayanağı olan ifraz haritası getirtilmemiştir.
Bu uyuşmazlığın çözümlenmesi için; bölgeyi iyi bilen tarafsız ve yaşlı kimseler arasında seçilecek bilirkişiler marifetiyle evvela davacı tarafın dayandığı müfrez tapunun ilk tesis kaydı mahalline esaslı şekilde tatbik edilerek kapsamının kesin olarak tayini bilirkişilerin layikiyle bilemedikleri konularda tarafların gösterecekleri tanıkların da yerinde dinlenmesi, ondan sonra 21/461970 gün ve 21 sayılı müfrez tapunun dayanağı olan ifraz haritası da fenni bilirkişi marifetiyle yerinde uygulanarak tesiskaydı kapsamında nereyi işgal ettiğinin belirtilmesi, ifraz krokisi yoksa, ifrazı bilen tanıklar da yerinde dinlenerek salim bir sonuca varılması, uygulanan kayıtların sınırlarında gayri sabit sınır olup olmadığının da bilirkişiler ve tanıklardan soruşturulması, ayrı sabit sınır olması halinde tapu miktarına itibar edilerek bir karar verilmesi gerekirken bu cihetlerden zühul ile eksik soruşturma ve incelemeye, yeterli olmayan keşif ve uygulamaya ve bilirkişiler beyanına dayanılarak yazılı olduğu üzere karar verilmesi yolsuz, usul ve yasaya aykırı görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının yerinde görülmeyen temyiz itirazların kabuliyle hümün BOZULMASINA, 2613 Sayılı Yasanın 38. maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına 21/2/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.