 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1974/772
K: 1974/1115
T: 09.05.1974
DAVA : Taraflar arasındaki karşılıklı açılan taşınmaz bedelinden alacak ve sözleşmenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerden dolayı esas davanın reddi ve karşılık davanın kabulü hakkındaki hükmün davacı H.a. avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı adına avukat B.Ö. ve davalılar adlarına avukat F.L. ve U.İ.'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılarak ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Taraflar arasında düzenlenen ve Noterce imzaları onanlı 16 Mart 1955 günlü sözleşmeye göre davacı Ankara'nın Çankaya ilçesi Dikmen mevkiinde bulunan 1967 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 8 bin lira bedel karşılığında davalılarca satın alınmasını sağlamıştır. Arsa parası davalı tarafça ödenmiş, davacı yaptığı aracılık karşılığı hiçbir ücret almamıştır. Sözleşme uyarınca taşınmaz davacının bulduğu müşteriye satılacak ve davalılar bulunan müşteriye taşınmazı satma yükümlülüğünde olacaklar ve satıştan elde edilecek kar taraflar arasında eşit olarak bölünecektir.
Davacı, davalı tarafın sözleşme koşuluna uymayarak taşınmazı 23.11.1971 gününde sattığını ve kendisine düşen payı ödemediğini ileri sürerek kar payının ödetilmesini istemiş, davalılar ise sözleşmenin on yıl için yapıldığını, ancak bu hususun sözleşmeye konulmasının hataen unutulduğunu ileri sürerek bu nedenle sözleşmenin iptalini karşılık dava ile talep etmiştir.
Mahkemece sözleşmenin tarafları ancak on yıl için bağlıyacağı, olayda ise on yıldan fazla süre geçtiği ve bu süre içinde davacının yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesi ile esas davanın reddine ve karşılık davanın kabulüne karar verilmiştir.
Sözleşme, niteliği itibariyle bir adi ortaklıktır. Mahkemece de bu yön kabul edilmiştir. Ortaklık gayrimuayyen süre ile kurulmuştur. Borçlar Kanununun 535. maddesinin 1. fıkrasının ilk bendi gereğince ortaklık, kurulmasında umulan amacın elde edilmesi halinde son bulur. Gene aynı fıkranın 6. bendine göre de ortaklık gayrimuayyen bir süre için kurulduğu hallerde bir ortağın feshi ihbar eylemesi ile sona erer. İnceleme konusu olayda davalı taraf yükümlülüğünü yerine getirmek üzere davacıya bir ihtarda bulunmadığı gibi feshi de ihbar eylemiş değildir. O halde ortaklık halende mevcuttur. Nitekim karşılık davada ileri sürülen neden dahi bu yönü doğrulamaktadır. Davalı taraf dayandığı rızayı fesada uğratan nedeni ispatlamış değildir. Esasen sözleşmenin on yıldan fazla sürmeyeceğine ilişkin kaydın hataen sözleşmeye konulmadığı yolundaki soyut iddia da rızayı fesada uğratan bir neden olarak ileri sürülemez.
Mahkemece bu yönler gözetilerek işin esasının incelenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerektir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, ve davacı yararına takdir edilen 1000 lira duruşma vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine ve aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine 9.5.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.