 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1974/6313
K: 1975/4330
T: 22.06.1975
DAVA : Taraflar arasındaki ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesini feshi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı dava konusu sözlemenin feshi cihetine gidilmiyerek kararda gösterildiği şekilde 600 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından verilmesine ilişkin olarak verilen hükmün davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat K. Tan ile davalı Ş. Yıldırımın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : Davacı, ölünceye kadar bakma şartıyla 9 parça taşınmazını davalıya vermiş ise de, davalının evine alıp bakmadığını, hakaret ettiğini ileri sürerek aktin feshine ve kusurlu olan davalıdan taşımazların geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazların tapuda intikallerinin yapılmadığını ve davacıya bakıldığını savunmuştur.
Mahkemece davalının davacıya bakmadığı ve fena muamele yaptığı sabit görüldüğü halde aktin feshi yönüne gidilmiyerek tarafların ayrı yaşamalarına ve kaydı hayat şartıyla ayda 600 lira irad takdir ve tahsiline karar verilmiştir.
Oysa hüküm dayanağı olan Borçlar Kanununun 517/3. maddesi, kanun koyucunun hakime tanıdığı istisnai müdahale ve takdir haklarındadır. Kanunda irade çevirmesi gerektiren haller gösterilmemişse de, müdahalehakkının sınırsızlığının kanıtı değildir. Bu müdahale hakkı, sözleşmenin kurulmasından sonra meydana gelen bazı nedenlerin akit üzerindeki olumsuz etkiler gözönünde tutularak hakime tanınmış olup, etkenin niteliği etkinliği ve müessesenin konuluş ereğiyle sınırlıdır.
İrada çevirme, sözleşmenin yalnız fiili hükümlerinde bir değişiklik meydana getirir; yani tarafların birlikte yaşamalarına, başka bir deyişme ev ortaklığına son verir, fakat sözleşmeyi sona erdirmez. Sözleşme yeni eylemli biçimiyle devam eder. Hal böyle olunca, irada çevirme yetkisinin kullanılabilmesi için, akitler arasındaki kişisel ve insancıl ilişkilerin sürdürülmesi olanağının varlığı şarttır. Bakım borçlusunun kusurlu olması halinde bu şartın varlığından söz edilemiyeceğine göre bakım borunun irada çevrilmesi yönüne gidilemez. Bu yetki ancak taraflar arasındaki uyuşmazlığın birlikte yaşamaktan doğması veya borçlunun davranış ve durumu sonucu meydana geliş olayın koşul değişikliği sonucu borcun aynen yerine getirilmesinin uygunsuzluklar meydana getirmesi, devralınan mal varlığının bir teşebbüse yatırılmış olması yahut bakım borçlusunun ölümünün onun mirasçıları için haklı bir bozma (fesih) nedeni sayılabileceği ve benzeri bakım borçlusunun kusuruna bağlanamıyan hallerde kullanılabilir. (Bakınız: Tunç Omağ Kenan: Ölünceye kadar bakma akdi 1959, Sah. 131 ve Federal Mahkeme kararları için aynı eserin ek kısım sah. XIV. No: 100)
Aksi görüş, her zamandan daha çok bakım ve manevi korumaya muhtaç yaşlı, düşkün tarafı kendisine kötü muamelede bulunup hakaret eden kişiye muhtaç duruma getirerek onu, onur kırıcı bir hayata zorlama gibi kanun koyucunun gereğine ters düşen bir uygulamaya götürür. Mahkemece bu yönler gözönünde tutularak, ölünceye kadar bakma aktinin feshine karar verilmesi gerekirken kanuna uymayan düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davacı yararına takdir edilen 1.000 lira duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve peşin harcın istek halinde iadesine 22.6.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.