 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1974/2553
K: 1974/2357
T: 09.10.1974
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 25.000 liranın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir yolsuzluk görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2 - H.U.M.K.nun 48 inci maddesinde, davanın tevhit veya tefriki tahkikat hakimine verilecek dilekçe ile talep olunacağı, talep üzerine Hakim alakadarların ifadelerini aldıktan sonra mürtabit işlerin tevhidine veya birleştirilen davaların tefrikine karar verebileceği, aynı K. nun 187/5 inci maddesinde de biri hakkında verilecek kararın diğerine tesir edecek mahiyette olması halinde iki dava arasında irtibat mevcut addolunacağı belirtilmiştir. Davacı tarafından davalı aleyhine ortaklığa koyduğu sermayenin tahsili için, 1972/51 esas sayılı bu dosyada, davalı tarafından davacı aleyhine ortaklığın tasfiyesi ve alacak iddiası ile 2 nci Asliye Hukuk Mahkemesinin 1972/138 esas sayılı dosyada, dava açılmış ve tarafların talepleri üzerine her iki davada irtibat bulunduğu görülerek birleştirilmesine karar verilmiş iken, iki davanın tefriki hususunda tarafların talepleri mevcut olmadığı ve davalardan biri hakkında verilecek karar diğerine tesir edecek mahiyette bulunduğu halde usulün sözü edilen maddelerine aykırı olarak mahkemece resen davaların tefrikine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir.
3 - B.K.nun 538. maddesi gereğince, ortaklığın borçları ödendikten ve şeriklerden her birinin şirkete yaptığı avanslarla, şirket için vuku bulan masrafları ve sermayeleri iade olunduktan sonra bir şey kalırsa şerikler arasında taksim olunacağı, şayet şirketin mevcudu, borçları avans ve masrafları tediye olunduktan sonra sermayenin iadesine kafi gelmezse zararın şerikler arasında taksim olunacağı öngörülmüştür.
Bu madde hükmüne göre ortaklığın tasfiye hesapları yapılmadan, ortaklığın kar veya zarar ettiği, mevcudun miktarı ve hangi ortak üzerinde bulunduğu araştırılmadan sermayenin iadesine karar verilmesi kanuna aykırıdır. Bu nedenle 2 nci bentte belirtildiği üzere bu dava ile davalı tarafından 1972/138 sayılı dosyada açılan dava birlikte görülerek tarafların delilleri toplanıp gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak neticesine göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi dahi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın 2 ve 3 üncü bentlerde gösterilen nedenle BOZULMASINA ve aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine 9/10/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.