 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1974/2101
K: 1974/2073
T: 23.09.1974
DAVA : Taraflar arasındaki hibenin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne ilişkin olarak verilen hükmüne süresi içinde davalılar vekili avukat Senih tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Dava, davalılardan borçlu Agop'un diğer davalı Harbiye'ye yaptığı bağışlamanın İcra ve İflas Yasasının 278. maddesi uyarınca iptali isteğine ilişkindir.
278. maddeye giren tasarrufların iptal davasına konu olabilmesi için bunların belli bir süre içerisinde yapılmış olması şart olup bu süre haciz veya aciz yahut iflastan öceki iki seneyi geçemez.
Olayımızda haciz 21.3.1972 günüde yapılmış aciz ve belgesi 14.7.1972 gününde yapılmıştır. Belirlenen tarihlere göre bağışlama tasarrufun gerek hacizden, gerek acizden önceki iki seneden daha önce yapıldığı ve böylece yukarıda sözü edilen 278. madde unsurlarının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır. İptale tabu tasarrufları sınırlayan 278. maddedeki iki senelik süre ile iptal davası açmak için kabul edilmiş olan 284. maddedeki, beş senelik hak düşürücü sere birbirlerinden ayrı nitelikteki sürelerdir. 278. maddedeki iki senelik süre iptale tabi tasarrufların sınırını gösteren bir süredir. Çünkü maddedeki açıklığa göre hacizden veya acizden önceki iki seneyi geçen tasarruflar iptale tabi değildir ve bu tasarruflar için iptal davası açılamaz. 284. maddedeki beş yıllık hak düşürücü süre ise hacizden veya acizden önceki iki seneyi geçmeyen ve iptale tabi olan tasarrufların dava açma süresidir. Davada iptali istenilen tasarruf 278. maddedeki iki senelik süreden önce yapıldığı için iptale tabii değildir. İptale tabi tasarruf olmayınca burada beş senelik hak düşürücü dava süresi de söz konusu değildir. Ortada iptale tabi bir tasarruf yok iken davanın süresinde açıldığından söz edilerek iptal isteğinin kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirir.
2- İptal davasının amacı, dava konusu tasarruf ile 3. kişinin mamelekine geçen değerler üzerinde borçlu aleyhindeki cebri icranın yürümesini temin etmektedir. Nitekim İcra ve İflas Kanunun 283. maddesinin son fıkrası hükmüne göre davanın konusu taşınmaz ise alacaklı 3. şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu itibarla davada tapu kaydının iptali istenmiş olsa bile verilecek hüküm ancak tasarrufun iptaline ve kişisel hakka ilişkin olabilir. Bu yön gözetilmeden "hibe temlikinin iptaline, bu hissenin tekrar eski malik olan Agop üzerine kaydının icrasına" karar verilmesi kabul şekli bakımından usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine 23.9.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.