 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
13. Hukuk Dairesi
E: 1974/1689
K: 1974/2029
T: 20.09.1974
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda: İlamda yazılı nedenlerden dolayı 7250 liranın davalı Nafiz ve Adil hisseleri nisbetinde alınarak davacıya verilmesi, diğer davalıya ait davanın reddine ilişkin hükmün davalılara vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşuldu :
KARAR : 1 - Borçlar Kanununun 535. maddesinin 2. fıkrası hükmü uyarınca Ethem'in ölüm tarihi bulunan 1.5.1962 gününde ortaklık sona ermiş ve davacının alacağını isteme hakkı doğmuştur. Borçlar Kanununun 128. maddesi hükmü uyarınca zaman aşımı alacağın muaccel olduğu zamandan başlar. O halde, zaman aşımı başlangıcı miras bırakanın ölüm tarihidir. Türk Ticaret Kanununun meriyet ve tetbik şekli hakkındaki 6763 sayılı Kanunla Borçlar Kanunun 126. maddesine eklenen 4. bent uyarınca ticari olsun, olmasın ortaklıklardan doğan davalar beş yıllık zaman aşımına tabidir. Dava 12.6.1968 tarihinde açıldığına göre alacağın muaccel hale geldiği günden dava gününe kadar beş yıllık süre geçmiştir. Davalılar karşılık dilekçelerinde zaman aşımı savunmasında bulunduklarına göre 11.4.1940 gün ve 15/70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde de açıklandığı üzere zaman aşımı defi mevcut olduğu takdirde mahkemece herşeyden önce bu defin incelenmesi gerçekleşmesi halinde artık esas hakkında incelenmeye devam olunmayıp, davanın bu yönden reddi gerekir.
Mahkemece bu husus gözetilerek davanın zaman aşımı yönünden reddedilmemiş olması bozmayı gerektirir.
2 - Davacının dayandığı senet mühürlü olup üç tanık tarafından imzalanmıştır. Usulün 297. maddesinde öngörülen ihtiyar heyeti tasdikini kapsamamaktadır. Davalılar miras bırakanlarına ait olduğu ileri sürülen senetteki mührü kabul etmediklerine göre bu senedin artık bir delil değeri bulunmamaktadır. Davacı başkaca yazılı bir belgeye dayanmadığına ve dava dilekçesinde and deliline de dayanmış bulunmasına göre uyuşmazlığın davalılara and yönletilmesi suretiyle çözümlenmesi gerekir. Bu hususlar gözetilmeden senette imzaları bulunan tanıklar dinlenerek ve bu tanıkların sözleri esas alınarak hüküm verilmesi kabul şekli bakımından usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve aşağıda yazılı peşin harcın istek halinde iadesine 20.9.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.