 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/934
K: 1974/1590
T: 06.05.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 27.12.1973 tarih ve 122/269 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı R. Özder avukatı ve diğer davalı Z. Konur tarafından istenmiş olmakla ..... dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı Z. Konir ile müştereken (Alnur Kollektif Şirketi)ni kurduklarını, ancak şirketin teşekkülünden önce davalı Z. Konur'un, diğer davalı R. Özder'e biri (30.000) liralık diğeri (20.000) liralık iki adet emre muharrer senet vermiş olduğunu, şirketin kuruluşundan sonra Z. Konur'un, vadesinde ödemeyen bu senetleri beşer binliralık on adet olarak yeniden tanzim ettiği ve hakkı olmadığı halde şirketin mühürünü vazedip çift imza yerine sadece kendi imzasını attığı emre muharrer senetlere bağladığını kendisinin kendisinin bu senetlerden haberi olmadığını, bu sennetleri davalı R. Özder'in üçüncü şahıs olan (Salih ve Oğulları Halil Cerit Şirketi)ne ciro ettiğini, bu şirketin ise cebri icraya tevessül etmesi üzerine kendisinin icraya itirazda bulunup ayrıca 964/204 esas ve 965/32 esas sayılı davalarla senetlerin iptallerini dava ettiğini, Mahkemece davaların red edildiğin iancak İcra ve İflas Kanununun 72. maddes igereğince istirdat davası açmka hakkının mahfuz tutulduğunu, 967/6139 sayılı icra dosyasına borcun tamamını ödediğini belirterek kendisinden haksız olarak alınan (34.878,91) liranın davalılardan istirdaden ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı R. Özder savunmasında, şirketin tek imza ile temsil edildiğini, şirket adına verilen senteleri ödediği için davacının istirdada hakkı olmadığını, kendisinini iyi niyetli bulunduğunu ve senetleri başkasına ciro ettiğini, icra ve merci dosyalarındda bu itirazların karara bağlanmış olduğunu, davanın kanuni şartları haiz bir istirdat davası sayılamıyacağını ileri sürmüştür.
Diğer davalı zeki cevap vermemiş ve yargılama gıyabında yürütülmüştür.
Mahkemece, Z. Konur'un 967/6319 sayılı icra dosyasına verdiği 21.3.1973 tarihli dilekçesinde senet bedellerinin şahsi borcu olduğunu kabul ve ikrar eylediğini sonradan bu senetleri şirkete maletmek istediğini belirtilerek davanın kabulüne ve (35.878,91) liranın davalılardan tahsiline ve esas borç Z. Konur'a ait olduğundan davalı Remzi'ni ödediği nisbette Z. Konur'a rücu etmekte muhtariyetine karar verilmiştir.
Hüküm davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davacının ödediği meblağın mesnedini teşkil eden bonolardan doğan borcun şahsi borcu olduğunu davalı Z.'nin 21.3.1963 tarihli dilekçesinde kabul etmiş ve her ne kadar davacının ödemesi aleyihned icra takibi yapılan Alnur Kollektif Şirketi adına vaki olmuş ve bu itibarla hakkı kollektif şirkete ait bulunmuş ise de, bu şirketin iki ortağından biri davacı, diğeri de davalı Zeki olması bakımından davacının ortağı Zeki aleyhinde doğrudan doğruya ve hissesi oranında dava hakıkı bulunmasına ve davacının müteselsilen tahsil talebi kabul edilmiyerek borcun davalılardan tahsiline karar verilmesi suretiyle yarı nisbetinde tahsil yoluna gidilebileceğine ve bu yönden davacı tarafın temyiz yoluna başvurmamış bulunmasına göre davalı Zekinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Davalı Remzi'nin temyizine gelince: İcraen alacağını tahsil ettiği tarihten itibaren bir yılık sürenin geçtiğini idia etmiş ve esasen bu süre sukutu hak süresi olmasına göre mahekemece bu hususta bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir. Bundan başka, Alnur Kollektif Şirketinin davalı remzi aleyhinde daha önce açtığı 964/204 ve 965/22 sayılı dosyalardaki dava dilekçelerinde kollektif şirketin kurulmasından önce davalı Zeki'nin diğer davalı Remzi'ye olan şahsi borcundan dolayı verdiği (20.000) ve (30.000) liralık emre muharrer senetler yerine şirket kurulduktan sonra şirketin kaşesini alıp temsilci olarak ve ayrıca şahsen imzalamak suretiyle takibe konan beşer bin liralık senetleri verdiği ve ikisenedin ellerinde bulunduğu kabul olunmuştur. Davalı Zeki'nin imzası ile tek başına kollektif şirketi temsil ve ilzam edebileceği anlaşılmaktadır.
Davalı remzi duruşma sırasında kollektif şirkete ortak olabilmek için sermaye ayı olarak diğer davalı Zeki'ye para verdiğini ifade etmiştir. Şu halde, sözü edilen önceki iki senet ibraz ettirilmeli, Remzi tarafından Zeki'ye ödenen paranın sebebi ve davacı ile Zeki arasındaki ortaklığın kurulmasından önce verilip verilmediğinin tayini amacı ile ödeme zamanı saptanmalıdır. Davalı Remzi'nin, borçlusu Zeki, kollektif şirketi ilzam edebileceğinden, borçtan şirketin de sorumluluğunu temin ederek alacağını pekleştirmek hakkı vardır. Ayrıca kollektif şirket adına açılan davalılara ait dava dilekçelerinde kabul edildiği gibi iki senedin hangi tarihte kollektif şirkete maledildiği de araştırılmalıdır. Davalı Remzi'nin ilzam edilebilmesi için kolektif şirkete ortak olmak veya alacağını sağlamlaştırmak amacı dışında bu şirketin bile bile zararına hareket etmiş olduğunun ispat edilmiş olması gerekir. Bu yön, kanıtlandığı takdirde de mahkemenin hükmünde kabul edildiği gibi davacının, kollektif şirketteki payı oranında tahsil talebinde bulunabileceğinin ve her halde bu şirketin ortağı Zeki'nin payını talep edemiyeceğinin de gözönünde bulundurulması iktiza eder.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte yazılı sebeplerden dolayı davalı Zeki'nin temyiz itirazlarının redi ile onun hakkındaki hükmün onanmasına ve ikinci bente açıklanan nedenlerle davalı Remzi'nin temyiz itirazlarının kabulü ile ona ilişkin hükmün BOZULMASINA ve (1.000) lira duruşma vekillik ücretinin davalı Zeki'den alınarak davacıya verilmesine, keza (1.000)lira duruşma vekillik ücretinin de davacıdan alınarak davalı Remzi'ye verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 781,40 lira temyiz ilam harcının davalı Zeki'den alınmasına ve Rasimin ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde iadesine 6.5.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.