 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/685
K: 1974/1138
T: 02.04.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7.Huku Hakimliğince verilen 6.11.1972 tarih ve 24/760 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 2.4.1974 günü davacı asil N.B. ile davalı asil C.D. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar dinlendikten ve öğleden sonra dosya incelenerek işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı 1955 yılında (Ben Korkmam Başkabakandan) isimli bir türkü yazıp bestelediğini bu eserin o zamanın iktidarı tarafından yayından men edildiğini, bu defa davalının aynı besteyi (Ana Beni eversene) isimli güfteye uygulayarak plak halinde yayınlandığnı davalının bu hileli hareketi sonucu, besteyi piyasaya sürememiş olduğunu ve zarara uğradığını belirterek 1500 lira zararının davalıdan tahsilini ve bu plakların beste telif hakkının kendisene verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının savunmasına, Ana Beni Eversene türküsünün bestecisinin kendisi olduğunu bu hususun nota ile ispat edilebileceğini notayı ibraz ettiklerini davacının bu besteyi çalıp söylemesinin bir şey ifade etmeyeceğini radyo müdürlüğünün yazısından anlaşılacağı üzere bu eserin bestecisi ve radyoda ilk okuyucusunun kendisi olduğunu, olayda zaman aşımı bulunduğunu türkünün 15 - 20 sene önce söylendiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece davacı tarafından yapılan bu bestenin onun haber ve muvafakatı olmadan davalı tarafından başka bir güfteye uygulandığı yapılan plak sayısı ve plak başına ödenen beste ücretine göre davalının temin ettiği haksız kazanç daha fazla ise de talepte bağlı kalındığı belirtilerek bestenin telif hakkının davacıya aidiyeti ve mahrum kaldığı kazanç için talep ettiği 1500 liranın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık bir beste üzerindeki fikri hakkın taraflardan hangisine ait olduğuna ilişkindir.
Davacı bu hususta tanık ikame ve bir mecmuada çıkan yazının suretini ibraz ve duruşma sırasında bestesini evvela kavalı ile melodi ve sonra da kendi sesile sözlü olarak icra etmiş ve teybe alınarak bilirkişi tarafından notaya çevrilip davalının plak yapılmak suretile yayınlanan bestesi ile karşılaştırılmış ve bu suretle mahkemece uyuşmazlık konusu bestenin davacıya aidiyetine karar verilmiştir.
Davalı kendisinin de delilleri olduğunu söyliyerek tanık dinletmek istemiş ve fakat bu talep, bilirkişi raporuna vaki itirazı mahkemece kabul olunmamıştır.
Bu durumda davalıya kesin mehil verilerek delillerin ibraz ve ikame olanağı ona da tanınması ve bestenin taraflardan hangisine ait olduğ veya bir başkasına yahut ta halka ait bulunup bulunmadığı, yahut da işlenmek suretile meydana getirilip getirilmediğinin bu müzik türüne göre bu işilerden anlayan yetenekli bilirkişilerin İstanbul Konservatuarı İstanbul ve Ankara Radyoları Müdürlüklerinden tesbit olunarak bunlardan iddia edilen beste tarihe göre hiç olmazsa 25 yıldanberi Türk Halk Musikisi ile meşgul olan 3 kişilik bir bilirkişi kuruluna inceletilmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken davalı tarafın delilleri dinlenmeden ve esas mesleği avukatlık olan ve bu müzik türü ile ne derece ilgisi bulunduğu belirtilmeyen bir bilirkişi raporu ile iktifa edilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarda yazılı sebeplerden dolayı davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve davalı duruşmada vekille temsil edilmediğinden lehine duruşma vekillik ücreti tayinine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 2.4.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.