Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/5185
K: 1975/3636
T: 02.06.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 23.10.1974 tarih ve 173/331 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukat tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu; gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkili şirketin genel müdürü iken, şirketin M.R.A. firmasıyla adi ortaklık kurduğunu, davalının yetkisi sınırlı olduğu halde şirketi ilzam edecek şekilde aylık tahakkuk ettirerek yarısını şirketten aldığından söz ederek, davalının temsilciler meclisinin kararını almaksızın bu suretle aldığı ücret tutarı (20.841,63) liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 964/820 esasında kayıtlı davada, bu davadaki müddeabihi mukabil dava olarak istediğini, 15.06.1970 günlü kararla, mukabil davanın şirket namına dava açmak yetkisi münhasıran murakıplara ait bulunması namına dava ehliyeti yönünden reddine karar verildiğinden ve olayda Borçlar Kanunu'nun 137. maddesi hükmünün de uygulama olanağı bulunmadığından bahisle dava zamanaşımı bakımından reddedilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
1- Yukarıdaki açıklamadan da anlaşıldığı gibi, dava, davalının davacı limited şirketin genel müdürü bulunduğu sırada ücret adı altında haksız olarak şirketten aldığı (20.841,63) liranın tahsili isteminden ibarettir. Bu suretle şirketin idaresine memur edilen genel müdürün hukuki sorumluluğu söz konusu olduğundan, TTK'nun 556. maddesi hükmü uyarınca davada anonim şirketler hakkındaki hükümlerin bu hususa ilişkin olanlarının uygulanması gerekir.
O halde, davadaki uyuşmazlığın niteliği bakımından TTK'nun 342, 341, 336 ve 309. maddelerinin uygulanması suretiyle çözüme gidilmesi zorunludur.
TTK'nun 342. maddesi gereğince davalı şirket genel müdürü, şirkete karşı yönetim kurulu üyesinin sorumluluğunu düzenleyen 336. maddesindeki hallerden dolayı sorumludur ve bu sorumluluğu nedeniyle de hakkında 341. maddeye göre şirket genel kurulunun dava açılması hususunda karar verilmesi ve murakıpların davayı açması lazım gelir.
Bu davada, şirket genel kurulunun 17.02.1972 günlü toplantısında alınan kararla şirket murakıbı tarafından açılmış olmakla, davanın açılması için gerekli kanuni koşullar yerine getirilmiştir.
2- Davacı şirket, davalının Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nde açtığı 1964/820 esas sayılı davaya karşılık davasında, bu davadaki müddeabihi dava konusu etmiş ise de, mahkemenin 15.06.1970 gün ve 964/820 esas, 970/478 karar sayılı hükmü ile karşılık dava, şirket murakıbı tarafından açılmamış olması nedeniyle reddedilmiş ve hüküm dairemizin 01.06.1971 gün ve 970/4694 esas, 971/4317 karar sayılı ilamı ile onanmış ve karar düzeltme istemi de dairemizin 27.12.1971 gün ve 971/4352-7641 sayılı ilamıyla reddedilerek kesinleşmiştir.
Bu dava ise, karşılık davanın reddine ilişkin mahkeme hükmünün kesinleştiği 27.12.1971 tarihini izleyen 60 gün içinde 18.02.1972 tarihinde açılmıştır.
Davalının, davacı şirketin zararı öğrendiği 1964 yılını izleyen 5 yıl içinde davanın açılmamış olması nedeniyle zamanaşımı define karşı davacı, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu ve bu sürenin dolmasından önce davanın açıldığını, 5 yıllık zamanaşımı süresi kabul edilse dahi Borçlar Kanunu'nun 137. maddesindeki 60 günlük munzam süreden yararlanması gerektiğini bildirmiştir.
Tarafların bu iddia ve savunmaları karşısında, öncelikle çözümlenmesi gereken husus, davanın niteliği yönünden zamanaşımı süresinin ne olduğunun saptanmasıdır.
Davalının sorumluluğunda, TTK'nun 336. maddesine dayanıldığından, bu maddenin yollaması ile ayni kanunun 309. maddesindeki zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerekir. Bu maddenin son fıkrası hükmü gereğince de, zamanaşımı süresi, davacının zararı ve sorumlu olan kimseyi öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve herhalde zararı doğuran fiilin vukuu tarihinden itibaren beş yıldır.
Türk Ticaret Kanunu'nun meriyet ve tatbik şekil hakkındaki kanunun 41. maddesiyle Borçlar Kanunu'nun 126. maddesine eklenen 4. numaralı bentle ayni konuda 5 yıllık zamanaşımı süresi getirilmiş ise de, TTK'nun Borçlar Kanunu'na göre özel kanun niteliğinde bulunması nedeniyle davada TTK'nun 309. maddesinin son fıkrasında yer alan zamanaşımı hükmünün uygulanması gerekir.
Davacı şirket, Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nde davalının açtığı davaya karşılık davasını 15.12.1964 tarihinde açmış bulunduğu ve zararı ve sorumlusunu öğrendiği 1964 yılı itibarıyla TTK'nun 309. maddesindeki iki yıllık süre içinde olduğu cihetle, karşılık dava yönünden zamanaşımı söz konusu olamaz. Ancak, 27.12.1971 tarihinde kesinleşen Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin 15.06.1970 günlü kararıyla, karşılık dava, şirket murakıpları tarafından açılmamış olması nedeniyle reddedildiğinden, bu davanın açıldığı 18.02.1972 tarihi itibarıyla TTK'nun 309. maddesindeki zamanaşımı süresi dolmuştur.
Şu suretle, karşılık davanın reddine dair verilen mahkeme hükmünün kesinleşmesi izleyen 60 gün içinde bu davanın açılmasıyla davacının Borçlar Kanunu'nun 137. maddesindeki munzam süreden yararlanıp yararlanamayacağının saptanması, davadaki zamanaşımı sorununun sonuca ulaştırılması bakımından gereklidir.
Borçlar Kanunu'nun 137. maddesindeki 60 günlük munzam süreden yararlanabilmesi için, önceki davanın tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksandan dolayı reddedilmiş ve arada zamanaşımı süresinin de sona ermiş bulunması lazımdır.
O halde üzerinde durulması gereken husus, önceki davanın tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksandan dolayı reddedilmiş olup olmadığı keyfiyetidir. Başka bir deyimle limited şirket genel müdürü aleyhinde karşılık dava olarak açılan davanın şirket murakıplarınca açılmamış olması nedeniyle reddolunmasının, davanın tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksandan dolayı reddedilmiş sayılıp sayılmayacağı hususudur.
HUMK'nun 39. maddesi, (Ehliyeti haiz olan hükmi şahısların, kanuni uzuvları vasıtasıyla ve icabeden mezuniyeti istihsal ile hareket edecekleri, aksi halde hakimin tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için mahkemeyi talike mecbur olduğu gibi davanın her halinde taraflardan her birinin de bunu talep edebilecekleri ve ancak müstacel işlerde hakimin davanın muvakkaten devamına karar verebileceği) ve 40. maddesi de, (Hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal olunmazsa, yapılan muamelenin hükümsüz addalonacağı) hükümlerini içermektedir.
Bu hükümler karşısında limited şirketin murakıplarınca davanın açılmamış olması ve davanın açılması için şirket genel kurulunca karar verilmemiş bulunması halinde bu noksanların ikmali için hakimin uygun bir süre vermesi ve ancak bu süre zarfında noksanlar tamamlanmazsa yapılan işlemin hükümsüz sayılması ve o suretle davanın reddine karar verilmesi iktiza eder.
Bu suretle HUMK'nun 39 ve 40. maddelerindeki hükümlerle şirket murakıplarınca davanın açılmamış olması keyfiyeti Borçlar Kanunu'nun 137. maddesindeki tamiri kabil ve şekle ait bir noksan olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Yargıtayın kökleşmiş içtihatları da bu yöndedir ve bu hususun aktif dava husumetine ehliyet olarak dava şartlarından bulunması da sonucu etkilemez.
O halde bu dava 18.02.1972 tarihinde şirket murakıbı tarafından açıldığına ve Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nin karşılık davanın şirket murakıplarınca açılmamış olması nedeniyle reddine dair hükmünün 27.12.1971 tarihinde kesinleşmiş bulunduğuna göre davacının Borçlar Kanunu'nun 137. maddelerindeki 60 günlük munzam süreden yararlanacağının kabulü ile davaya bakılarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı süresinin dolduğundan söz edilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 02.06.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini