 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/4888
K: 1975/1242
T: 24.02.1975
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Çine Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 13.3.1974 tarih ve 4/100 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu; gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, taraflar murisi (A)nın müvekkillerinin murisi (M) ye iki emre muharrer senetle 60.000 lira borçlu bulunduğunu, senetler bedelinin icraen tahsiline tevessül edilmişse de davalıların itirazı üzerine takibin semeresiz kaldığını bildirerek senetten davalılar hissesine düşen 45.000 liranın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, olayda zamanaşımı bulunduğundan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, senetlerin vade tarihlerinin 10.7.1968 ve 10.10.1968 olduğunu ve davanın vade tarihlerinden üç sene geçtikten sonra açıldığından ve davacıların icrada usulüne uygun geçerli bir takipleri bulunmadığından söz edilerek davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz olunmuştur.
T.T.K.662. maddesi gereğince zamanaşımı takip talebinde bulunması sebebiyle de kesilir. Davacıların miras bırakanının vekili müvekkilin ölümünden sonra takip talebinde bulunmuş ve bu talep B.K. 397. maddesi gereğince hilafı mukaveleden veya işin mahiyetinden anlaşılmadıkça vekaletin müvekkilin ölümüyle sona ereceği kuralına aykırı bulunmuş ise de, mirasçıların vekaleti tevdi etmeleri ile yapılan takibe icazet verdikleri anlaşılmış ve esasen taraflar arasında mirasçılık ilişkisinin mevcudiyeti nedeniyle M.K. 581. maddesi mucibince terekedeki hak ve borçlarının taksime kadar iştirak halinde mülkiyet olarak kalacak olmasına göre, bu yönlerin gözönünde tutularak talep ve savunma hakkında bir karar verilmesi iktiza ettiği gibi aynı bonolar hakkında ayrıca açılan menfi tespit davası hakkında HUMK.nun 43. ve 48. maddeleri hükümlerinin gözönünde tutulmaması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine 24.2.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.