 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1974/4326
K:1975/127
T:14.01.1975
* ÖZET:Markalar Yasasının 15/2. madde ve fıkrası uyarınca tekaddüm hakkının tanınması için o markanın daha önce fiilen ihdas ve kullanıldığının ve piyasada maruf hale getirildiğinin kanıtlanması gerekir Türkiye'de tescil edilmiş olan dünya veya memleket çapında tanınmış yabancı veya yerli markaların ve benzerlerinin başka emtia için olsa bile tescili, tanınmış marka sahibinin iznine bağlıdır.
(551 s. Markalar K. m. 15/2)
Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As. 4. Ticaret Mahkemesince verilen 15.6.1970 tarih ve 216/217 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar avukatı tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili, CHANEL kelimesinin bir soyadı olduğunu ve davacı şirketlerin ünvanlarının unsurunu teşkil ettiğini ve mamulleri üzerinde bu markayı kullandıklarını, bu markanın Türkiye'de deriden yapılmış eşya, kundura vs. hakkında 34125 sayı ile tescilli bulunduğunu, esas unsuru CHANEL olan birçok markaların çeşitli emtialar hakkında Türkiye'de ve Beynelmilel Büro nezdinde tescil ettirilmiş bulunduğunu, bu markanın moda, giyim lüks eşya sanayiinde büyük ve malum şöhrete ulaştığını, davalıların da müesseselerine CHANEL ismini almış olduklarını ve sattıkları kundura ve çantaları bu isim ve markayı taşıyan etiket ve ambalaj ile sattıklarını, ambalaj torbalar üzerine (CHANEL TÜRKEY) ismini yazarak davacının Türkiye kabı imiş hissini uyandırmaya gayret ettiklerini, bu faaliyetin 966/772 - 546 sayılı tespit dosyası ile sabit bulunduğunu, bu hareketin (Paris İttihadı Mukavelesi)'nin 8. maddesine, Türk Ticaret Kanununun 57/3 -4 maddesine, 551 Sayılı Markalar Kanununun 47. maddesine aykırı olduğunu belirterek; 1 - Bu ısmin müessese etablisman ismi olarak kullanılmasının, 2 - Müessese veya ortakları tanıtmak için kullandığı kart, reklam vs. vasıtalarda kullanılmasının, 3 - Emtia ve mahsullerinde marka olarak kullanılmasının men'ini, 4- Bu ünvan ve markayı taşıyan etiket, kart, ambalaj, zarf, kağıt vs. imhasını, 5 - Kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili (16.6.1967 günlü) savunmasında, iddianın varit olmadığını, davalının kendi emeği ile yükselerek ayakkabı hususunda otorite haline geldiğini, bir isimden istifadeye ihtiyaçları bulunmadığını ileri sürmüştür.
Davalı M. Ö... bir sene sonraki 8.3.1968 tarihli dilekçede, davacının teminat yatırması gerektiğini, CHANEL markasının davacı adına Türkiye'de 11.3.1966 tarihinde tescil edildiğini, kendisinin bu marka ve yazıları daha önce ve en az 6.5.1965 denberi kullandığını, belirterek mukabil dava olarak, kendisinin CHANEL ÖZCHANEL, marka ve ismini daha önce ihdas ve istimal ettiğini, davacının bilahare tescil ettirdiğini ifade ederek davacıya ait tesciun kadın ayakkabı ve çantasına inhisar etmek üzere iptalini talep etmiştir.
Davacılar vekili, mukabil davanın cevap süresi içinde açılmadığını, dilekçenin önce harçsız verildiğini, bilahare itirazları üzerine harç ödendiğini, Markalar Kanununun 15. maddesine göre, markanın daha önce kullanıldığı iddiasının, bu markanın başkası adına tesciline ıttıladan itibaren 6 ay içinde dava edilmesi gerektiğini, davalının en az 4.3.1967'de ittilat kesbettiğini, bu durumda sürenin geçmiş olduğunu, CHANEL S. A.'nın 1965 yılından çok önce tescil edilmiş ve Türkiye'de himaye gören markaları olduğunun tespit dosyası ve 3. Ticaret Mahkemesinin 967/1780 sayılı dosyası ile sabit bulunduğunu, ifade ederek bilirkişi incelemesi yapılmasını istemiştir.
Mahkemece, davalı Olcay hakkındaki dava müracaata kaldığından onun hakkında karar ittihazına mahal olmadığına, davalı Macit'in durumuna gelince; Macit'in mukabil davası süresinde açılmadığından reddine, esas davaya gelince, Macit aynı markanın kendi adına tescilini 2.2.1967'de istemiş ve bu talebi reddedilmekle, davacı adına olan kayda bu tarihte muttali olmuş ve 16.6.1967 tarihli cevap dilekçesinde karşılık hak iddiasında bulunmuş olduğundan 6 aylık sükütu hak süresi dolmadan bu hususu defi yolu ile dermeyan etmiş bulunduğu, davalının Markalar Kanununun 15. maddesine göre, ileri sürdüğü savunmanın mübrez belgeler karşısında kabule şayan olduğu ifade olunarak esas davanın da reddine karar verilmiştir. 222 Hüküm davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
1 - Davacı Türk Ticaret Kanununun haksız rekabet hükümleri ile Markalar Kanununa istinaden davalının (CHANEL) ismini kullanmaktan men edilmesini istemiştir.
2- Davalı cevap süresinden çok sonra verdiği dilekçe ile mukabul dava açmış ve bu davası reddedilerek bu karar temyiz edilmediğinden kesinleşmiştir.
3 - Davalının (CHANEL) ismini marka, ünvanı, ticaret ve sair suretlerle, hatta (CHANEL - TÜRKEY) şeklinde kullandığı ihtilafsız ve bunun haksız rekabet teşkil ettiği bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır.
4- Davacının (CHANEL) markası Fransa'da ve İsviçre'de müseccel olarak meşhur olmuş ve Türkiye'de de 11.3.1966 tarihinde tescil edilmiş ve fakat davalının sonradan vaki tescil talebi yetkili merci tarafından 2.2.1967 tarihinde reddedilmiştir. Bu yönlerden taraflar ile mahkeme arasında bir uyuşmazlık yoktur.
5 - Ancak mahkeme kendi tescil talebinin 2.2.1967 tarihinde reddi sebebile davalının davacının markasına muttali olduğunu ve bu davaya verdiği 16.6.1967 tarihli cevap dilekçesinde defi suretile hakkının mütekaddim bulunduğunu ileri sürdüğünü ve bunun sübuta erdiğini kabul ederek davacının davasını reddetmiştir.
6- davalı, davacının 11.3.1966 tarihinde vaki tescilinden sonra 23.3.1966 tarihinde devraldığı mağazaya CHANEL ismini vermiştir. Davacının tesciline, davalının iştigal konusunu teşkil eden ayakkabı, çanta ve diğer deri mamulleri de dahildir.
7- Markalar Kanunnuun 15. maddesinin 2. fıkrası gereğince tekaddüm hakkı tanınabilmek için o markanın piyasada maruf hale gelmiş olması şarttır. Halbuki davalı mağazasını, davacının markasını tescil ettirmesinden sonra açmış ve muahhar tarihte bu markayı emtia üzerinde kullanmaya başlamıştır.
8- Kaldı ki, 15. maddenin 2. fıkrasında mütekaddim hakkını dava veya karşılık dava suretile ispat edilmesinden söz edilmiştir. Yukarıda değinildiği gibi davalının karşılık davası mahkemece süresinde açılmadığından reddedilmiş bulunmaktadır.
9- Mahkemenin davalının tekaddüm hakkını kabul etmesi, esas itibar ile davacının tescilinden önceki bir iki ay içinde bazı mercilere müracaat etmiş olmasına dayanmaktadır. Halbuki davalı aynı emtia için aynı markayı daha Önce fiilen ihdas ve istimal ettiğini ve piyasada maruf hale getirdiğini ispat etmiş olmadığı gibi mağazanın açılışının muahhar bulunması bakımından buna olanak da yoktur.
10- Markalar Kanununun 11. maddesinin ilk fıkrası memleketimizde tescil edilmiş olan dünya veya memleket çapında tanınmış yabancı veya yerli markaların ve benzerlerinin başka emtia için olsa bile tescili, tanınmış marka sahibinin izni ile mümkündür. Aynı Kanunun 20. maddesinin de davacı aleyhinde kullanılması olanağı yoktur.
Sonuç: Yukarda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (1.000) lira duruşma vekillik ücretinin davalı M. Ö...'den alınarak davacılara verilmesine ve ödediği temyiz peşin harcınırr isteği halinde temyiz eden davacılara iadesine 14.1.1975 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.