 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/3301
K: 1974/3477
T: 06.12.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kocaeli As. 1. Hukuk Hakimliğince verilen 25.9.1972 tarih ve 941/656 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraflar avukatları tarafından istenmiş olmakla ..... dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalılar Sait ve Naci'ye ait otobüsün % 1000 kusurlu olarak, oğlu Kasım tarafından kullanılan özel otaya çarparak aracın tamamen hurda haline glediğini, çocuğunun öldüğü bu sebeple de tam hasar nedeniyle (80.000) lira maddi ve destekden mahrumiyet tazminatı olarak (50.000) ve (100.000) lira manevi ki, cem'an (230.000) lira tazminatın olay tarihinden itibaren faiziyle Sait ve Naci'den tahsilini talep ve dava etmişlerdir.
Otobüs sahibi davalılar Sait ve Naci savunmalarında kusurun özel otoyu kullanan davacının oğlunda bulunduğunu, (80.000) lira değerde olmayıp,aldıkları tesbit raporuna göre (15.000) lira hurda değerinin mahsubu gerektiğini, davacının mali durum çok iyi olup yardıma ihtiyacı bulunmadığı gibi manevi tazminat isteğini fahiş oluduğunu müteakip durumlarda da özel araç, ölene ait olduğundan malik sıfatıyla dava açamıyacağını ve binnetice davanın reddiyle, mukabil dava olarak otobüslerinde vaki hasar nedeniyle (27.055) lira tazminatın faiziyle hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Mahkemece özetle (çarpışma sonucu kusurun 6/8'in otobüs şoföründe 2/8'inin otomobil şoföründe olduğu Ağır ceza dosya münderecatıyla anlaşılmıştır. Davacının mali durumunun son derece iyi olduğu mazbut ifadesi ve vergi dairesi yazıları ile tesbit edilmiştir. Tesbit raporuna göre otonun hurda değeri (7.300) lira olup, araba değerinin (80.000) lira olduğu davacı tarafça ispat edilmiş böylece, olaya ilişkin ve destekten mahrumiyet tazminatlarının reddi gerekmiştir. Otobüs sahipleri tarafından da tesbit yaptırılmıştır. Zara (27.055) liradır. Kusur oranına göre tazmini gereken miktar (6.763,76) liradır. Toplanan deliller muvacehesinde tarafların mali ve içtimai durumları gözönünde tutularak (30.000) lira manevi tazminatın olay tarihinden % 5 faizi ile müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline fazla ve diğer isteklerin reddine (6.763,76) liranın da davacıdan alınarak mütekabil davacılara verilmesine, olay tarihinden % 5 faiz yürütülmesine, fazla talebin reddine) karar verilmiştir.
Hüküm, davacı ile mütekabil davacı, davalılar S. Ilgaz ve N. Burcu ve sigorta şirketi tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Davada vekil sıfatıyla bulunduğu anlaşılan M. Kırker'in ilamın başında davalılar arasında gösterilmesi doğru değilse de bu maddi hatanın mahkemece dosyada mevcut ilamın altında açıklama yapılmak suretiyle düzeltildiği anlaşılmıştır.
2 - Davalılardan otobüs sahipleri Sait ve Naci'nin manevi tazminata yönelen temyiz itirazları, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerler gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde değildir.
3 - Davalı İtihadı Milli Sigorta şirketi aleyhine açılmış bir dava bulunmamasına rağmen bu şirketin de davalılar arasında gösterilmek ve manevi tazminatın ondan dan tahsiline karar verilmek suretiyle aleyhine hüküm tesisi yasaya aykırıdır.
4 - Davcının temyizine gelince davalılar Sait ve Naci'ye ait otobüsün davacının oğlunun sahibi bulunduğu otomobile çarpmak suretiyle davacının oğlunun ölümüne ve otomobilin hurda haline gelmesine sebebiyet verdikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı davayı malik sıfatıyla açmış olsa dahi ırs yoluyla intikal eden hakkı tesbit edilerek ve dava hakkı da Medeni Kanunun 539. maddesi gereğince intikal edeceğinden otomobilde vukua gelen hasarın Borçlar Kanununun 42. maddesi hükmü gözönünde bulundurulmak suretiyle olay tarihindeki otomobile verilen zarar miktarı üzerinden tahsil kararı ittihazı gerektiğinin düşünülmemesi doğru değildir.
5 - Destekten yoksun kalma tazminatına gelince bu tazminata hükmedebilmek için davacının yardıma muhtaç durumda olması şart değildir. Bir başka deyişme zengin bir kimseye örneğin, oğlunun belli zamanlarda verdiği veya filhal vermese dahi ileride verilmesi muhakkak talakki edilebilecek herhangi bir yardımdan hatta mutad olan hediyelerinden mahrum kalmak dahi bir zarar teşkil eder. Normal geçimini sağlayan bir kimsenin bir yakınının kaybetmesinden doğan desdekten yosun kalma tazminatını isteyemeyeceğinin kabulü Borçlar Kanununun 45. maddesi 2. fıkrası hükmünün amacına aykırı düşer. O halde tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının davacının ve ölen oğlunun ileride iktisap edecekleri olanakların da gözönünde bulundurularak ve herkesin içinde bulunduğu yaşama şartlarının daha iyi ve mütekamil bir hal alacağı düşünülmek suretiyle bu işlerden anlayan yetenekli bilirkişilerden meydana gelecek bir kurula inceletilmesi ve zararın bu esaslar uyarınca saptanması lazımdır.
6 - Davalı otobüs sahiplerinin yatırdıkları tesbite ilişkin rapor davacıya duruşma sırasında tebliğ edilmiş ve davacı 28.12.1967 tarihli dilekçe ile bu rapora itiraz etmiştir.
O halde otobüse yapılan zararın dda ehil bilirkişiler aracılığı ile ve usulü veçhile tesbit olunmamasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle davalılar Sait ve Naci'nin temyiz itirazlarının reddiyle mahkeme kararının davacı lehine hükmedilen (30.000) lina manevi tazminata ilişkin kısmının ONANMASINA ve hükmedilen 3. bentte yazılı nedenle davalı İttihadı Milli Sigorta Şirketi, 4, 5 ve 6. bentlerde gösterilen nedenlerden dolayı davacı yararına BOZULMASINA ve davacı ve sigorta vekilleri gelmediklerinden lehlerine duruşma vekillik ücretinin tayinine mahal olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden davalı sigorta ile davacıya iadesine, 6.12.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.