 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/2697
K: 1974/3620
T: 13.12.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Kastamonu As. Hukuk Hakimliğince verilen, 6.3.1973a tarih ve 854/151 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı ve davalı kooperatif mümessili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 19.11.1974 gününde davalı avukatı R. Çapan gelip davacı avukatın tebliğata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı kooperatifin işçilere verilen mesken kredisinden yararlanmak için kurulduğunu kooperatif yetkilerinin müvekkiline müracaat ederek kooperatife para yatırmasını ve ortaklık için müracaat etmesini, kendisini ortaklığa kabul edeceklerini söylemeleri üzerine, müvekkilinin davalı kooperatife ait banka hesabına dava edilen parayı yatırdığını, bilahare müvekkilinin işçi olmayıp işveren durumunda olduğundan kooperatif statüsüne göre üye olamıyacağını anladığını ve yazılı müracaat yapmadığını bu sebeple kooperatif zimmetinde kalan müddeabihin davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı kooperatif vekili, ana sözleşmenin 57. maddesine göre anlaşmazlığın bidayeten genel kurulca çözümlenmesi gerektiğini, davacının üye olmak amacı ile kooperatif adına para yatırdığındana üyeliğe kabulüne karar verildiğini ve üyelik sıfatını iktisap ederek üye hesap defterine kaydının yapıldığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacının ana sözleşmeye uygun yazılı bir müracaatı olmadığı, iş veren durumunda olduğundan kooperatife üye olamıyacağı, bu itibarla davalının sebepsiz iktisapta bulunduğu, ancak sorumluluk davalı kooperatife ait olmayıp sözleşme hükümlerine aykırı hareket eden yönetim kurulu üyelerine müteveccih olduğundan dava edilen paranın kooperatif yönetim kurulundan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm her iki tarafca temyiz olunmuştur.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - Kooperatifleri tanımlayan 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 1. maddesinde kooperatiflerin (değişik ortaklık ve değişir sermayeli teşekküller) olduğu belirtilmiş olmakla Türk hukuku açısından kooperatiflerde "açık kapı ilkesi" benimsenmiş bulunmaktadır. Davalı kooperatifin ana sözleşmesinde de yer alan bu prensibe göre Kooperatifler Kanununun 1. maddesinde sözü geçen kişi ve teşekküller, kural olarak kooperatiflere üye olabilirler. Bunların üye olma isteğinin kooperatifin yetkili kurulunca kabul edilmesi ile ortaklık bağıtı tamamlanmış olur. Bu akit serbestisini ve ana kuralını sınırlayan kanuni engeller yanında (Borçlar Kanununun 19 ve 20. maddelerinde gösterilen nedenler gibi) kooperatif ana sözleşmesinde de "Açık kapı ilkesinin" tümü ile ortadan kalkması sonucunu doğurmıyan özel nitelikte koşullar konabilir. Bu takdirde kooperatif yetkili organı, statüde yer alan koşulları gerçekleştirmiyen kimselerle kooperatife alınmasında kişisel ve objektif nitelikte haklı ve sakıncalı gördüklerini üyeliğe kabul etmemek yetkisi haizdir.
Olayda davacı, gerçekten kooperatife üye olma yeteneğini yani işçi sıfatını taşımadığı halde üye olmak için şifahen müracaatta bulunmuş ve dava edilen parayı kooperatif hesabına yatırmakla üye olma iradesini açıkca ortaya koymuş, diğer taraftan statüsüne göre üyeliğe kabul yetkisi olan kooperatif yönetim kurulu da, isteklinin kişisel yeteneklerine ve yazılı başvurma koşuluna bakmaksızın 25.8.1971 tarihli kararla davacıyı üyeliğe kabul ederek üye defterine yazılmasına karar vermiştir. Davacının dayandığı kooperatif statüsünde yazılı olan kişisel niteliği taşımamak ve yazılı istekte bulunmamış olmak gibi koşullar akit sersebtisini sınırlıyan kanuni engeller niteliğinde bulunmadığı gibi esas kural olan "Açık kapı ilkesine" yalnız kooperatif lehine konmuş bir istisna teşkil etmesi itibarile davacının icap niteliğinde olan üye olma istek ve iradesini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki, böyle bir iddia, iyi niyet kuralları ile de bağdaşamaz.
Kooperatife göre işte olduğu gibi kooperatiften çıkışta da "açık kapı ilkesi" nin uygulanması gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kooperatif üyesi olan davacının yatırdığı paranın iadesini ve üye olmadığının tespitini istemesi, kooperatiften çıkmayı da tazammun ettiğinden statü hükümleri ile kooperatifler Kanununun 17. maddesi gözönünde tutularak yıl sonu bilançosuna ve cari hesabına göre, kendisine düşecek miktarın hesap ettirilmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yatırdığı paranın tümünün iadesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
3 - Davacı vekilinin temyizine gelince; dava kooperatif tüzel kişiliği aleyhine açılmıştır. Islah yolu ile dahi olsa davanın açılmasından sonra hasım değiştirilemiyeceği ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine usulen açılmış bir dava mevcut bulunmadığı halde dava edilen meblağın, kusurları nedeniyle yönetim kurulundan tahsili şeklinde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Yakarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenle hükmün davalı yararına, 3. bentte yazılı nedenle de hükmün davacı yararına BOZULMASINA, duruşmaya gelmeyen davacı vekili lehine vekillik ücreti tayinine yer olmadığına ve ödedikleri temyiz peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine 13.12.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.