 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/2237
K: 1974/2143
T: 01.07.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul As 2 Ticaret Mahkemesince verilen 18.3.1974 tarih ve 188/91 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz delikçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu; gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket prodüktörü ile 10 sene için 70.000 lira üzerinden hayat sigortası yapmayı kabul ettiğini, prime karşılık bono verdiğini ve ödediğini, ancak davalı şirketin 18 yıllık ve (90.000) lira üzerinden poliçe tanzim ettiğini, müvekkilinin imzalamadığını iddia ile ödenmiş sigorta primi ile işlemiş faizi tutarı (7295) liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının henüz vadesi gelmiyen bonoları ödediğini bu itibarla poliçenin geçerli olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacının bonoları ödemekle poliçeyi kabul etmiş sayılacağı görüşü ile davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Sigorta akdinde de, her akit gibi tarafların iradelerinin mutabık olması lazımdır. Genellikle uygulamada sigorta ettiren şartlar hakkında teklifte bulunmakta, sigortacı da mutabakatını veya tadil teklifini bildirmekle ve bu suretle sigorta akdi vücut bulmaktadır. Olayda sigorta ettirmek isteyen davacı (70.000) lira üzerinden 10 yıl için hayat sigortası yaptırmak teklifinde bulunduğunu iddia etmiştir. 29.3.1971 tarihli davacının imzasını havi teklifnamade müddet ve meblağın sonradan değiştirildiği ve fakat bu değişiklikler de davacının imzasının bulunmadığı anlaşılmış pay makbuzunda mahsuben davacıdan (6968) lira alındığı ve meblağın (100.000) lira olduğu yazılmıştır. Teklifnamede müddete ait rakamın değiştirilerek 18, meblağa ait rakkam ve yazının (100.000) olduğu halde (90.000) olarak değiştirilmesine rağmen davacının beyanatını ve doktor raporunu ihtiva eden belgede, sigorta müddeti 20 yıl ve bedel (100.000) yazılmıştır. Doktar raporunda (kayıtsız şartsız sigorta olur) denmiş ve fakat bunun altına önce (elektro kötü çekilmiş, yaşı ve T.A. 16/10 nazarı itibare alınarsa 16 sene için tarife tatbiki uygundur) meşruhatı verilmiş ve daha sonra (mümteziç tarife olduğu için 18 senelik yapılabilir) kaydı yazılmıştır. Ayrıca davalı sigorta şirketi davacı vekiline hitaben gönderdiği 22.10.1972 tarihli cevabi yazıda akit hakkında bir mutabakatın gerçekleşmediğini kabul etmiştir.
Sigorta ettirenin caydığının kabulü için her şeyden önce akdin vücut bulmuş olması lazımdır. Akit teşekkül etmemiş ise cayma söz konusu olamaz.
Teklifnamede, hayat sigortasında önemli unsurlar olan sire ve meblağ kesin şekilde tespit edilmemiş, savunmasında ileri sürdüğü 20 yıl ve (100.000) lirayı kabul etmediğini davalı sigortacı açıklamıştır. Doktor raporunun altındaki meşruhat da müddetin 16 ve 18 yıla uzatılması istikametinde olduğu için davacının iddiasını teyit eder bir niteliktedir.
Bu durumda akdin esas unsurları hakkında karşılıklı iradelerin inzimamı suretiyle akdin meydana geldiği kabul edilemez. Her ne kadar pey makbuzunda taksit bedeline mahsup edilmek üzere (6968) lira alındığı yazılı ise de, yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi hayat sigortası akdinin vücut bulduğu ispat edilmiş değildir. Nitekim davacı akdin bir ispat vasıtası olan sigorta poliçesini de imzalamamıştır. Akit meydana gelmeyince davacının ödemesi davalı için haksız iktisap olur, Primin ödenerek sigortacının sorunlu tutulabilmesi, aktin teşekkül etmiş olmasına bağlıdır. Davacı haksız iktisaba dayanarak verdiğini geri istiyebilir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 1.7.1974 tarihinde oybirliği ile karar verildi.