 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1975
K: 1974/1600
T: 09.05.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Borçka Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 12.10.1973 tarih ve 393/155 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 7.5.1974 gününde davacı avukatı Ş.K. ile davalı avukatı V.M. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili Şirkete sigortalı olup yanmış olan dükkan ve emtia hakkında hakem bilirkişi tarafından tanzim edilmiş olan raporun fahiş bir meblağı ihtiva etmesi ve usulsüz tanzim edilmiş bulunması itibariyle iptalini istemiş, karşılık dava yönünden de zaman-aşımı def'inde bulunmuştur.
Davalı ve mukabil davacı, B.S. Şirketine sigortalı dükkan ve içindeki emtianın yanmış olduğunu davalı şirkete keyfiyet ihbar edildiği halde hasar tesbitine yanaşmadığını kendilerinin müracaatı üzerine mahkemece tayin edilmiş olan hakem bilirkişinin tanzim etmiş olduğu rapora göre zararları 92 bin lira olmasına rağmen davacı şirket tarafından ödenmediğinden mezkür meblağın tahsilini karşılık dava olarak istemiştir.
Mahkemece, usulen seçilmiş olan hekem bilirkişi tanzim etmiş olduğu raporda hasarın 91.500 lira olduğunu tesbit etmiş bu raporun hilafı davacı tarafından isbat edilememiş, olduğundan asıl davanın reddine karşılık dava üzere 92.500 lira zararın tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davacı B.S. tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Türk Ticaret Kanununun 1268. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden doğan bütün mütalebeler iki yılda zaman-aşımına uğrar. Bu zaman-aşımı alacağın muaccel olduğu tarihten ve muacceliyet de aynı Kanunun 1292. maddesi gereğince rizikonun gerçekleştiğini ihbar mükellefiyetinin doğduğu andan başlar. Ancak; icra takibi zaman-aşımını keser ve kesildiği tarihten itibaren yeni bir zaman-aşımının süresi işlemeğe başlar. Her ne kadar Borçlar Kanununun 133. maddesinin 2. bendi gereğince hakeme müracaat zaman-aşımını keser ise de poliçe genel şartları gereğince delil mukavelesinin bir sonucu olarak hasar miktarının tesbiti için hakem bilirkişilerin seçilmesi ve bunların hasar miktarını tesbiti bu bilirkişiler kazai vazife gören ve H.U.M.K.nun 516 ve müteakip maddelerini uygulayan hakem vasfında olmadığından zaman-aşımını kesmez.
O halde, bu yönlerden inceleme yapılarak tesbit edilen davaya karşı sigorta şirketinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü zaman-aşımı savunmasının incelenerek bir karar verilmemesi doğru görülmemiştir.
Her ne kadar, sigorta şirketi hakem bilirkişi raporunun iptalini istemiş ise de; bu yön bilahare davacının açtığı ve tevhit edilen davaya karşı verdiği cevapda sigortacının zaman-aşımı savunmasında bulunmasına engel değildir. Esasen hasar miktarının tesbiti için tarafların birer hakem seçmeleri bunların ittifak edememeleri halinde üçüncü bir hakem seçilmesi ve hakemi tayin etmeyen taraf yerine mahkemenin hükme intihap etmesi gerekirdi. Nitekim olayda hakemini seçmeyen taraf yerine mahkemenin hakem seçtiği anlaşılmaktadır. Hakemin bu suretle seçilmesi tahsil davasına karşı zaman-aşımı savunmasında bulunulmasına engel değildir.
2 - Sigorta şirketi tarafından hasar miktarının tesbitine ilişkin olarak verilen karar aleyhinde umumi hükümler gereğince sigorta şirketi usul ve esas yönlerinden itiraz davası açtığına göre bu itiratın incelenmemesi de; sureti kabule bakımından isabetli değildir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davacı ve tevhit edilen davanın davalısı sigorta şirketi vekilinin itirazlarını kabulü ile temyiz edilen kararın BOZULMASINA ve (1.000) lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak mümeyyiz sigorta şirketine verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.5.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.