Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1916
K: 1974/1983
T: 17.06.1974
  • İBRA
ÖZET: Borç ibrası, borç doğuran bir akit olmayıp bir tasarruf muamelesidir ki bununla alacaklı kendi mamelekine dahil aktif i terk eder. Şu halde ibrayı veren alacaklının yaptığı bu muamele ile borçlu duruma düşmesi olanaksızdır.
Kıymetli evraka ilişkin hallerde senet geri verilmeksizin yapılan ibra ancak bir (Paotum de Non Petendo) hükmünü doğurur (tevlit eder), iş bu ibra yalnızca buna muvafakat eden alacaklıya karşı ileri sürülebilen (dermeyan) bir def'i hakkı doğurur ve fakat ne sonraki hamile ne de kıymetli evrakin zilyedine karşı bir defi doğurmaz (husule getirmez), buna göre senet geri verilmeksizin yapılan ibrada senetten bahsedilmesi gereklidir.
(S. 0.), (B. T.), (0. 0) ile (t. B.) Varisleri (N. B.), (N. T.), (Y), (H.)(H. B.) ve (D. 0.) arasında çıkan davadan dolayı (Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesi) nce verilen 9.11.1973 gün ve 331/361 1405 sayılı hükmü kısmen onayan ve kısmen bozan dairenin 14.2.1974 gün ve 201/481 sayılı ilamı aleyhinde davacılar ile davalılardan (A. A.) avukatları tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
3.5.1971 tarihli dava dilekçesinde: Davacılar ile dava dışı (M. Ş.) nin bir adi ortaklık kurarak "tandır kebap" salonunu çalıştırmaya başladıkları, ancak bilahare ortaklardan (M. Ş.) ile zuhur eden ihtilaf sebebile ortaklık akdinin feshi için Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesine 4.2.1971 tarihinde dava açıldığı, hal böyle iken, (M. Ş.) nin mezkür kebap salonuna et veren davalı (A. A.) ya 4.11.1970 ihdas ve 3.12.1970 vade tarihli 70.000 lira değerinde bir emre muharrer senet tanzim edip verdiği ve senede imzasını koyarken de (salon tandır adi ortaklığı adına ve temsilen) ibaresini ilave ettiği, halbuki kendisi ile ihtilafa düşüldüğünde davacıların noter den ikrar ve ibra senedi aldıkları, ayrıca davalı (A. A.)ya başvurarak ondan da 30.12.1970 tarihli ibranameyi aldıkları, ancak davalılardan (A. A.) nın mezkür senedi 16.11.1970 tarihinde diğer davalıların murisi (t. B.) ye ciro etmiş ve onunda bu senede müsteniden Ankara 2. İcra Memuru 971/108 sayılı dosyası ile takip açmış olduğu, davacıların icra takibine yaptıkları şikayet ve itirazın reddedildiği, halbuki dördüncü ortak (M. Ş.) nin ortaklığı temsilen böyle bir senet vermeye yetkili olmadığı gibi davacıların borçlu olmadıklarına dair ellerinde ibraname bulunduğu ve mezkur senette davacıların imzalarının mevcut olmadığı bu itibarla işlemin tamamen suiniyetli olduğu bildirilerek, davacıların borçlu olmadıklarının tesbitine, dava sebebile uğranacak zararın davalılara tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davacılardan (t. B.) dava ikame edildikten sonra vefat etmiş ve mirasçıları da davayı takip etmediklerinden dava gıyaplarında görülmüştür.
Diğer davalı (A. A.) vekili ise icra takibinin davacılar ile davalı, (İ. B.) arasında olması hasebile müvekkili (A. A.) nın davada hasım olamayacağını, kaldıki (A. A.) nın bonoyu satarak parasını tamamen almış olması nedeni ile böyle bir ibraname vermesinin normal olduğunu, ileri, sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, davalılardan (A. A.) nın ibraname tanzim ederken senetten bahsetmemiş olduğu kaldıki ortak (M. Ş) nin ortaklık adına bono vermeye yetkisi bulunmadığı, davalılardan (T. B.) nin böylece bir yetkinin mevcudiyetini aramak zorunda bulunduğu bu itibarla davacıların her iki davalı aleyhine açtıkları menfi tesbit davasının doğru olduğu ve icrada ödeme yapıldığı için istirdat davası olarak devam edilen davanın kabulü lazım geldiği gerekçesile 70.599 lirasının (A. A.) ve (t. B.) mirasçılarından tahsilde tekerrür olmamak kaydile müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla talebin reddine % 15 inicar tazminatı 10.500 liranın davalılardan keza müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir.
Davalıların temyizi üzerine mezkur karar dairemizin 14.2.1974 tarih ve 74/201 esas 74/48 1 karar sayılı ilamında gösterilen nedenle davalılardan (A. A.) yönünden onanmış ve diğer davalı (İ. B.) yönünden ise bozulmuştur.
Daire ilamına karşı davacılar vekili ile davalılardan (A. A.) vekili karar düzeltilmesi talebinde bulunmuşlardır.
1 - Ortaklığın gayesi ve konusu itibarile sözü edilen kebap salonunun ticari bir işletme olacağı kabul edilmiş ve bu nedenle daire ilamının bozmaya ilişkin kesiminde T.T.K.nun 12/1. maddesine değinilmiştir.
Bundan başka, salonun çok işlek bir yerde olması, iş hacmini olumlu bir şekilde etkiliyerek işin önemini arttıracağından, müessesenin bu yönden de ticari bir işletme olarak kabulü gerekmektedir.
Bu hususlar gözönünde tutulduğunda, haftalık et sarfiyatının 25 - 30 bin liradan daha az olmasının, sonucu etkilemeyeceği kolaylıkla anlaşılır.
Diğer taraftan, ortaklığın idareci şeriki olan dava dışı (M. Ş.) nin ticari mümessil durumunda olduğu ve ortaklık adına kambiyo taahhütünde bulunabileceği hususları, dairemiz ilamında etraflı şekilde izah edilmiştir. Bu nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltilmesi isteğinin kabulü mümkün değildir.
Davalılardan (A. A.) vekilinin karar düzeltme talebine gelince;
Davacıların dayandığı ibraname, dava konusu bononun davalı (A. A.) tarafından ciro edilerek bedelinin tahsil edildiği 16.11.1970 tarihinden 1 ay 14 gün sonra 30.12.1970 tarihinde düzenlenmiştir. Başka bir deyişle, davalı (A. A.) alacağını tamamen tahsil edip senedi elinden çıkardıktan ve senedin vadesi de hulul ettikten sonra, davacıların isteği üzerine böyle bir ibraname vermekte sakınca görmemiştir. 1407
Davalı (A. A.) nın senedin ihtilaf konusu olduğunu bildiği halde ibraname verdiği hususu da iddia ve ispat edilmiş değildir. Adı geçen davalının, senet bedelinin hamil tarafından tahsil edildiğini hesaba katarak bu ibranameyi vermiş olması daha doğaldır.
Von Tuhr, "Borç ibrası, borç doğuran bir akit olmayıp bir tasarruf muamelesidir, ki bununla alacaklı kendi mamelekine dahil aktifi terk eder" demektedir (Cevat Edege tercümesi Sh. 698).
Şu halde, ibranameyi veren alacaklının yaptığı bu muamele ile borçlu durumuna düşmesi asla mümkün değildir. Hadisemizde ise tam tersine ibraname, alacaklıyı neticede borçlu kılacak şekilde değerlendirilmiştir. İbranamede senetten bahsedilmemiş olması, behemehal senedin ibraya dahil edildiği anlamına da gelmez.
Zira yine Von Tuhr, "kıymetli evraka müteallik husus atta senet iade edilmeksizin yapılan ibra ancak bir (Pactüm de Non Petendo) hükmünü tevlit eder, iş bu ibra, yalnızca buna muvafat eden alacaklıya karşı dermeyan edilebilen bir defi hakkı doğurur ve fakat ne sonraki hamile ne de kıymetli evrakın zilyedine karşı bir defi husule getirmez" tarzında fikrini açıklamıştır (C. Edego tercümesi Sh. 701). Buna göre, senet iade edilmeksizin yapılan ibrada, senetten bahsedilmesi gereklidir. İbranın kıymetli evraka taallük ettiğinin anlaşılabilmesi için, kastedilen senedin açıklanmasında zaruret vardır. Kaldı ki olayımızda, senet bedelinin ciro yolu ile tahsil edilmiş ve vadesinin de hulül etmiş olması bir özellik teşkil etmekte ve yukardaki izahatın ışığı altında böyle bir senedin ibra dışında kaldığının evleviyetle kabulü lazım geldiği sonucu doğmaktadır. Buna bağlı olarak alacaklının zımni muvafakatından bahsetmek de mümkün değildir.
Diğer taraftan, ibranamede, peşin para ile mubayaa yapılmış olduğu yolundaki beyanın alacaklı aleyhine kabul edilmesi, gerek belgenin niteliği, gerekse asıl mubayaa yapan şerik Mehmet Şatıroğlundan bahsedilmemiş olması bakımından olanaksızdır. İbranamede, sadece diğer ortaklar (B. T.), (0. 0.) ve (S. 0.) yazılıdır. Halbuki et mubayaa eden ve bonoyu veren kişi, idareci ortak (M. Ş.) dir. Kaldıki, bir kimsenin belirli bir maksada yönelik beyan ve tasarrufunun, o maksadın dışında ve o kimsenin aleyhinde tefsir edilerek değerlendirilmesi, kural olarak da mümkün değildir.
Kanunumuza aktarılmayan İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesi ibraya dair olup, borçların sukutu ile ilgili hükümler arasında yer almıştır. Borçluyu borçtan beri kılan yani borcun sukutunu sağlıyan bir tasarruf muamelesinin, bu muameleyi yapan alacaklıyı borçlu durumuna sokacağı elbetteki düşünülemez.
Öte yandan, dosya içerisinde, söz konusu bononun karşılıksız olduğunu kanıtlayan herhangi bir delil de mevcut değildir. Hasıl olan bu duruma göre, davalılardan (A. A.) hakkındaki davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olmasında isabet bulunmadığından, (A; A.) vekilinin karar düzeltilmesi talebinin kabulü ile zuhule müstenit olan onama kararının kaldırılması gerekir.
Sonuç: Yukarıda birinci bentte gösterilen nedenlerle davacılar vekilinin karar düzeltilmesi isteğinin reddine, ikinci bentte yazılı sebeplerden dolayı davalılardan (A. A.) vekilinin karar düzeltilmesi isteğinin kabulü ile 14.2.1974 tarih ve 74/201 esas 74/481 karar sayılı daire ilamının, hükmün (A. A.) yönünden onanmasına ilişkin kısmının kaldırılmasına ve hükmün (A. A.) bakımından dahi (BOZULMASINA), 1000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılar (t. B.) mirasçıları ile (A. A.) ya verilmesine karar düzeltilmesini isteyen davacılardan takdiren (100) lira para cezası alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 17.6.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini