 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1913
K: 1974/1900
T: 13.06.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 21.12.1973 tarih ve 358/422 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkili şirketin genel müdür ve temsilci üyeleri olan davalılardan müteşekkil temsilciler heyetinin verdiği 20.11.1962 tarihli kararla dava dışı (O) nun hizmet sözleşmesinin fesh edilmiş olduğunu ve (O) nun müvekkili şirket aleyhine açtığı tazminat davası sonrası sonunda müvekkilinin mahkum edilmiş ve adı geçen tazminatın 1.7.1968 tarihinde, ödenmiş olduğunu ve davalıların haksız tasarrufta bulunduklarının ilam münderecatı ve davalı (A) nın ayrıca kendisiyle şirket arasındaki hizmet sözleşmesinin 8. maddesi hükmü ile sabit olacağından müvekkilinin 3. şahsa ödediği (71605 lira) nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini iddia ve talep etmiştir.
Davalı (A) ve (S) vekilleri, husumetin teveccüh etmediğini zamanaşımının cari olduğunu ve Türk Ticaret Kanununun 342 ve 380.maddeleri hükmü karşısında davanın mesnetsiz bulunduğunu savunmuşlardır.
Muhakeme davalılardan (F)nin gıyabında görülmüştür.
Mahkemece, davalıların tasarruflarının Türk Ticaret Kanunun 336. maddesindeki 5 halden hiç birisine uymadığı ve aynı kanunun 556. maddesi hükmüne göre anonim şirketlerine ait 336. maddenin limited şirketler için de tatbikinin icap etmesine binaen şahsi mesuliyete müstenit açılmış olan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı temyiz etmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi dava, davacı Limited şirketin eski yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin bulunmaktadır. Davayı genel kurul kararına müsteniden murakıp açmıştır. Olayda Türk Ticaret Kanununun 556. maddesi delaletiyle aynı kanunun 336. maddesi hükümlerinin uygulanması gerekir.
Gerçekten 336. maddenin 5. bendi hükmüne göre gerek kanunun, gerek esas sözleşmenin kendilerine yüklediği belli görevlerin kasten veya ihmal sonucu olarak yapılmamasından dolayı yönetim kurulu üyeleri şirkete karşı müteselsilen sorumludurlar. Kasıt ve ihmalin tayin ve takdirinde Ticaret Kanununun 320. maddesi delaletiyle Borçlar Kanunun 528. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerinin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında Borçlar Kanunun 390. maddesi delaletiyle aynı kanunun 321. maddesindeki ihtimam ölçüsünün esas alınması lazımdır. Mahkemece Türk Ticaret Kanununun 336. maddesi bentlerine konu hallerden hiç birisinin gerçekleşmediği gerekçesiyle dava red edilmiş, yukarıda sözü edilen 5. bent hükmü çevresinde bir inceleme yapılmamıştır.
Bu durumda yüksek mühendis (O.B.) yi sözleşmenin feshi sebebiyle açtığı tazminat davasında verilen karar da incelenerek bu fesih tasarrufundan şirket menfaatları yüzünden gösterilen ihtimam bakımından davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumlu tutulup tutulmayacağının tayin ve takdiri gereklidir. Bu hususda şirket işlerinde şirket menfaatına hareket serbestisinin ihlal olunmaması kadar ihmal ve teseyyübün önlenmesi de sağlanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine 13.6.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.