 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/189
K: 1974/309
T: 01.02.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı ankara As. 1. Ticaret Mahkemesince verilen 18.4.1973 tarih ve 271/113 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı, Ankara Ayaş yolu üzerinde nakliye yaptığını, mazot borcuna mahsuben davalılara 7500 liralık emremuharrer senet verdiğini, bu borcun (6000) lirasını ödeyerek bakiye (1500) lira borcu kaldığı halde davalıların sözç konusu bonoyu üçüncü şahsa ciro ederek takibe geçtiklerini belirtmiş ve borçlu bulunmadığının tesbiti ile davalılarca haksız olarak tahsil edilen (6000) liranın tahsilini talep ve dava etmiş ve duruşma sırasında, davalılar arasındaki ortaklığın tasfiyesi sonunda bononun G.'ye devredildiğini, onun ciro ettiğini söylemiştir.
Davalı G.K. savunmasında, diğer davalı ile ortak iken ayrıldıklarını dava konusu bononun davalı O. tarafından kendisine devredildiğini, davacının (6500) lira ödediğini ve V.B.'ye kendisinin ciro ettiğini davalı O. ise ortaklıktan ayrıldığını ve emre muharrer senetteki alacağını davalı G.K.'ye devrettiğini ve bu sebeple G.K.'nin ciro ettiğini kabul ve beyan etmiştir.
Mahkemece, davacının geçerli olmayan tahsil cirosuna istinaden üçüncü şahıs V.B.'ye ödediği meblağı V.B.'den istirdada hakkı olduğu, V.B. tarafından tahsil edilen bono bedelinin de cirantası G.K.'ye ödemediği, anlaşıldığından sabit olmayan davanın reddine, davacının V.B.'ye ödediği meblağı ondan talep etmekte muhtariyetine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıda özetlenen duruma göre davanın dayanadığı olan (7500) liralık emre muharrer senedin heldarı iki davalı olduğu halde bunlar arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiye edilerek bu senetteki alacağın davalı O. tarafından diğer davalı G.'ye devredildiği ve G.'nin de tahsil cirosu ile üçüncü şahıs V.'ye teslim ettiği, bu senede müsteniden V.'nin yaptığı takip sonunda davacının ona ödemede bulunduğu anlaşılmış ve duruşma sırasında tarafların hepsi de bu yönleri aynen bu şekilde kabul ve imzalarıyla tastik etmişlerdir.
Gerçekte iki lehdardan birinin yalnız başına yaptığı ciro, mahkemenin kabul ettiği gibi geçerli değil ise de, iç münesabet bakımından, dava sırasında lehtarladan birisi alacağı diğer lehdara devrettiğini söylemek suretiyle lehdar olarak yalnız başına bunun kaldığını kabul etmiş ve alacağın tamamını devir alan lehtar, davacının iddiası veçhile ödemede bulunduğunu ikrara etmiştir. Bu lehdar senedi üçüncü şahıs V.'ye tahsil cirosu ile verdiğine göre, bu ciro tahsil hususunda V.'nin tevkil edildiği anlamına gelir. Vekile yapılan ikinci ödeme de asile yapılmış sayılır.
Tahsil cirosunda ciro eden şahıs, yani davalı G., poliçenin asıl hamilidir. Davacı borçlunun, asıl hamiline karşı def'i hakkı vardır. Nitekim icrada yaptığı takip dolayısiyle, tahsil cirosu ile senedi elinde bulunduran fiili hamil, yani asıl hamilin vekili olan V.'ye karşı da, ancak asıl hamile dermeyen edebileceği def'ileri ileri sürülebilir. Davacının takip sırasında bunu ileri sürmemiş olması, istirdat davası açmak hakkına engel değildir.
O halde mahkemece, tarafların duruşma sırasında kabulleri gözönünde tutalarak davacının tahsil talebi hakkında davalı G. yönünden bir karar verilmesi gerekirken, O. hakkında olduğu gibi, G. bakımından da davanın reddi yolunda hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili, davalı O. hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmü esası yönünden temyiz etmemiş ise de, onun lehinde vekillik ücreti tayin olunamıyacağını ileri sürmüş olduğundan bu itiraz davanın açıl şekline ve HUMK.nun 417. maddesi hükmüne göre, yerinde görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davacı vekilinin, davalı O.'ya ilişkin temyiz itirazının reddile onun hakkındaki hükmün ONANMASINA ve davalı G.K. bakımından BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 1.2.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.