 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1769
K: 1974/2393
T: 10.09.1974
DAVA : Davacı, davalılarla müştereken ve 29.12.1967 tarihli anasözleşme ile (150.000) lira sermayeli (Üçler Kollektif Şirketi Mehmet Kandemir ve Ortakları) şirketini kurmuş oldukları, şirketin bu sermayesini en az üç yıl önce tamamen kaybettiğini, şirket tasfiye edildiği takdirde en az (1.500.000) lira borçlu alacaklarını, TTK.nnun 185/2. madde en az (1.500.000) lira borçlu kalacaklarını, TTK.nun 185/2. maddesine göre şirketin 3 yıl önce münfesih duruma düşmüş olduğunu, şirkete çeviren hakim olan davalıların 1972 yılı itibariyle çıkardıkları bilançonun hilafı hakikat bulunduğunu, kendisinin 21.8.1973 tarihli ihtarname ile şirketin fesih ve tasfiyesini istediğini davalıların buna yanaşmadıkları gibi üstelik kendisini ortaklıktan çıkarıldığını 31.8.973 tarihli ihtarme ile bildirdiklerini, bu kararın iptali için ayrıca dava açacağını TTK.nun 185. maddesinde yazılı halin bir fesih sebebi değil bir intisah sebebi olduğunu belirterek dava sonuna kadar davalıların temsil yetkisini kaldırılarak bir ticari mümessil tayin edilmesini, şirketin feshine ve tasfiye memuru tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar savunmalarında davacının kendileri tarafından alınan bir kararla ortaklıktan çıkarıldığını, bu kararın davacıya tebliğ ve ticaret siciline tescil ve ilan edildiğini, davacının ise bu kararın iptali için 973/604 sayılı davayı açmış olduğunu, davacının halen ortak bulunmaması sebebiyle dava hakkı olmadığını belirterek 973/604 sayılı davanın sonucunun beklenmesini istemiştir.
Mahkemece tetkik mercii dosyası celp ve tekik edilmiş ve şirket üç yıl için münfesih hale geldiği halde davacının son ihtilaf sebebiyle dava açmış olduğu, davalıların ihraç kararının iptali için dava açan davacının şirketin varlığını kabul etmiş olduğu, tetkik mercii dosyasındaki bilirkişi raporuna göre şirket ortaklarının mevcutlarına göre borçlarının % 90 nisbetindeki kısmını ödeme gücünde bulundukları, ancak % 10 kısmını ödenmesi mümkün olmadığından konkordato istendiği, bu talebin kabulünden sonra davalıların vazgeçmesi sebebiyle konktordato mehlinin kaldırıldığı, ortaklar arasındaki anlaşmazlık sebebiyle şirketin kalan sermayesi ile çalışmasına devam ve sermayesinin arttırılması konusunda bir karar verme imkanının bulunmadığı ortaklar arasındaki ihtilafa davacını sebebiyle vermiş olduğu, davacınınmünferiden bu davayı açamıyacağı açıklanarak davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
TTK.nun 185. maddesi gereğince şirket sermayesinin tamamı veya üçte ikisi zayi olup da tamamlanmasına veya geri kalan kısmı ile iktifa edilmesine ortaklarca karar verilmemiş olması halinde kollektif şirket infisah eder.
Herne kadar şirketin mücerret zarar etmesi bir intisah sebebi değil ise de TTK.nun 185. maddesindeki sermayenin tamamının veya üçte ikisinin zayi edilmiş olup olmadığının şirketin bütün alacak ve hakları gözönünde tutulmak ve bunların gerçek değerleri takdir edilmek suretiyle tayin edilmesi lazımdır. Bu takdirde tasfiyede olduğu gibi bütün malların satış değerleri esas alınmalıdır. Eğer şirketin mevcudu borçlarını karşılamıyorsa şirket sermayesi zayi edilmiş sayılır. Bakiye üçte bir veya daha az ise sermayenin üçte ikisinin zayi edilmiş olması durumu gerçekleşmiş olur.
Sermayenin yukarıda açıklanan kanuni haddin altına fiilen düştüğü anda şirketin infisah ettiği kabul edilmelidir. Sermayenin tamamlanmasına veya varsa geri kalan kısmı ile yetinilmesine ve bu suretle infisah etmiş olan şirketin idamesine ortaklarca karar verilebilir. Bu karar kural olarak oybirliği ile alınmalı ve şirket statüsünü değiştiririr nitelikte olduğundan, TTK.nun 154. maddesi gereğince yazılı şekilde düzenlenmelidir.
Olayda davacının şirketten ihracına karar verilerek tescil ve ilan edildiği ve fakat bu karar aleyhinde ayrıca iptal davası açtığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının ortaklık sıfatının tespiti bakımından o dava sonucu beklenmelidir.
Bundan başka mahkemece şirket mevcudu incelenmiş ise de bu inceleme yetkisi sınırlı olan İcra Tetkik Merciince alınan ve usulüne tevafuk etmeyen bir rapora dayanmaktadır. İncelemenin mahkemece yukarda açıklanan essalar uyarınca ve yetenekli bilirkişiler aracılığı ile yaptırılması ve tarafların düşüncelerini de gözönünde tutulması iktiza eder. Şirket sermayesinin tespitinde ortakların şahsi malları hesaba katılmalıdır.
Bu itibarla eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarda açıklana nedenlerle davacının temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10.9.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi