 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1366
K: 1974/2002
T: 18.06.1974
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 28.12.1973 tarih ve 423/617 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.6.1974 gününde davacı avukatı E.S. ile davalı avukatı Y.T. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı banka İngiltere'den sipariş ettikleri 19 sandık telsiz telefon ve aksesuarlarının 22 sayılı konşimento ile davalıya ait Seyhan Şilebinin 71/2 seferine yüklenerek yurda getirildiğini, geminin tahliyesinde 8179 sayılı sandığın kırılmış ve muhteviyatının tamamen boşaltılmış olduğunun tespit edildiğini, bu sandık muhtevasının orjinal faturasına göre değerinin 4176.48 dolar karşılığı 63273.67 lira olduğunu, bu meblağın 9.5.1972 tarihli yazı ile istenmesine rağmen ödenmediğini belirterek bu tarihten itibaren % 10 faiz ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, davanın Türk Ticaret Kanununun 1067. maddesine göre bir sene içinde açılmadığından dava hakkının düştüğünü, Türk Ticaret Kanununun 1114. maddesine göre mes'uliyetlerinin 1500 liradan ibaret olacağını zira orijinal manifestoda fatura değerinin yazılmadığını, konşimentoyu tanzim eden Liverpool acentesinin yükletenin bir beyanı olmadığından kendisi tarafından fatura değerinin konşimentoya yazılmadığını bildirdiğini, konşimento suretlerinde böyle bir kayıt olmadığını, bu sebeple navlunun değer ölçüsü üzerinden tahakkuk ettirilmediğini, şayet konşimentoda yazılı değer ölçüsü nazara alınırsa fatura değeri üzerinden navlun tahakkuku ile doğacak alacaklarının, borçlarından takas ve mahsubunun istediklerini bu durumda bakiye navlun alacağının 47.420.57 lira olduğunu ileri olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece konşimentoda malın fatura değerinin kayıtlı bulunduğunun kabul edildiği davalının yazısı ile sukutu hak süresinin temdit edildiği ve bu temditin mümkün olduğu davalının bu husustaki def'inin Medeni Kanunun 2. maddesindeki hakkın suistimalini teşkil edeceğinden kabul olunamayacağı konşimentonun davalı elindeki ikinci nüshasında da malın değeri yazılı bulunduğundan bu değerin sonradan yazıldığı savunmasının incelenmesine gerek olmadığı, davalı navlun alacağı yönünden takas ve mahsup talebinde bulunmuşsa Türk Ticaret Kanunun 1262. maddesine göre navlun alacağı için bir yıllık zamanaşımın cereyan etmiş olduğu, davalının 9.5.1972 tarihinde mütemerrit kalındığı belirtilerek 62.020,73 liranın 9.5.1972'den % 10 faizi ile davalıdan tahsiline fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Türk Ticaret Kanunun 1067. maddesinde yazılı olan bir yıllık süre, hak düşürücü süredir. Hak düşürücü sürenin uzatılması söz konusu olamaz ve zamanaşımı gibi kesilerek yeni bir süre başlamaz.
Kaldıki Türk Ticaret Kanunun 6. maddesi gereğince kanunda aksine hüküm olmadıkça ticari hükümler koyan kanunlarla tayin olunan zamanaşımı süreleri mukavele ile değiştirilemez. Borçlar Kanununun 127. maddesi de aynı doğrultudadır.
Mahkemece hak düşürücü sürenin davalı tarafından uzatıldığının kabulü suretile hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Davalı vekilinin diğer temyiz itirazları yerinde görülmediğinden hükmün yukarıda yazılı sebepten davalı yararına BOZULMASINA, ve (1000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 18.6.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.