 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1974/1100
K: 1974/1805
T: 23.05.1974
DAVA : Davacı, davalılardan (B)'nin söz ve müziği kendisine ait "Derule" adlı türkünün söz ve yazısını aynen olmak suretiyle diğer davalıya ait firma namına plağa okuyup, plakların satışa çıkarılmış olduğunu beyanla, (45.000) lira maddi, (mali) ve (55.000) lira manevi ki Cem'an (100.000) liranın faizi ile davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
KARAR : Davalılar savunmalarında, dava konusu türkünün, halka malolmuş bir Karadeniz folklor türküsü olup, davacı ile alakası bulunmadığını talebin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkeme, özetle (tarafca ifade edilen deliller, şahadet ve İstanbul Belediyesi Konservatuvarından seçilen bilirkişiler tarafından verilen rapor münderecatına göre, türkünün davacıya ait bir eser olduğu anlaşılmakla ve alınan diğer raporlarda kadri maruf olduğu belirtilen (40.000) lira maddi tazminat ile takdiren (5000) lira manevi tazminatın dava tarihinden % 10 faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılabileceği gibi davacı, davalılardan (B) tarafından diğer davalı (S) plak firması sahibi (F)'nin plak haline getirerek satışa arzettiği (Derule) türküsünün beste ve güftesinin kendisine ait olduğunu iddia ettiğine ve adı geçen davalılar da bu türkünün Trabzon yöresinin folklor ürünü bulunduğunu savunduğuna göre her şeyden önce bu iddia ve savunmanın kanıtlanması gerekir. Gerçekten davacı tanıkları, davacının bu türkünün notasının İstanbul Radyo Müdürlüğüne 1964 yılında verdiğini ve bu suretle davacının repertuvarına alındığını söylemişler ve fakat davalıların savunması ve türkünün menşei hakkında bir beyanda bulunmamışlardır.
Davalıların tanıkları ise savunmayı teyit etmişlerdir.
Mahkemece seçilen ilk bilirkişi kurul raporunda savunmayı doğrulamış, iddia ve savunmanın incelenmesi için İstanbul konservatuvarından tayin edilen üç kişilik bilirkişi kurulu ise, iddiayı teyit etmekle beraber, kanaatını destekleyen delilleri ve incelemenin musiki kurallarına ve suretle uygun bulunduğunu raporunda belitmemiştir.
Kaldı ki, davacı dahi mahkemeye ibraz edilen bir beyanında türkünün dedesi zamanından kaldığını ifade etmiştir.
Bu durumda (Derule) türküsünün tarihi gelişiminin incelenmesi, folklor ürünü mu yoksa sırf davacı muhayyelesinde ve san'at gücü ile yaratılan bir eser mi yahut da kendisinden katkıda bulunarak esasen mevcut olan bir folklar ürünü yeni bir eser haline mi getirdiği veya mücerret folklor ürününü nota ile tesbit mi ettiğinin araştırılması gerekir.
Bu araştırmanın yapılabilmesi için eğer mevcut ise folklor ürününün tesbit edilmiş olması iktiza eder. Bu suretle iki eserin de nota ve güfte bakımlarından karşılaştırılması lazımdır.
Bu karşılaştırmanın yapılabilmesi amacı ile izlenecek yolun tayini için ilgili resmi mercilerden gerekirse yetenekli bilirkişilerden yörelere göre Türk folklor musikisinin özellikle, folklor ürünü olarak, (Derule) türküsünün tesbit edilip edilmediğinin tahkiki ve ondan sonra karşılaştırmanın Türk folklor musikisine ve tarihin gelişimine bihakkın vakıf yetenekli bilirkişiler aracılığı ile yapılması ve bunun kazai denetimine ve olanak sağlıyacak şekilde raporla belirtilmesi iktiza eder.
Böyle bir tesbit mevcut değilse yani notaya alınmamış, bir bant doldurulmamış yahut bir plağı bulunmuyor ise karşılaştırma ses, ahenk ve güfte gibi musiki kurallarına uygun şekilde yapılmalıdır.
Yukarıdaki esaslar uyarınca gerekli inceleme yapılmadan eksik tahkikata müsteniden ve son bilirkişilerin mesnedini göstermedikleri mücerret kanaatlarını ifade eden raporlarına dayanarak yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Bundan başka tazminatın hesabında yalnız (Derule) türküsünün gözönünde tutulması icap ederken davalıların (B)'nin icra ettiği diğer bir eseri de ihtiva eden plağın bütünü üzerinden hesabının yapılması da doğru değildir. Bu yönden de plakta bulunan iki eserden herbirinin plağın satışına ne oranda etkili olacağı tesbit olunmalı ve tazminat buna göre hesaplanmalıdır. Bilirkişilerin raporunda bu bakımlardan da yeterli bir açıklık yoktur.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerden dolayı davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve (1.000) lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcının istekleri halinde temyiz edene iadesine, 23.5.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.