 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1974/5122
K: 1974/6530
T: 08.11.1974
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin eczacı olup, 18 yılı aşkın bir süredir emekli sandığına bağlı ve 2,5 yıl da sigortalı olarak çalıştığını, vaki müracaatı üzerine sigortadan yaşlılık aylığı bağlandığını, ancak, sigortadan kendisine gönderilen yazı ile eczanesi bulunduğunun tesbit edildiğinin, buradaki çalışmasının 6197 Sayılı Yasanın 19 ncu maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle yaşlılık aylığının iptal edildiğinin bildirildiğini, Kurumun bu işleminin kanuna aykırı olduğunu beyanla iptal kararının kaldırılarak sataşmanın önlenmesi isteğiyle açılan dava ile davalı ve karşılık davacı Kurum Avukatınca da davacı A.G.'ye bağlanan yaşlılık aylığının sigortalı olarak çalıştığı sırada eczanesi olduğunun tesbit edilmesi üzerine yaşlılık aylığının Kurumca iptal edildiğini, böylece iptalden evvel kendisine ödenen 34109 liranın tahsili isteğiyle açılan davaların birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle subuta eren esas dava uyarınca Kurumun A.G.'ye bağlanan emekli yani yaşlılık aylığını iptal etmek suretiyle vaki muarazanın men'ine ve davacı Kurum'un A.G. aleyhine açtığı alacak davasının reddine ilişkin hükmün temyizen incelenmesi davalı ve karşı davacı Kurum Avukatınca istenilmesi üzerine Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin Başkanı M.Ç. ve Üyeleri N.İ. İ.G. H.D.M. ve C.K. katıldığı 8.11.1974 tarihli oturumda Tetkik Hakimi G.E. tarafından düzenlen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 2 nci maddesi hükmüne göre, bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi, temel koşul olarak, çalışma ilişkisinin hizmet aktine dayanmış bulunmasına bağlıdır. Şüphesiz madde hükmünün öngördüğü hizmet akdi, yasaca geçerli bulunan hizmet akdidir; hiç değilse, kural olarak, bu böyledir.
(Davalı-davacı) A.G.'nin sigortalı işte çalıştığı sırada eczane sahibi bulunduğu yönü olayda uyuşmazlık konusu teşkil etmemektedir.
Öbür yandan, 6197 Sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanunun 19 ncu maddesi hükmüne göre, (bir eczane sahibi eczanesi dışında ilaç tertip edemiyeceği ve mesleki dışında bizzat ticaret yapmıyacağı gibi öğretmenlikten ve seçimle elde edilen vazifelerden başka bir iş de kabul edemez.)
Bu hükmün özellikle toplum sağlığı ile ilgili hayeti önemdeki belli nedenlerden ötürü Yasaya konulduğu ve şu suretle, kamu düzenine ilişkin bulunduğu söz götürmez. Açık olan yön, bu hükmün eczane sahibi yararına Yasaya konulmamış bulunduğudur. Bu doğrultuda kamu düzenine ilişkin ve mutlak buyurucu nitelikteki hukuk kurallarına aykırı olarak yapılmış sözleşmeler ise, yasaca geçersizdir.
A.G. çalışma ilişkisinin yasaca geçersiz hizmet akdine dayanması karşısında sigortalı niteliğini edinmiş bulunduğu söylenemz.
Bundan başka, A.G.'nin sigortalı sayılamıyacağına göre, SSK'nun sağladığı yaşlılık aylığı gibi uzun vadeli Sosyal Sigorta yardımlarından yararlanması hukukca olanaksızdır. ve bu durumda, Kurumun yanlış işlemi sonunda A.G.'nin yararına kazanılmış bir hakkın doğmuş olması hali de söz konusu değildir. Burada, 18.6.1958 tarihli ve E. 20, K. 9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da uygulama alanı bulamaz. Zira, anılan karar, sigortalı işçiyi koruma düşüncesi çevresinde, hizmet akdinin hukümsüz olmasını gerekli kılan bir hukuk kuralının sözleşmenin hükümsüz sayılmasıyla korunması istenilen kimsenin aleyhine sonuçlar verecek şekilde uygulanmasını önleme amacına yöneliktir. Oysa, olayda, sözleşmeyi geçersiz kılan 6197 sayılı Yasa'nın 19 ncu maddesi, -az önce de belirtildiği üzere- eczane sahipleri yararına değil, toplum yararına öngörülmüştür, ve bu bakımdan, ortada Yargıtay İçtihadı Birleştirme karariyle bir bağdaşmazlık söz konusu değildir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı düşüncelerle Kurumun davasının reddi, a.G.'nin davasının ise kabulü yolunda karar verilmesi usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, Kurumun temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.11.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.