 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1974/3612
K: 1974/4738
T: 01.07.1974
DAVA : Mahkeme, anılan prim itiraz komisyonu kararının iptaline karar vermiştir. Hüküm, davalı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan yargıtay 10. Hukuk Dairesinin Başkanı M.Ç. ve Üyeleri F.U. İ.G. H.D.M. ve T.U.'nun katıldığı 1.7.1974 tarihli oturumda Tetkik Hakimi M.S.İ. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Davada uyuşmazlık, işverence çalıştırılan ve ölçümlemeye gidilmesi nedeni bulunan kimselerin sigortalı sayılıp sayılmayacakları noktasında toplanmaktadır.
Çalışanın sigortalı sayılabilmesi, 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Yasası gereğince, işverene hizmet sözleşmesi ile bağlı bulunması ve edimini işverenin işverinde görmesi koşullarının gerçekleşmesine bağlanmıştır. Şu halde, öncelikle, işveren davacı şirket ile çalıştırdığı kimseler arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin ve özellikle, bu sözleşmenin bir hizmet sözleşmenin hukuki niteliğinin ve özellikle, bu sözleşmenin bir hizmet sözleşmesi olup olmadığının saptanması gerekecektir.
Çalışan, Borçlar kanununun 313 ncü maddesinin öngördüğü çerçeve içinde ve "zaman", ile "bağımlılık" unsurlarını gerçekleştirecek biçimde çalışmaktaysa aradaki çalışma ilişkisi hizmet akdine dayanıyor demektir. Bilindiği üzere zaman unsuru, çalışanın işgücünü, belirli ya da belirli olmayan bir süre içinde, işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz, çalışan, bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamıyacağı nitelikte bir bağımlılıktır. Bununla birlikte sigortalı sayılabilmek için bunlardan ayrı olarak hizmet sözleşmesinin öngördüğü edimin işverene ait işlerin de görülmesi koşulunun da gerçekleşmiş bulunması gerekir. Bu suretle, özellikle bağımlı çalışma unsurunun işveren için kolayca uygulanma olanağı sağlanmıştır. Başka bir deyişle, sigortalı sayılabilmek için, hizmet sözleşmesindeki bağımlılığın üstünde, gerçekleştirilmesi mümkün gerçek bağımlı çalışma koşulu aranacaktır. Yok, eğer, çalışan, işgücünü, belirli, ya da belirli olmayan bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmaylarak, işverenin buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi, Borçlar kanununun 355 nci maddesi gereği istisna akdine dayanıyor demektir.
Davada, bir sinema filminin yapımında, artist, figüran, dublajcı, kameraman, teknik eleman, rejisör, prodüksiyon amiri gibi değişik edimleri gören çalışanlar söz konusudur. Çalışanlar, işverenin stüdyosunda veya uygun göreceği yerde, başka bir anlatımla, işverenin işlerinde edimlerini göreceklerdir. Bu durum, bir bağımlılık ortamı yaratma amacından çok, teknik ve doğal olanaklardan yararlanabilme gereğidir. İşverenin, belirli amacına varabilmesi için, işverence sanatcıya yapılacak müddahaleler, sanatcının bağımlı çalıştığı sonucunun çıkarılabileceği nitelikte görülmeyebilir. Örneğin, bir film artistinin bir kişiliği canlandırması söz konusu olduğunda, dekor ve kostüm yönüyle işyerindeki olanaklardan yararlanabilmek için işlerinde çalışması, işveren vekili olarak nitelenebilmek rejisörün genel direktifi ve denetimi altında edimini ifa etmesi, sigortalı sayılması için yeterli sayılamaz. Meydana getirilen filmin o sahnesini kendi sanat gücü ve yeteneği oranında gerçekleştireceği, bağımlı olmadan yaptığı iş oranının bağımlı işlere üstün bulunduğu cihetle, işverenle aralarındaki sözleşmenin hizmet akdi olduğu söylenemez. Eserin sanat yönü veya mesajı ile ilgili olmayan, başka bir anlatımla kendilerine bir sonuç bağlanmayan hizmetler ile işveren veya vekilinin direktifi altında sanat gücü kullanılmadan yapılan işlerin ise, istisna akdi olarak nitelenemeyeceği de açıktır.
Mahkemece yukarıda belirtilen biçimde bir inceleme yapılmamış çalışanların sadece artist, figüran ve dublaj sanatçıları olduğu yolunda dosyadaki belgelere aykırı bir kabulde bulunulmuş, çalışanlardan kimlerin hangi işi yaptığı araştırılmamış, olayda, çalıştırılan kimselerin tümünün çalışmalarının dayandığı sözleşme ilişkisini belirliyecek bilgiler toplanmamıştır.
Bu nedenlerle, bu kimselerin tümünün sigortalı sayılmayarak davanın kabulü yolunda karar verilmesi isabetli sayılamaz. Mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki hukuki esaslar çevresinde, işverence çalıştırılan ve ölçümlemeye gidilmesi nedeni olan kimselerin çalışma durumlarını, yaptıkları iş ve aldıkları ücret ile birlikte, saptamak, aradaki sözleşme ilişkisinin mahiyeti ve özellikle taraflara yüklediği borçları tesbit etmek ve sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davanın kabulü usule ve yasaya aykırı olup, bu yönü hedef tutan temyiz itirazları yerindedir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, 1.7.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.