 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1973/7
K: 1973/634
T: 15.10.1973
765/m.2
DAVA : 1567 sayılı Kanuna muhalefetten sanık M..B.. hakkında sonradan çıkarılan tebliğ suçluluğu kaldırmış bulunduğundan, TCK.'nun 2. maddesi gereğince ceza tertibine mahal olmadığına ilişkin mahkeme kararını Özel Daire; suç tarihindeki tebliği hükümlerine tahsisi olunan ticari dövizlerin avans niteliğinde olduğunun mahkemece de kabul edilmesine, TCK.'nun 2. maddesinin tebliğlere şümulü bulunmamasına göre, yazılı şekilde hüküm tesisini yasaya aykırı bularak bozmuştur.
KARAR :
1- Suç tarihinde mer'i olan tebliğ değişmiş ve bu kabil dövizlerin avans olarak değil, kesin olarak verilmesi kabul edilmiş ve böylece mahsup işlemine de lüzum kalmadığı ileri sürülmüş ise de, o tarihte bu tebliğ hükümlerine aykırılığı müeyyide altına alan kanun hükmünün değişmediği, sonuç olarak olayda TCK.'nun 2. maddesinin uygulama yeri bulunmadığı, nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 6.7.1946 gün ve 157-158 sayılı kararının da bu görüşü doğruladığı analaşılmaktadır. TCK'nun 2. maddesinde yazılı hüküm, kanunun değiştirilmesi veya kaldırılması esasına göredir. Kanun yürürlükte iken hukuki telakki mer'i olduğundan tebliğe muhalefet suçtur, tebliğin kaldırılması suçu kaldırmaz.
Bu itibarla davaya katılanın temyiz itirazlarının kabulü ile TCK.'nun 2. maddesi karşısında ceza tayinine yer olmadığına ilişkkin direnme hükmünün BOZULMASINA karar verilmesi gerekir.
2- Çoğunluğa karşı görüş ise dosya münderecatına, mahkemenin direnme kararında gösterdiği gerekçeye göre, özellikle 7 sayılı karara ilişkin seri IV numara ve 3 sayılı tebliğin ek geçici birinci maddesi ( ... bu tebliğin yürürlük tarihinden evvel başlamış bulunan muameleler hakkında ilgililer lehine olan hükümlerinin uygulanacağını amir bulunmasına göre, ticari dövizlerin avans olarak verilmesi esası kaldırılmış ve kesin olarak verileceği kabul edilerek mahsup yükümlülüğü de ortadan kalmış ve lehe olan bu hal geriye yürütüldüğü halde ve TCK.'nun 2. maddesi açıklığı da nazara alınarak sanığa yükletilen suçluluk hali kalmamış bulunduğundan, direnme hükmünün onanmasına karar verilmesi reyindedir.