 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1973/526
K: 1973/785
T: 10.12.1973
DAVA : 6136 Sayılı kanuna muhalefet ve yaralamaktan sanık A.A.ın yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 456/4, 457/1, 51/1, 59, 6136 sayılı kanunun 13.ve TCK. 59 ve 71. maddeleri gereğince içtimaen mahkumiyetine dair Sarıkamış Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 22/5/1972 tarih ve 84/76 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık vekili tarafından istenmiş ve koşulu da yerine getirilmiş olup C.Başsavcılığının 25/6/1973 tarih 13159 sayılı, (süresi içinde verilmeyen temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi) isteminin kapsayan tebliğnamesiyle dava evrakı 8. Ceza Dairesine gönderilmekle bu dairece yapılan inceleme sonunda : 19/10/1973 tarih, 721/1200 sayılı kararla kanuni süre geçtikten sonra verildiği anlaşılan sanık vekiline ait temyiz dilekçesinin CMUK.nun 317. maddesi gereğince ve istem gibi reddine karar verilerek geri çevrilmiştir.
Bu defa C.Başsavcılığının 30.11.1973 gün 1071 sayılı itirazı ile 8. Ceza Dairesince verilen karara süresinde CMUK.nun 226 ve tebligat kanunun 11. maddeleri de nazara alınarak sanık hakkında duruşmadan varestelik kararı verilmemiş ve hem vekile hem de asile tebligat yapılmış olmasına göre bir açıklık verilebilmesi için itiraz konusu kararın kaldırılması istemini bildiren tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 6136 sayılı kanuna aykırılık ve yaralamaktan sanık A.A.ın TCK. 456/4, 457/1, 51/1, 59, 6136 sayılı kanunun 13, TCK. 59 ve 71. maddeleriyle içtimaen hükümlülüğüne ilişkin mahkeme kararının sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; süre geçtikten sonra verildiği anlaşılan sanık vekiline ait temyiz dilekçesinin CMUK.317. maddesine göre reddine karar verilmiştir.
C.Başsavcılığı itirazında özetle; Ceza Muhakemeleri Usulü kanunun 226. maddesine göre verilmiş bir varestelik kararı bulunmamasına tebligatın hem vekile ve hem de asile yapılmış olmasına ve bu gibi hallerde hangi tebliğin muteber ve tercih edileceği şıkkı ortaya çıkacağından Tebligat Kanunun 11. maddesi hükmü de nazara alınarak sanığın duruşmadan vareste tutulmasına karar verilmemiş olmasına göre daire kararının itirazen kaldırılmasını istemiştir.
İlk kararın Özel Dairece bozulması üzerine İzmir'de olduğu anlaşılan sanığa duruşmadan vareste tutulmasını istediği takdirde bozma hakkında savunmasını yapabilmesi için yazılan talimat üzerine sanık İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinde 11.5.1972 gün ve 258 sayılı istinabe tutanağı ile duruşmadan vareste tutulmasını istemiş ve savunmasını da yapmıştır. Bu durumda usulün 226. maddesine göre alınmış bir duruşmadan vareste tutulma kararı var sayılmalıdır. Tebligat Kanunun 11. maddesi açıklığı karşısında da vekile yapılan tebligatın geçerli olması zorunludur. Bu nedenle 16.6.1972 tarihinde sanık vekiline yapılan tebligata rağmen diğer bir vekilin 18.9.1972 tarihinde yaptığı temyiz isteğinin süresinden sonra yapıldığına değinen Özel Daire kararı yasalara uygun görülmüştür.
Bu itibarla itirazın reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenle C.Başsavcılık itirazının reddine 10.12.1973 gününde oybirliğiyle karar verildi.