 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1973/404
K: 1973/459
T: 04.06.1973
DAVA : Direnme kararında, köyde silah taşımanın teamül olduğu bildirilerek sanığın av tüfeği ile gelerek öldürülene ateş etmesinin "tasarlama" konusunda delil olamıyacağı gerekçesine dayanılmıştır. Böylece, olay sırasında kabaran kıskançlık duygusunun etkisi ile ateş edildiği kabul edilmiştir. Bu yönden suç vasfına ilişkin bozmaya uyulmamıştır. Öte yandan tahrikin derecesine ilişen bozmaya karşı da "öldürülenin yaşlı başlı bir kadın olan Feride'yi aratmak suretiyle götürdüğü anlaşılamamıştır" şeklinde bir gerekçe ile direnilmektedir.
Dosyanın incelenmesinde, sanık Süleyman'ın askerde bulunuşu sırasında, karısı Feride İnce'nin öldürülen Niyazi Kaya ile metres hayatı yaşamaya başladığı, bunu haber alan sanığın izinli gelerek karısı yanına gidip eve dönmesi için teklifte bulunduğu, birkaç gün sonra tekrarlanan ricasının da reddedilmesi üzerine çok sevdiği karısını yanında tutmakta direnen Niyazi'yi öldürmek amacıyla eline geçirdiği av tüfeğinde kullanmak üzere bakkaldan fişek sağlayarak köyden uzaklaştığı hava karardıktan sonra yeniden köye dönerek, gizlenmeye elverişli ekin tarlası içinden hasmını gözetleyip evinin önünde gödüğü Niyazi'yi bu tüfekle vurup öldürdüğü, sanığın hazırlıkta Cumhuriyet Savcısına verdiği 3.6.1969 günlü ifadesi ile tanık Feride İnce'nin anlatımından, öteki tanıkların tamamlayıcı sözlerinden, ölü muayene ve keşif tutanağı gibi diğer delillerden anlaşılmıştır.
Olayın bu biçimdeki akışı, sanığı o anda beliren kıskançlık duygusu ile ve ani bir öfke etkisi altında suç işlediğinin kabulüne elverişli değildir. Önceden hazırlık yapılarak ve serin kanlılıkla tasarlanarak adam öldürme eyleminin özelliklerini bu olayda bulmak mümkündür. Bu çeşit cürümlerde söz konusu olan ruhi sükunet ve zaman fasılası yeterince gerçekleşmiştir.
Olayda tasarlama bulunduğu bütün üyelerce benimsenmiş fakat ayrıca cezada TCK.nun 462. maddesine göre indirme sebebi bulunduğu görüşünü öne süren bir üyenin oyu azınlıkta kalmıştır.
Zina halinde yakalanan kişilerle buna yakın durumdakiler için uygulama olanağı bulunan 462. maddedeki halin olayımızda gerçekleşmediği, çoğunlukla kabul edilmiştir.
Öte yandan, sanığın karısının ve suç ortağının bu kanun dışı davranışlarını başlangıçta hazmetmeye çalışarak defalarca yalvarmak suretiyle bu yaşayışa uzlaşma yoluyla son verdirmek istemesi karşısında öldürülenin de anlayış göstermesi ve insaflı davranarak Feride ile ilgisini kesmesi akla uygun olduğu halde bu yolu seçmeyip karşısındakinin haklı oluşunu şeref ve haysiyetini hiçe sayarcasına kadını yanında tutmaya devam etmesi sanık lehine beliren ağır ve haksız tahrik niteliğinde görülmüştür.
Yukarıdaki sebepler dışında bir bozma sebebi de direnme kararında hükmün fıkrasına ve uygulamaya yer verilmemiş olmasıdır.
Bu durumda, özel dairenin bozma ilamındaki sebeplere uyulması gerekirken eski hükümde direnilmesi ve kararda hüküm fıkrasına yer verilmemesi, usule ve yasaya aykırı bulunduğundan sanığın temyiz itirazının bu yönlerden kabulü ile aleyhte temyiz bulunmaması yönünden CMUK.nun 326. maddesi hükmü göz önünde tutulmak kaydıyla hükmün bozulması gerekir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle usulün 305. maddesine göre kendiliğinden de incelemeye tabi olan direnme hükmünün ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı tutulmak üzere tebliğnamedeki düşünce gibi bozulmasına esasta oybirliği ile sebebinde çoğunlukla karar verildi.