 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1973/39
K: 1973/600
T: 01.10.1973
DAVA : Reşit olmayan A.G.yi rızasıyla yanında alıkoymaktan ve mayubiyetini müstelzim şekilde rızaen cinsi münasebette bulunmaktan sanık Mehmedin yapılan yargılaması sonunda; Ceza Kanununun 430/2, 416/son, 418 ve 71. maddeleri gereğince neticeden 15 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne ilişkin (İstanbul) 9. Asliye Ceza Mahkemesi'nden verilen 16/2/1972 günlü hüküm sanığın temyizi üzerine Yargıtay 5. Ceza Dairesince incelenerek, 3/5/1972 gün ve 1865/2156 sayılı ilamıyla bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 5/7/1972 gün ve 431/419 sayılı son hükmün Yargıtayca incelenmesi C. Savcısı tarafından istenilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 2/2/1973 gün ve 5/5384 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Sanığın 18 yaşını doldurmuş olan mağdureyi rızasıyla alıkoyduğu ve ırzına geçtiği mahkemece sabit görülerek TCK.nun 430. maddesinin 2. ve 416. maddesinin sonuncu fıkralarına göre ayrı ayrı altışar ay hapis cezasına çarptırılmış ve ırza geçmekten verilen ceza 418. madde ile artırılarak dokuz aya çıkarılmıştır. 71. madde gereğince toplamı üzerinden 15 ay hapisle mahkum edilmiştir.
Sanığın temyizi üzerine yapılan incelemede 647 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince hapsin paraya çevrilmesi istemi hakkında bir karar verilmemesi nedenine dayanılarak hüküm bozulmuştur.
Direnme kararında, anılan yasanın 4. maddesine göre ancak altı ayı geçmeyen hapis cezalarının paraya çevrilebileceği belirtilmekte ve birden çok cezalarda içtima sonucu elde edilen miktarın esas alınması gerektiği kabul edilmektedir. Toplam cezanın 15 ay hapis cezası olması yönünden ortada böyle bir imkansızlık bulunması karşısında, talep üzerine olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının sonuca etkili olamayacağı ve bozma sebebi sayılmayacağı öne sürülmektedir.
Oysa, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/2/1967 gün ve 4-8/48 sayılı emsal kararı ile daha sonraki benzer kararlarında açıklandığı üzere para cezasına çevrilebilecek olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı "cezalar deyimi" ile başlıbaşına her suç için ayrı ayrı verilecek müstakil hürriyeti bağlayıcı cezalar kastedilmiştir. Bu husus 647 sayılı Yasanın gerekçesinden de anlaşılmaktadır. Kaldı ki, ayrı ayrı zamanlarda işlenen suçlardan dolayı verilen kısa süreli cezalarda uygulanabilen 4. maddenin, aynı zamanda işlenen birden fazla suçlarda hükmedilecek cezalarda uygulanmaması, yasanın özüne ve sözüne aykırı düşer. Bu bakımdan hükmolunan kısa süreli cezaların toplamı 6 ay geçtiği takdirde bu maddenin uygulanamayacağına ilişkin olan görüş yasaya uymamaktadır. Olayımızda TCK.nun 416/son ve 418. maddelerine göre hükmolunan 9 ay hapis cezası için paraya çevrilme işlemi söz konusu değilsede; 430/2 madde uyarı hükmolunan 6 ay hapis cezasının kısa süreli olması bakımından para cezasına çevrilmesi mümkündür. Mahkemece buna yönelen isteğin usulüne göre bir karara bağlanması kanuni bir zorunluktur.
Bu durumda yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulması gerekirken yazılı nedenlerle önceki hükümde direnilmesi doğru bulunmadığından Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazının kabulü ile hükmün bu noktadan bozulması gerekir. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle direnme hükmünün tebliğnamedeki istemi gibi
BOZULMASINA 1.10.1973 gününde oybirliğiyle karar verildi.