 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E: 1973/289
K: 1974/61
T: 04.02.1974
DAVA : Görevde avukata mektupla hakaret etmekten sanık M.H.N.'nın yapılan yargılaması sonunda; TCK.nun 268/son, 266/3. maddeleri uyarınca 3 ay hapis, 500 lira ağır para cezalariyle hükümlülüğüne ilişkin (Çanakkale) Asliye ceza Mahkemesi'nden verilen 14.10.1971 günlü hükmün sanığın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince incelenmekle, 23.6.1972 gün ve 5093/5527 sayılı ilamiyle bozulup yerine geri çevrilmiştir.
İlk hükümde direnmeyi kapsayan 18.10.1972 gün 129/180 sayılı son hükmün Yargıtayca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve koşulu da yerine getirilmiş olduğundan dosya C. Başsavcılığının hükmün bozulması istemini bildiren 4.6.1973 gün ve 4/192 sayılı tebliğnamesiyle 1. Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Olay, hukuk mahkemelerindeki davaları kaybeden sanığın, vekili avukata mektupla hakarette bulunmasından ibarettir. Yapılan yargılama sonunda suçu sabit görülen sanık hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 47. maddesi yoluyla TCK.nun 268/son ve 266/3 maddelerine göre mahkumiyet kararı verilmiştir.
Sanığın temyizi üzerine hüküm, TCK.nun 272. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin düşünülmemesi yönünden bozulmuştur.
Son hükümde, davaya katılan mağdur avukatın Hukuk Mahkemelerindeki davaları kanuna uygun olarak takip ettiği ve vekillik görevini eksiksiz şekilde yerine getirdiği, ihmali ve keyfi davranışı bulunmadığı gerekçesine dayanılarak önceki hükümde direnilmiştir.
Dosya üzerinde yapılan incelemede: Sanık savunmalarında, vekilinin görevini kanunlara uygun biçimde yapmadığından bahisle çeşitli resmi makamlara şikayette bulunduğunu bildirmiştir. Dosyadaki mektup örnekleri de tarafları arasında vekalet ilişkilerinden doğan anlaşmazlıklar bulunduğunu ve şikayetlerin bundan ileri geldiğini göstermektedir. Yapılan şikayetlerin doğruluk derecesinin anlaşılması, soruşturma sonuçlarının alınmasına bağlıdır. Bu hususlar mahkemece araştırıldıktan sonra durumun takdiri ve avukatın müvekkili sanıkla ilgilenmemesi ve mektuplarına cevap vermemesi gibi hallerinin TCK.nun 272. maddesinde yazılı görev sınırını aşmak ve keyfi davranışlarda bulunmak niteliğini taşıyıp taşımadığının tartışılması isabetli olurdu.
Bu yönden bozmaya uyulması gerekirken yazılı nedenlerle ilk hükümde direnilmesi usule ve yasaya aykırı bulunduğundan sanığın temyiz itirazının kabulü ile hüküm bozulmalıdır.
Karşı görüş: Çoğunluğun yukarıdaki kabulüne katılmayan üyeler mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olduğunu ve direnme kararındaki gerekçenin isabetli bulunduğunu belirtmişlerdir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle direnme hükmünün tebliğnamedeki düşünce gibi bozulmasına, depo parasının geri verilmesine 4.2.1974 gününde yapılan ikinci görüşme sonunda salt çoğunlukla karar verildi.