 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E:1973/2007
K:1973/1558
T:21.11.1973
- KOMÜNİZM PROPAGANDASI -ÖVME
- BU SUÇLARI DOĞRULAMA
ÖZET : 1 - Sanığın, ilkokul müdür odasında tartışma sırasında sarf ettiği (... Allah ve din diye birşey yoktur, din insanları uyuşturur, benim Allahım yalnız benimdir. 0 da hapishanelerde çürümüş olan Mao'dur. Mao hayatını hep biz insanların mutluluğu için çürütmüştür, bunun için sevilmeye ve tapılmaya layık bir kimsedir. Sosyalizm iyi bir rejimdir...) sözleri, oluşa göre propaganda irtibatı ve gücü olmayan bir Mao hayranlığı ve bunun övgüsüyle Sosyalizme bağlılık olarak tezahür etmiş TcK.nun 142/4. maddesinde yazılı övmek niteliğindedir.
2- Diğer sanığın, bu sözleri tasvip edici davranışlarda bulunması, TCK.nun 64. maddesinin aradığı manada bir iştiraki ve beraberliği kabule yetmemektedir. Telkin ve yaymak ve taraftar toplamak amacıyla bu kabil suçlarda söylenenleri doğru bulmayı yasaklayan bir yasa hükmü yoktur:
(765 s. TCK m. 142/1 - 5, 64)
Komünizm propagandası yapmaktan sanıklar H. M. ve S. Anın yapılan yargılamaları sonunda; T.C.K.nun 142/1 inci maddesi gereğince sanıkların takdiren 5 er sene ağır hapis cezasiyle mahkumiyetlerine ve birer yıl sekizer ay Artvin İl Merkezinde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmalarına dair (HAKKARİ) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 25.6.1973 gün ve 972/50 esas, 973/86 karar sayılı hükmün süresi içinde Duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi sanıklar tarafından istenilmiş ve şartı depo paraları ile yerine getirilmiş olduğundan dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle murafaa ve inceleme yapılarak gereği düşünüldü:
Oluşa ve kabule göre T.C.K.nun 142 inci maddesinin 5 inci fıkrası ile cezanın arttırılması gerekli isede, aleyhe temyiz bulunmadığından bu husus bozma sebebi sayılmamıştır. 141 Sanıklardan H. M. nin diğer itirazlarının reddi, ancak:
1 - Düşünceleri hükme dayanarak alınan bilirkişilerin usulen yemin ettirilmemesi,
2- Sanıklardan H. M. nin 27.12.197 1 günü Yüksekova İlcesi Merkez Cumhuriyet İlkokulunun müdür odasında ikinci ders aravermesinde her biri ilkokul öğretmeni olan sanık S. A. ve 5. A., tanıklar S. B., M. Y. ve S. B. birarada bulunduğu, yapılan bir görüşme veya çıkan bir tartışma sırasında sanık H. M.nun "... Allah ve din diye birşey yoktur. Din insanları uyuşturur.. benim Allahım yalnız benimdir. 0 da hapishanelerde hayatı çürümüş olan Mao'dur. Mao hayatını hep biz insanların mutluluğu için çürütmüştür. Bunun için sevilmeye ve tapılmaya layık bir kimsedir. Sosyalizm iyi bir rejimdir..." dediği, yukarda isimleri yazılı tanıklar tarafından tanzim edilmiş bir tutanak ile tesbit edilmiş, bu tutanak o yer ilk öğretim müdürlüğüne, buradan da ilk öğretim müfettişi muhbir ve tanık N. G. e tevdi edilmiştir.
Sözü edilen tutanak bir süre eğitim müdürlüğünde ve müfettiş elinde kaldıktan sonra, tanzim edildiği tarihten 2 ay 14 gün sonra müfettiş tarafından Yüksekova C. Savcılığına kanuni gereği için teslim ve ihbar olunmuştur. 27.12.1971 tarihinde ilkokul müdür odasında sanık tarafından sarfedilen sözlerle ilgili bilgilerini 74 gün sonra savcılıkta beyan ederek tutanağı doğrulamışlardır. Bu tanıkların duruşmadaki beyanları da esas itibariyle aynı mahiyettedir.
Tutanakta imzası bulunmamakla beraber tanık öğretmen H. A. tartışmanın kısa bir bölümünde bulunduğunu savcılıkta söyleyerek diğer tanıklarla esaslı bir çelişmeye düşmemiştir.
Sarfedilen sözlerin niteliğini belirten bu tanıklar daha ziyade, sanığın bir Mao sevgisi ve övgüsü içerisinde bulunduğunu açıklamışlardır. Sanığın savunması da nazara alınarak, evvem dini duygulara tecavüz ile söze başlayan sanık kendisine karşı fikirler içerisinde bulmuş ve böylece tanıklarla bir tartışmaya girmiştir. Böyle bir tartışmanın varlığını savunma gibi, tanık Hanifenin ifadesi doğrulamaktadır.
Şahadet arasında sonuca etkili olmayacak surette önemsiz bazı çelişkiler var ise de, toplanan delillere göre suç konusu sözlerin müdür odasından sanık tarafından sarfedildiği yolunda kuşku yoktur. Ancak bu sözler oluşa göre propaganda irtibatı ve gücü olmayan bir Mao hayranlığı ve bunun övgüsüyle Sosyalizme bağlılık olarak tezahür etmiş ve bu itibarla propaganda niteliğinde olmayıp TCK.nun 142 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında yazılı övmek suçu sınırında kabul edilmiştir. Bilirkişiler raporunda ise propagandanın ve övgünün tarifleri yapıldıktan sonra sanığın eylemine ilişen teşhis ve düşüncelerde tereddütler gösterilmiş suça konu sözlerin kesin ve yeterli bir değerlendirilmesi yapılmamıştır.
Bu nedenlerle sanıklardan H. M.nun eyleminde Komünizm propagandası yapmak suçunun kanuni unsurları bulunmadığından r.C.K.nun 142 inci maddesinin 4 üncü fıkrası yerine maddenin birinci fıkrası ile ceza tayini,
3 - Sanık 5. Anın temyizine gelince:
Bu sanığın eylemi, subutu kabul edilen H. M. nin sözlerini ve ya övgülerini tasvip etmekten ibarettir. Bu sanığın tutanakta ve tanıkların tüm ifadelerinde Mao'yu Sosyalizmi öven bir sözüne rastlanamadığı gibi bu sanık hakkında sözü edilen tutanak Adliyeye intikal ettirilinceye kadar bazı idari soruşturmalar yapan muhbir ve tanık ilk okul müfettişi N. K. Duruşma tutanağının sekizinci sayfasında; "Soruşturma devamı ve sonucunda diğer sanık S. Anın kendisince sarfedildiği iddia olunan sözleri sarfetmiş olduğu kanısına vardık. Bu hususta ben gerekli raporları ilgili mercilere verdim, diyerek, yetersiz görülen tanık beyanlarını doğrulamıştır. Bu sanığın tutuk bulunduğu Cezaevinden salıverildikten sonra Cezaevindeki bir arkadaşına yazdığı mektup dahi sanığa isnat olunan eylemin ve bunun unsurları oluşturur nitelikte görülmemiştir.
Sanığın, H. M.'nun sözlerini tasvip edici davranışlarda bulunması T.C.K.nun 64. maddesinin aradığı manadaki bir iştiraki ve beraberliği kabule yetmemektedir. Sanık H. ile düşünce birliğini gösteren tutumunu, propagandanın veya övmenin icrası anlamına almak, bu maddenin uygulama kapsamını genişleterek adil olmayan bir sonuca götürecektir. Telkin ve yaymak ve taraftar toplamak amaciyle bu kabil suçlarda söylenenleri doğru bulmayı yani tasvibi yasaklayan bir yasa hükmü bulunmadığı gibi tasvip edici bir tutumu veya tasvip anlamına gelen sözlü katılmaları suç niteliğinde kabule imkan yoktur. Aksi halde T.C.K.nun 142. maddesinde yazılı suçun işlenmesi sırasında propagandacı veya övgücü konuşmacının büyük bir kalabalık tarafından alkışlanması, tasvip sözleri ile karşılanması halinde o kadar sayıda sanık ve yasa aykırılığının varlığını kabul etmek gerekirdi o zaman bu hal yasa dışı bir zorlama ve uygulama olur. Bu itibarla S. nin propaganda veya övme suçlarının iştirakçisi olduğu kabul edilmemiştir.
Sonuç olarak; yukarda sayılan nedenlerle sanık S. Anın eyleminde T.C.K.nun 142. maddesinde yazılı suçların unsurları bulunmadığı halde hükümlülüğüne karar verilmesi,
Yasaya aykırı bulunduğundan her iki sanık hakkındaki hükmün, kısmen istem gibi (BOZULMASINA), depo paralarının iadesi ne 21.11.1973 gününde oybirliğiyle karar verildi.