 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 1973/7983
K: 1974/2825
T: 09.05.1974
ÖZET:Tapulama sırasında bir yerin tapulama dışı bırakılması bir tapulama işlemi olup kesinlik kazandıktan sonra tapulama idaresinin veya Tapulama Mahkemesinin tapulama dışı bırakılmış olan yere el koymak ve o yerin hukuki durumunu değiştirmek ve uyuşmazlığı çözümlemek yetkisi yoktur.
(766 s. Tapulama K m. 2, 20)
Taraflar arasında tapulama tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı. Tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu. Tetkik Hakiminin açıklaması dinlendi. Gereği görüşüldü:
Nizalı taşınmaz tapulama tesbiti sırasında tapulama dışı bırakılmış; D. E., miras bırakanına ait olan tapu kaydı kapsamı içinde kaldığını ileri sürerek tapulama tesbitinden çok sonra Tapulama İdaresine başvurmuş ve yeniden tapulama işlemi yapılarak 545 parsel sayısıyla Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacının itirazı Tapulama Komisyonu tarafından reddedilmesi üzerine davacı aynı nedene dayanarak dava açmıştır. Mahkemece tapulama kesinleştikten sonra Tapulama İdaresinin o yere yeniden el koyması ve tapulamayı değiştirmesi mümkün olamıyacağı gerekçesiyle Tapulama Komisyonu kararının kaldırılmasına ve mahkemenin görevsizliğine ve görev yönünden dosyanın Sulh Hukuk Mahkemesine devrine karar verilmiş hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Tapulama sırasında bir yerin tapulama dışı bırakılması, Tapulama Kanununun 2. maddesinin uygulanması yoluyla yapılmış bir tapulama işlemidir. Bu işleme karşı itiraz ve kanun yolları sözü edilen 2. maddede gösterilmiştir. İlgililer Tapulama Kanununun 20. maddesi hükmünce tapulama sırasında hazır bulunmak zorundadır. İlgili kişiler arasında tapulama sırasında tapulama dışı bırakma yönünden uyuşmazlık çıkmadıkça ve tutanak düzenlenmedikçe bu işlem kesinlik kazanır ve artık ne Tapulama İdaresinin ne de Tapulama Mahkemesinin tapulama dışı bırakılmış olan yere el koymak ve o yerin hukuki durumunu değiştirmek ve uyuşmazlığı çözümlemek yetkileri vardır. Bu yönden Tapulama Kanununun 31. maddesi hükmünce genel mahkemeye baş vurulmak gerekir. Mahkemenin bu doğrultudaki görüşü kanuna uygun olup sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak mahkemece, Tapulama Komisyonunun kararının iptali ile yetinilmiş ve bu durumda tapulama tesbiti işlemi geçerli olarak kalmıştır. Oysa ki, yukarda açıklanan gerekçeler karşısında tapulama işlemi de kanuna aykırıdır ve dava, tapulama işlemini de kapsamına almış ve doğru olmadığı iddiasını taşımıştır. 0 halde, sonradan yapılmış olan tüm tapulama işleminin iptaline ve davacının tescil isteği hakkında görevsizliğe karar verilmek gerekirken bu yönden zuhul olunması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 73. maddesi uyarınca harç alınmasına mahal olmadığına 9.5.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.