 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
5. Ceza Dairesi
E: 1973/858
K: 1974/1397
T: 10.04.1974
DAVA : Neşir yoluyla Komünizm propagandası yapmaktn sanık T.A. TCK.nun 142/1-6, 173/son maddeleri uyarınca 7 sene 6 ay ağır hapsine ve 3 sene müddetle İstanbul Çengelköy mıntıkasına ikametle genel güvenlik gözetimi altında bulundurulmasına ve hakkında TCK.nun 31.33. maddelerinin uygulanmasına dair İSTANBUL 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 29.12.1972 gün ve 1971/350 esas ve 1972/377 karar sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık tarafından istenilmiş ve para yatırılmış olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan tebliğname ile Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmekle duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda aşağıdaki karar tesbit edildi.
K.M. ve F. E . tarafından yazılan Moskova yabancı diller yayın evi tarafından İngilizceye bu metinlerden de sanık tarafından Türkçeye çevrilerek ve bir önsözle yayımlanan (politika ve Felsefe) adlı dava konusu kitaptaki,
1 - (Hegel'in Hukuk Felsefesinin eleştiriye katkıda parçalar S: 7 başlıklı yazıda : İnsanın dini yarattığı, dinin insanı yaratmadığı dinin halkın afyon olup ortadan kaldırılmasının halkın gerçek mutluluğu için şart bulunduğu (S:8) Proleteryanın Özel Mülkiyet'in inkarını talep etmekle kurulmakta olan dünya üzerinde kendisini hak sahibi olduğunu görmekte bulunduğu (S:11)
2 - Alman İdeolojisinden parçalar S:17) başlıklı yazıda; Mülkiyetin çeşitleri hakkında bilgi vermekle beraber 31. sahifedeki dip notta, ferdi ekonominin ortadan kaldırılmasının ailenin ortadan kaldırılmasına bağlı olduğu 42. sahifede; kurulu toplum düzeninin komünist devrimle yıkılması ve onunla aynı anlama gelen özel mülkiyetin kaldırılmasiyle her insanın özgürlüğe kavuşmasının tarihin, dünya tarihine dönüştüğü ölçüde gerçekleşeceği,
3 - Üretim güçlerinin gelişmesi ve devrim S: 54) başlıklı yazıda : Üretim güçlerinin gelişmesi ele alınarak bu güne kadar ki devrimleriyle faaliyet tarzının hiç değişmeden kaldığı, komünist devrimin ise faaliyet tarzını hedef aldığı böyle bir devrimle hakim sınıfın alaşacağı edileceği ve toplum üzerindeki çirkefin ortadan kaldırılabileceği (S:55)
4 - (Proleterler ve koministler S:121) başlıklı yazıda : Proteryanın durumu ve koministlerin amaçları hakkında bir takım açıklamalar da bulunalarak komünizmin isteğinin başkalarının emeğini boyunduruk altına alma gücünden kişiyi yoksun kılmak olduğu (S: 126) bugünkü burjuva ailesinin sermayeye dayandığı, proleterler arasındaki ailenin ise pratikte yok olup açık fuhuştan ibaret bulunduğu, sermayenin ortadan kalkması, ile ikisinin de son bulacağı, çocukların ana babaları tarafından sömürüldüğü eğitimin sosyalleştirilmesi ile bunun ve hakim sınıfın sultasının ortadan kalkacağı (S:127), koministlerin uygulanacağını iddia ettikleri kadınlar üzerinde ortak hak sahibi olunmasına karşılık burjuvalıların duydukları namuskarane öfkenin gülünç olduğu (S:128)
6 - Kitabın sonraki bölümlerinde 1848 ve onu izleyen yıllarda muhtelif ülkelerde meydana gelen solcu hareketler ve karşı devrimler hakkında geniş açıklamalarda bulunmaktan ibaret bulunduğu görülmüş,
7 - Kitabın önsözünde de; bilimsel sosyalizmin işçi sınıfının en güçlü eylem silah olduğu bu silahın nasıl işlediğini öğrenmek ve onu doğru hedefine çevirmenin bütün proleter devrimcilerin başta gelen görevi bulunduğu ifade olunmuştur.
344 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasa ile; ailenin Türk Toplumunun temeli olduğu (M.35) herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip bulunduğu (M.36) yine herkesin vicdan ve dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olup kimsenin dini inanç ve kanaatlarından dolayı kınanamıyacağı (M.19) esası kabul edilmiş ve aşırı sol yada ihtilalci sosyalizm die adlandırılan komünizm reddedilmiş, 4. maddenin ilk fıkrasında; egemenliğin kayıtsız, şartsız Türk Milletinin olduğu ifade edildikten sonra ayni maddenin 3. fıkrasında, egemenliğin kullanılmasının hiç bir suretle bir kişiye, zümreye ve ya sınıfa bırakılamıyacağı hükme bağlanmış TCK.nun Komünizmi de kapsayan 142. maddesinde "Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek veya sosyal bir sınıfı ortadan kaldırmak, yahut memleket içinde müesses iktisadı veya sosyal temel nizamlardan herhangi birini devirmek veya devletin siyasi ve hukuki nizamlarını topyekün yoketmek için her ne suretle olursa olsun propaganda yapmak" Ceza müeyyidesi altına alınmış maddeye bugünkü yürürlük şeklini veren 5844 sayılı kanunun gerekçesinde de propaganda; nerede ve ne zaman olursa olsun bir hususu bir fikri taraftar kazanmak maksadiyle başkalarına yaymak şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu kitapta, kurulu düzendeki aile, din ve mülkiyet müesseselerinin burjuva sınıfının egemenliğini sürdürecek ve onlar tarafından proleter sınıfın sömürülmesini sürdürecek şekle elverişli biçimde bulunduğu bunun ancak bir ihtilalle ortadan kaldırılması ile proleter sınıfın egemenliğine kavuşacağı fikri en etkili bir dille açıklanmakta ve bu fikrin hiç duraksamaya yer vermiyecek tarzda propagandası yapılmaktadır.
Kitabın önsözünde, metinlerin İngilizceye çevrilmesinin Moskova yabancı diller yayın evi tarafından çıkarıldığı ifade edilmiş bulunmasına göre bu yayının propagandadan başka bir maksatla yapıldığı şeklinde yorumlanmasına olanak bulunmadığı kaldı ki TCK.nun 162. maddesinde "Kanunun cürüm saydığı neşriyatı nakletmenin başlı başına bir cürüm olup failin ayni cezaya tabi olduğu, naknolunan bu gibi neşriyatın muhteviyatının tastik olunmadığı veya ihtiyatla nakledilmiş olduğunun kaydedilmesi halinin dahi failini mesuliyetten vareste kılamıyacağı'nın ifade olunduğu, kaldı ki sanık dahi duruşmadaki savunmasında M. ve E. fikirlerini benimsediğini söylemiş olduğundan propaganda maksadı açıkça ortaya çıkmış bulunmaktadır.
TCK.nun 45. maddesindeki "Kast" den maksat, yasanın yasakladığı bir eylemin iradi olarak yapılmasından ibaret olup kanun koyucu 142. maddede bu anlamdaki kastten başka özel bir maksat öngörmüş değildir.
Anayasının 20. maddesindeki "Düşünce ve kanaat", 21. maddesindeki "Bilim ve sanat" ve 22. maddesindeki "basının" özgürlükleri sınırsız olmayıp yine Anayasanın diğer ilkeleriyle sınırlıdır. Aksinin kabulü halinde bu anayasanın yapısında çelişik hükümlere yer verdiğinin kabulü gerekir.
İncelenen kararın gerekçeye dayandığı mahkemenin kanaatının bilirkişi raporuna uygun bulunması karşısında ayni şeylerin tekrarında pratik bir faide bulunmadığı yapılan uygulamada 142. maddenin dayanılan fıkralarının açıkca gösterildiği kitaptaki fikirlerin objektif bir incelemenin ürünü olmayıp tek yönlü bir biçimde komünizm propagandası niteliğinde olmasına göre bilimsel nitelikte sayılamıyacağı, bu yazıların geçmiş zamana ait olması, daha önce yayınlanmış bulunması yukarıda değinilen özelliğini kaldırılmıyacağı, kitaptaki komünizm propagandasının bilirkişi incelemesini gerektirmeyecek biçimde açık olduğu bu nedenle de düşüncelerine dayanılan bilirkişilerin bu alanda uzman olup olmadıklarının araştırmaya gerek bulunmadığı cihetle dosyaya, gerekçeye, mahkemenin beliren kanı ve takdirine göre sanığın temyiz itirazlarıyle duruşmalı inceleme sırasında müdafiinin sübuta, kararın gerekçesiz olduğuna, uygulamaya, suç kastine, eksik incelemeye usule vesaireye ilişen ve yerinde görülmeyen savunmalarının reddiyle hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, depo parasının gelir kaydına 10.4.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.