 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1973/3995
K: 1974/3358
T: 12.06.1974
DAVA : 1 - Kişisel ilişkilerde haksız eylem ve iktisap dışında her türlü alacak davası kural olarak Borçlar Yasasının 125. maddesi uyarınca on yıllık zaman aşımına tabidir. Sözleşme ve ona benzeyen bazı illişkilerde yasa koyucu çekişmeyi daha dar bir zaman süresi içinde giderme ve yanların uyuşmazlığı ve kaza organı önüne getirmeleri amacı ile ayrık bir kural koyarak Borçlar Yasasının 126. maddesi hükmünce beş yıllık zaman aşımını gerekli görmüş, fakat buna bağlı olan işlemleri de sınırlı ve sayılı biçimde teker teker saymıştır. Bu esasa göre belli bir iş karşılığında istenmesine hak kazanılan iş parası) alacağı beş yıllık zaman aşımına bağlanmıştır. Bununun dışında kalan iş veya hizmet sözleşmesine dayanan (fakat, iş parası dışında kalan ek ödemeler dışında) her türlü sözleşmeye dayanan ve sözleşmeye aykırı davranıştan doğan tazminat istekleri sınırlı ve sayılı istisna dışında kaldığından Borçlar Yasasının 126. maddesine göre değil 125. maddesine göre hiç kuşkusuz on yıllık zaman aşımına bağlıdır. İlgili bütün Yargıtay Daireleri ile Hukuk Genel Kurulunun sürekli uygulaması bu yolda olduğu gibi öğretimin birlikte açıklamaları da bu doğrultudadır. Davalının zaman aşımı savunması ile ortaya çıkan bu sorunun az yukarıda yapılan bu açıklamalar doğrultusunda çözümlenmesi gerektir. Gerçekten davacı iş veren davalı işletme müdüründen kendi bölümünde çalıştırdığına F.Z.'ye idarenin sözleşme ve yönetmelikleri uyarınca ödemekle yükümlü olduğundan çok ödemede bulunup bunun toplamının 4184 lira olduğundan söz ederek tazminini istemiştir. Bu isteğin dayandığı hukuki esas davalı işletme müdürünün kendisi ile davacı idare arasında yapılan hizmet sözleşmesi ile üzerine aldığı borcu gereği gibi yerine getirmemesi, ona aykırı davranması, sözleşme kusuru esasına dayanmaktadır. Başka bir deyimle davalının sözleşme ile üzerine aldığı borçlara aykırı davranıp, fazla ödemede bulunma yolu ile idareyi uğrattığı zararın giderilmesi istemidir. İdare bu zararını işçi F.Z.'den onun sözleşmesine dayanarak ve iş parası olarak, davalıdan da sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle geri isteyebilir. Her ikisi de sözleşmeden doğan zarar olmakla beraber dayandığı hukuk nedenleri ayrı, birincisinde beş yıllık ikincisinde on yıllık zaman aşımı vardır. İsteme hakkının dayandığı hukuk esasları ayrı olduğundan bu iki yükümlü davacıya karşı eksik zincirleme esaslarınca sorumludur. Buna rağmen yerleşmiş uygulamaya göre birine karşı zaman aşımının kesilmesi ötekine karşı da kesilmeyi gerektirir.
Gerçekten işçinin idareye karşı açtığı ve dosyası bu dosya içinde olan başka bir davada iş veren idare 16.10.1965 günlü karşılık dilekçesinde işçi f.Z.'ye karşı bu davanın konusu olan 4184 liranın mahsubunu istemiştir. Mahkemeye karşı ileri sürülen bu mahsup savunması o mahkemede başka usul nedenleri ile gözetilmemiş ise de F.Z.'ye karşı ulaşmış bir irade olduğundan zaman aşımını keseceği gibi o davada dahil olmayan fakat bu tutarla eksik zincirleme esaslarınca sorumlu olan davalıya karşı da zaman aşımını keser. Bir an için aksi fark olunsa bile zaman aşımının gerçekleşme biçiminin ayrıca incelenmesi de zorunludur.
Davalı işletme müdürü kendi bölümünde çalışan F.Z.'ye yönetmeliğe aykırı ödemeyi 24.11.1961 den 30.6.1962 gününe kadar sürdürmüştür. O zaman doğmuş olan bu zarara ilişkin dava hakkı en erken 24.11.1971 de zaman aşımı ile düşer. Oysa Borçlar Yasasının 125. maddesi hükmünce zaman aşımı gerçekleşmeden 1.2.1971 gününde bu dava açılmıştır. Bu nedenle zaman aşımı savunmasının belirtilen esaslara göre reddedilmemesi ve işin esasının incelenmemesi bozmayı gerektirir.
2 - Davalıya davadaki ileri sürülüşe göre idare ile PTT. İşletmesi arasında yapılan bir telefon sözleşmesinin sağladığı yararlanma hakkı hizmetinin gereği olarak telefon makinası ile birlikte tahsis edilmiştir. Borçlar Yasasının 96. maddesi ile 313. maddeleri hükmünce davalı sözleşme sonunda, sözleşmeye dayanan bu yararlanma hakkını ve telefon makinasını geri verme borcu altındadır. Bu borca aykırı davranış sözleşme koşuluna aykırılık ve bir kusurlu davranış teşkil eder. Geri verme borcu davalınındır. O halde telefon bedeli ile sözleşmenin sona erdiği günden sonraki konuşma bedellerinin ödetilmesine hükmedilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA ve davacı yararına takdir edilen 850 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 12.6.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.