 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1973/3752
K: 1974/3041
T: 04.06.1974
DAVA : Davacı avukatı; müvekkilinin davalılardan paydaş bulunduğu terekede 15000 lira alacağı bulunduğunu ileri sürerek, bu paranın alınmasını istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda: Davalı H.'nin 5000 lira borçlu olduğu ilgili dosya ve belgelerle sabit olduğundan bu paranın davalı H.'den alınarak davacıya ödenmesine ve diğer davalılara yöneltilen davanın yerinde görülmediğinden reddine karar verildiğine ilişkindir. Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davacı avukatı
İşin duruşmaya bağlı olduğu anlaşılarak ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiştir. Belli günde davacı adına avukat B.İ. gelmiş ve davalı taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatının sözlü açıklaması dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Medeni Yasanın 610. maddesi hükmünce ana-baba ile birlikte oturan ergin çocuğun onlarla birlikte çalışarak kazançlarını çoğaltması veya giderlerini azaltmış olması ve böylece sağladığı yarardan açıkca vazgeçmemiş olması halinde; çocuk katkısı bulunan bu yarardan ötürü karşılığını uygun biçimde terekeden istiyebilir. Ayrıca Medeni Yasasının 321. maddesi de ev reisi ölmemiş olsa bile aleyhinde gerçekleşen bir iflasta ölüme bağlı olmadan çocuğun masaya katılması, Haciz yolu ile yapılan kovuşturmada hacze katılması hakkı tanınmıştır. Bu durum da olsa çocuğun hak isteyebilmesi için evli bulunmaması veya kendi yararına taşınır veya taşınmaz mal almamış olması koşul değildir. Çocuğun evli olması, çocukları bulunması ve gelirinin bir bölümünden kişisel mal varlığına mal sağlaması durumunda dahi ailenin kazancına katkısı bulunması yahut giderlerini azaltmış olması durumunda hatta ayrı çalışmış olsa bile yine aynı esasın uygulanması gerektir. Gerçekten yararların çatışmasında konulan bu çözüm yolu hakkaniyet ölçüsüne de uygundur. Bilimsel eserlerde bunun aksi de ileri sürülmüş veya savunulmuş değildir. Yargıtay'ın uygulaması da bu yoldadır. Örneğin H.G. Kurulunun 29.3.1951 gün Esas: 5/49, Karar: 18. no'lu kararı da bu doğrultudadır. O halde mahkeme davacının reşit olduğu günden bu yana mirasın gerçekleştiği güne kadar yanlarında birlikte yaşayıp yaşamadığı; birlikte çalışıp çalışmadığı ayrı çalışsa bile ana-babanın kazancını çoğaltmış veya giderlerini azaltmış olmadığını ve bu katkısından açıkca vazgeçmediğini araştırarak şayet yasanın öngördüğü bu koşulların gerçekleştiği sonucuna varırsa birliğe katkısının tutarını araştırmalıdır. Mahkemenin belirtilen yönleri gözetmeden istek doğrultusunda karar vermesinin hakkaniyet duygularına aykırı olacağı düşüncesiyle ileri sürülen delilleri incelemeye gerek görmeden isteğin red edilmesi bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA)ve davacı yararına takdir edilen 850 lira duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, peşin harcın istek halinde geri verilmesine 4.6.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.