 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1973/1983
K: 1974/2958
T: 31.05.1974
DAVA : Davacılar avukatı; müvekkillerinin davalılara borçlu olmadıklarının tesbitini istemiştir.
Yapılan yargılama sonunda; sabit olmayan davanın reddine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davacılar avukatı.
İşin duruşmaya bağlı olduğu anlaşılarak ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden adına avukat E.G. ile diğer taraf R.R. adına avukat M.A.'nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak temiyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : 1 - Uyuşmazlık davalılardan M.K. yararına tesis edilmiş 19.4.1961 günlü 40000 liralık borç senedinden doğmuştur. Davacılar borçlarının üçüncü kişi K. eliyle 13.7.1964 ve 3.12.1963 günlü 20 şerden toplam 40000 lirayı ödemeyle düştüğünü ileri sürüp olumsuz saptama istemektedirler Çünkü alacaklı M.K. 40000 lira alacağını 25.10.1965 günlü R.R.'ye temlik etmiş, bu yolla alacağı iktisap eden R.R. asıl borçlu davacılara karşı icra kovuşturmasına girişmiş kovuşturma kesinleşmiştir. Davada borcun ödendiği ileri sürülerek olumsuz saptama istenilmektedir. Davacı - borçlular davada 10.10.1964 günlü ve aynen (40000) lira kırk bin lirayı aldığıma dair makbuzumdur. K.'nin Rize'den gönderdiği, Davacılardan alacağı olan 40.000 (kırk bin lirayı) Aralık 1963 de 20.000 lirasını ve 13.7.1964 de de yirmi bir (20.000) lirasını İskenderun Ziraat Bankasından aldım. Alacağım kalmamıştır. Hiçbir suretle alacaklı değilim. 10.10.1964 M.K. imza" sözlerini kapsayan ibranameye dayanmaktadırlar. Alacaklı M.K, esas hukuku yönünden 19.4.1961 gününde doğmuş olan alacağın borçlular adına üçüncü kişiden 3.12.1963 de ve 13.7.1964 de tamamen tahsil edip alacak hakkı düştükten sonra ve bu yönü tesbit eden 10.10.1964 günlü ibranameyi eski borçlularına verdikten sonra sona eren hakkı sürüp gitmekte ve mevcutmuş gibi 25.10.1965 günü R.R.'ye temlik yetkisine haiz değildir. Çünkü temlik bir hakkın mevcut değil iken doğuramaz ve mevcut olmayan bir hakkın temliki temlik edilen kişiyi alacaklı durumuna sokmaz. Borçlar Yasasının 167. maddesi hükmünce bu alacak hakkının düştüğünü, sona erdiğini, borçlu temlik edilen kişiye karşı da ileri sürebilir. O halde esas hukuku yönünden belirtilen olaylara göre davanın istek doğrultusunda karara bağlanması zorunludur.
2 - Usulün 299. maddesi hükmünce resmi olmayan belgeler tarihleri yönünden üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmez. Ancak Usulün 300. maddesi hükmünce ibraya ilişkin belgenin geçerliliği asıldır. Belgede tesbit edilen ibranın gerçeğe uygun olup olmadığı bu yönü ileri süren kişi tarafından isbatlanmak gerekir. Davalı R.R. kendisine temlik edilen alacağın daha önce ödenme yoluyla tamamen düştüğü konusundaki iddianın ve bunun dayanağı olan 10.10.1964 günlü belgenin gerçeğe aykırılığını isbatlamış değildir. O halde olumsuz saptamaya karar verilmemiş olması usul hukuku açısından bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve davacılar yararına takdir edilen 850 lira duruşma avukatlık parasının davalılara yükletilmesine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 31.5.1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.