Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 1973/11399
K: 1975/903
T: 22.01.1975
DAVA : Davacılar avukatı; davalı idarenin kusurlu eylemi yüzünden çıkan yangından müvekkillerine ait taşınmazın yandığını ileri sürerek 46.920 lira maddi ve 7.500 lirra manevi tazminatın alınmasını istemiştir.
KARAR : Yapılan yargılama sonunda: dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiğine ilişkindir.
Temyiz eden ve duruşma isteyen: Davacılar avukatı.
521 Sayılı Danıştay Kanununun 30/B ve 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 21. maddeleri hükmüne göre, idare eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak "tam yargı" davaları idare mahkemelerinde görülür ve çözümlenir.
İdari eylem, kamu idare ve kurumlarının kamu görevine ilişkin, idare hukuku kural ve gereklerine göre yaptığı olumlu veya olumsuz davranış (fiil)tır. İdari işlem ise, idari kanunlara dayanılarak yapılan muamelelere denilmektedir.
İdarenin eylem ve işlemleri, onun kamu hukuku alanındaki kamu gücünü (kamu otoritesini) kullanarak, idare hukuk kural ve gerekli uyarınca yaptığı faaliyetlerin hukuki ve maddi hayattaki görünümleridir.
Kamu tüzel kişilerinin kamu hizmetine ilişkin olmakla beraber özel hukuk kuralları altında, özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı eylem ve işlemleri, özel hukuk alanına ilişkin olduğundan idare eylem ve işlemi olarak nitelendirilmezler. Bu tür tasarraf ve muameleler idari karakter taşımadıklarından bunlardan doğan uyuşmazlıkların, özel hukuk hükümleri uygulanmak suretiyle Adliye Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekir. İdarenin kamu hukuku alanındaki faaliyetleri sırasında meydana gelen sorumluluklarını düzenleyen ve idare hukukunun bu konuda temel teorisi olan hizmet kusuru teorisi (şahsi kusur - hizmet kusuru ayrım), kamu idare ve kurumlarının kamu otoritesinin (egemenlik hakkının) bir temsilcisi olarak yaptığı faaliyetlerinde söz konusu olup, kamu tüzel kişilerinin özel hukuk tüzel kişisi gibi yaptığı kamu hizmetlerinde ve özellikle kuruluş yasalarında özel hukuk hükümlerine göre idare edilmek üzere kurulduğu belirtilen kuruluşlar ve 440 sayılı Kanunun 1. maddesi kapsamına giren, İktisadi Devlet Teşekkülleriyle iştirakleri ve müesseseleri eliyle yürüttüğü hizmetlere ilişkin faaliyetleri sırasında meydana gelen zarardan ötürü, ilgili kamu tüzel kişisinin sorumluluğu özel hukuk hüküm ve ilkeleri uyarınca belirir.
Türk Ticaret Yasasının 18/1. maddesi uyarınca, özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere, Devlet, Vilayet ve Belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül veya müesseseler tacir sayılır.
Bu itibarla, özel hukuk hükümlerine göre idare edilen kamu tüzel kişileri, üçüncü kişilere karşı bir özel hukukuk tüzel kişisi gibi, organ (uzuv) durumunda olan ajanlarının haksız eylemlerinden dolayı Medeni Yasanın 47, 48 ve Borçlar Kanununun 41. maddeleri uyarınca ve yardımcı kişi niteliğindeki görevlilerin eylemlerinden ötürü de Borçlar Kanununun 55 ve 100. maddesi hükümlerince zarardan sorumlu tutulmaları gerektiğinden, haklarında üçüncü kişileri tarafından açılacak davaların "idari tam yargı davası" olarak nitelendirilmelerine hukukça olanak yoktur.
Mahkeme, davacının, davasına dayanak olduğunu bildirdiği hukuki sebeple bağlı olmaksızın, ileri sürülen maddi vakıaya göre hukuki durumu tevsif edip, olaya uygulanması gereken hukuk kuralını tayin ve tesbit ederek kendiliğinden (resen) uygulanmakla yükümlüdür. Kamu idare ve kurumlarının kamu hukuku alanında kalan faaliyetlerinden doğan kişi (fert) zararlarından idarenin sorumluluğunun hukuki dayanağı, idare hukukunun sorumluluğa ilişkin teorileri olduğuna ve Yasama, yargı tasarrufları ile kamu hukuk kurallarına göre yürütülen kamu hizmetine ilişkin idare eylem ve işlemlerinden doğan zararlardan dolayı idareye karşı, Borçlar Yasasının 55. maddesine dayanılarak çalıştıran kişi sıfatıyla dava açılamıyacağına, memurun kişisel kusurundan dolayı Borçlar Yasasının 55. maddesine dayanılarak idarenin sorumluluğu yönüne gidilemiyeceğine ancak hizmet kusuru varsa idare yargı yerinde tam kaza davası açılması zorunlu bulunduğuna, buna karşılık da kamu tüzel kişilerinin, kamu hizmetine ilişkin olmakla beraber, özel hukuk kuralları altında yaptığı, özel hukuk alanına giren faaliyetleri sırasında meydana gelen zararlardan bir özel hukuk tüzel kişisi gibi özel hukuk hükümleri uyarınca Adliye Mahkemeleri tarafından sorumluluğuna karar verilebileceğine göre, dava dilekçesinde davanın hukuki dayanağının yanlış gösterilmesi, yani hukuk nedeninin belli edilmesinde yanlış düşünülerek gerçek dayanağı kamu hukuku ilkeleri olup idari yargı yoluna bağlı bir davada özel hukuk hükümlerince hak istendiğinin bildirilmesi veya özel hukuk kurallarına bağlı bir ilişkiden çıkan uyuşmazlık söz konusu olduğu halde, kamu hukukunun sorumluluk kurallarından ve bu arada hizmet kusurunda söz edilmesi, esas yönünden olduğu gibi yargı yolunun belli edilmesi bakımından da sonucu etkilemez. Çünkü davanın tabi olduğu yargı yolunun davacının hukuki nitelemesine göre değil, davanın hukuki dayanağı itibariyle idare dava niteliğinde olup olmadığı gözetilerek belli edilmesi gerekir.
Davacıların, evlerinin yanması ile sonuçlanan olayın doğurduğu zarardan sorumlu olduğunu idda ettikleri davalı İ.E.T.T. İşletmeleri Genel Müdürlüğü, 3645 Sayılı Yasanın 1 ve 5. maddeleri gereğince, özel hukuk hükümlerine göre yeniltilen tüzel kişiliği haiz ve İstanbul Belediyesine bağlı bir kuruluştur. İşletmenin gördüğü hizmet bir kamu hizmeti ise de faaliyetlerini özel hukuk kuralları altında yapmakta olması ve Türk Ticaret Kanununun 18/1. maddesi hükmünce tacir sayılması nedeniyle görevine ilişkin eylem ve işlemleri, Danıştay Yasasının 30/B maddesine öngörülen "idari" eylem ve işlem olarak nitelendirilemeyeceğinden faaliyeti sırasında meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip gerekmediği sorunun, idare hukukunun sorumluluk ilkelerine göre, idari yargı yerinde değil, özel hukuk hükmü ve kuralları uyarınca Adliye Mahkemelerinde çözümlenmesi gerekir.
Bu yönler gözetilerek işin esası incelenip varılacak sonuç uyarınca karar verilmek gerekirken Danıştay'ın görevine girdiğinden söz edilerek davanın yargı yeri bakımından reddi karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen nedenle BOZULMASINA 22.1.1975 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini