Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi
E: 1973/11654
K: 1974/266
T: 22.01.1974
DAVA : Davacı, Didim'de bir sahil sitesi meydana getirmek üzere 35 ortak arasında bir ortaklık kurulduğunu, davalının ortaklık hesabına satın aldığı taşınmazı parseleyerek öteki ortaklara düşen arsaların ferağını verdiğini,dava konusu 3114 sayılı parsel kendisine düştüğü halde devretmeye yanaşmadığı cihetle adına tescilini istemiştir.
Davalı, geçerli bir ortaklık bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu parselin davacı adına tesciline dair verilen karar mürafaa isteği ile davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davalının mürafaa isteği nazara alınmadan yapılan inceleme sonunda mahkeme kararı onanmıştır. Davalı veklinin karar düzeltme isteği sonunda mürafaa talebinin nazara alınmadığı görülerek onama kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. 15/1/1974 salı günü için taraflara davetiye gönderilmiş temyiz eden vekilleri Avukat S.T. ile Y.A. duruşmaya gelmiş karşı taraf vekil ise gelmemiştir. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlenilerek duruşmanın bittiği bildirilmiştir. Daha sonra dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı özel ortaklık sözleşmesine dayanarak dava konusu olan taşınmazın kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Taraflar ile davaya katılmayan öteki kişiler arasında bir özel ortaklık kurulduğu, davacının da öteki ortaklar gibi 500 lira ödeyerek ortaklığa girdiği ve bu suretle toplanan para ile idareci ortak durumunda bulunan davalının bu taşınmaz satın aldığı ve tapuda davalı adına tescil edilen bu taşınmazın ifraz edilerek ortaklardan her birinin plaj evi yaptırmasına elverişli olabilecek çapta parsellere ayrıldığı,davalının ortakların pek çoğuna paylarına düşen parselerin ferağını verdiği halde davacıya aidiyeti kabul edilen yeri devir ve temlik etmeye yanaşmadığı iddia ve savunma ile ilgili açıklamalardan ve öteki delilerden anlaşılmıştır
Özellikle taraflar arasında, daha önce görülen 402 sayılı dava sonunda verilen ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesince onanmak suretiyle kesinleşen 7/10/1970 günlü kararla "Teşkil edilen adi ortaklığa 500 lira vererek davacının da iştirak ettiği ve fakat kendisine gayrimenkulde arsa verilmediği sabit olduğundan davacının adi ortaklığın bir üyesi -ortağı- bulunduğu" yönü saptanmıştır.
Yukarıdaki açıkmalarla tarafların adi ortaklığın birer ortağı oldukları, ortaklığın deniz kıyısında biryer satın alınarak ortaklara yazlık ev yapabilmelerine elverişlii birer arsaya sahip olmaları amacı ile kurulduğu, davacının da 500 lira ödeyerek ortak olduğu, ortaklardan toplanan paralar ile davalının ortaklığın amacını gerçekleştirmek üzere bir taşınmaz satın aldığı, bu taşınmazın parsellenerek ortaklara arsa tahsisi yapıldığı, ortaklardan çoğunun tahsise dayanarak arsalarını iktisap ettikleri halde davalının davacıya düşen yerin ferağını vermediği, davacını kendisine ayrılan yerin hükmen tescilini gerçekleştirebilmek için bu davayı açmak zorunda kaldığı, ortak olan davacı ile ortaklğın idarecisi bulunan davalı arasındaki bu anlaşmazlıkta adi ortaklık ilişkisine dayanıldığı belli olunmuştur.
402 sayılı davanın duruşmasında, 29/9/1969 günlü oturumda davacının yaptığı açıklamalar ortaklığın sağladığı imkanlardan yani arsa istemek hakkından açıkca vazgeçtiği anlamını taşınmadığı ve böyle bir dava açmaktan feragat ettiği yönü imzası alınarak usulü dairesinde belgelendirilmediği cihetle ortak sıfatı ile kendisine ayrılan arsanın temlikini istemek hakkının sona ermiş bulunduğu düşüncesine yer vermek olanağı yoktur.
Medeni Kanunun 634. maddesi taşınmaz mal mülkiyetinin el değiştirmesi amacı ile düzenlenen sözleşmelerin resmi şekilde yapılmasını öngörmüştür. Genellikle alıcı ve satıcı durumunda olan iki taraf arasında satış ve bağışlama.. gibi mülkiyetin devrine ilişkin bulunan sözleşmelerin resmi şekilde yapılması zorunludur. Kanunun emrettiği şekil şartına uygun olarak yapılmayan bir sözlemeye dayanarak alıcı durumundaki taraf öteki akitten bir taşınmazın mülkiyetinin kendisine devrini isteyemez. Yukarıda sözü geçen maddede yer alan şekli şartı genel kural niteliğindedir. Mantıkda, her kaidenin -genel kuralın- istisnası mevcut olduğu yönü de inkar kabul etmeyen bir esastır. Özel hükümlerin bulunduğu hallerde genel hükümlerin uygulanamayacağından bahis bulunan hukuki esas, yukarıdaki kaidenin hukuk alanında dahi geçerli ve tutarlı olduğunu bütün kuşkuları ortadan kaldıracak şekilde açıkça göstermektir.
Taraflar arasındaki ilişki özel ortaklıktan ibaret bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözümlenmesinde Medeni Kanun 634. maddesi yerine Borçlar Kanununun 530/1 maddesine göre, idareci ortak durumunda bulunan davalı ile davacı arasındaki münasebetin vekalet hükümleri çevresinde düzenlenmesi gereklidir. Borçlar Kanununun vekaletle ilgili 386 ve sonraki maddeleri birlikte incelendiği takdirde, davalının vekil (idareci ortak sıfatıyla iktisap ettiği taşınmaz mal üzerinde, davacının mevcut olan hakkının tanınması için vekille müvekkil -adi ortaklıkta ortaklar- arasında mülkiyetin devrini sağlamak amacı ile resmi şekilde düzenlemiş bir bir sözlemenin varlığına ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varılır.
İşte yukarıda açıklanan gerekçelere dayanılarak mahkemenin davanın kabulüne dair olan kararında kanuna aykırı bir yön görülmediğinden yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA harç daha önce alındığından yeniden alınmasına mahal bulunmadığına, 22/1/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini