Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E:1973/5188
K:1974/63
T:17.01.1974
  • TELLALLIK - KOMİSYON AKDİ
ÖZET : Davalı, kendi namına şeker şirket ine kömür sattığı için bu şirkete karşı sorumlu, ancak müvekkili hesabına hareket etmesi nedeniyle davacı şirkete karşı, şeker şirketinden aldığı bedelden ücretini aldıktan sonra, kalanı ödeme ile yükümlüdür. Davacı satıcı ile üçüncü şahıs şeker şirketi arasında, komisyon akdi dışında bir hukuki bağ kurulmamıştır. Komisyon akdi ile tellallık (simsarlık) arasındaki fark: tehdi, akdin yapılması olanağını hazırladığı veya akdin yapılmasına aracılık ettiği ve kurulan akitte kendisi, bir vecibe yüklenmediği halde komisyoncu akdi müvekkili namına yapar. Vekalet akdinden de ayrıcalığı budur.
Ödemenin eksik olduğunu davalı müessese, kendisi ile akit yapan şeker şirketine, davacı şirketde davalı müessese ye karşı ileri sürebilecektir. Mahkemece, bilirkişilerden hukuki mütalaa (kanaat) alınamaz.
(818 s. BK m. 416, 423, 404, 386)
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara As. 3. Ticaret Mahkemesince verilen 13.7.1973 tarih ve 354/214 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı avukatları T. A. ve H. Ö. ile davalı avukatı S. K. gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı müessesenin sipariş mektubu üzerine, Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. ne teslim ettiği kömürlerden, davalı tarafca ödenen ve ton başına tanınan kar hakkı da mahsup edilerek, bakiye meblağa, kalori fazlalığı sonucu istihkak kesbettiği prim ve dava tarihine kadar tahakkuk eden temerrüt faizinin de ilavesiyle ceman (596.432.20) liranın faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, ihtilaf konusu husus Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. ne intikal ettirilip, alınan cevapta kömürlerin anlaşmadaki evsafina uygun düşmediği, bu sebeple sipariş mektubundaki penalite hükümlerinin tatbiki sonucu teslim edilen kömür bedellerinin tediye edildiği, fabrika tahlil raporlarına davalı tarafca bir itiraz olmadığı cihetle de iddia edilen esas alacak ve prim isteklerinin varit Olmayacağını, esasen kendilerine husumet teveccüh edemiyeceğini, ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacı tarafca riayeti zorunlu 7.6.1966 tarihli sipariş mektup hükümlerine uygun evsaflı teslimat vaki olmadığından, baz fiatın % 75'inin ödenmesi suretiyle davacının bir alacağı bulunmadığı anlaşıldığından ve esasen fabrika raporlarına da (15) gün içinde itiraz edilmemekle evsafa taallük eden itirazların da geçersiz sayılması gerekeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1 - Davacı karolin madencilik ltd. şirketi, davalı T.Kİ. mahdut mesuliyetli Kömür Satış ve Tevzi Müessesesine gönderdiği 10 Mayıs 1966 tarihli bir mektupla, 0-10 ebadındaki toz kömürün beher tonunu (5 lira müessese komisyonu dahil) 50 TL. sına ve 0-18 ebadındaki kömürün beher tonunu ise yine 5 lira müessese komisyonu dahil 70 TL. sına teslim ve sevke amade olduğunu bildirmiştir.
Davalı müessese, yapılan bu teklifi benimseyerek, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. ile buna göre temasa geçmiş ve oradan aldığı 7.6.1966 tarihli sipariş mektubunu, mutabakatını teyit ve mektuptaki esaslar dahilinde acele sevkiyata başlaması isteğile davacı şirkete cevaben göndermiştir.
Davacı şirket, bir taraftan 14.6.1966 tarihli telgrafla sipariş mektubundaki esaslar dairesinde kömür sevkiyatına başlanacağını davalıya bildirmiş ve diğer taraftan da Şeker Fabrikalarına teslimata başlamıştır.
Böylece, davacı ile davalı arasında, 10.5.1966 tarihli mektupla teklif edilen komisyon baki kalmak kaydile, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. nın 7.6.1966 tarihli sipariş mektubundaki şartlar dairesinde bir akit vücut bulmuştur. Diğer taraftan, davalı T.Kİ. satış ve 77 tevzi müessesesi, gerek, 9.6.1966 ve müteakip tarihli yazıları ile gerekse kömür sevkiyatını gerçekleştirmek suretile, sipariş mektubun da belirtilen esaslar dahilinde Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. na kömür satmayı kabul ve taahhüt etmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, sözleşmenin uygulanmasında, davacıya karşı Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. yerine davalının sorumlu olacağı ve başka bir deyişle, uygulama olanağı oranında, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. yerine davalının sorumlu olacağı ve başka bir deyişle, uygulama olanağı oranında, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. na ait vecibelerin davalıya intikal edeceği bir gerçektir. Her ne kadar davacı şirket, Türkiye Şeker Fabrikalarına kömür teslim etmekte ise de, ona muhatap olamamaktadır. Şu halde sözleşme ahkamının yerine getirilmesinde ve bilhassa hadisemizde önem arz eden muayeneye itiraz ile ilgili hükümlerin tatbik edilmesinde davalı müessese, hem doğrudan doğruya kendi yönünden ve hem de dolaylı olarak davacı şirket yönünden bir takım vecibeler yüklenmiş bulunmaktadır.
2 - Taraflar arasındaki ilişkinin niteliğine gelince, yukarıda da açıklandığı gibi, davacı şirket ile davalı müessese arasında ve davalı ile üçüncü şahıs Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi arasında ayrı, ayrı iki akit vücut bulmuştur.
Davacı şirket kömürlerini satmaktadır. davalı müessese de bu. kömürleri, üçüncü şahsa satmıştır.
O halde olayda uygulanması gereken, Borçlar Kanununun 416 ve müteakip maddeleri ile düzenlenen komisyona ilişkin hükümlerdir.
Nitekim sözü geçen 416. madde, alım ve satım işleri komisyoncusunu, "ücret karşılığında (kendi namına ve müvekkili hesabına) kıymetli evrak ve menkul eşya alım ve satımını deruhte eden kimse" olarak tanımlamıştır.
Olayda davalı kömür müessesesi, davacı şirketin kömürlerini, dava dışı Şeker Şirketine satmıştır. Taraflar arasında bu komisyon karşılığı olarak bir ücret de kabul edilmiştir. davalı, (kendi namına) Şeker Şirketine kömür sattığı için bu şirkete karşı sorumlu; fakat (müvekkili hesabına) hareket etmesi sebebile de davacı şirkete karşı şeker şirketinden tahsil ettiği bedelden ücretini aldıktan sonra bakiyesini tediye ile yükümlüdür. Esasen taraflar arasında tediye yükümü yönünden bir uyuşmazlık yoktur. davalı cevabında, davacıya gerekeni tediye 'ettiğini, savunmuştur.
Kökleşmiş Yargıtay İçtihtalarına göre de (örneğin: Y.H.G.K. 17.4.1968, 235/257, YT.D. 15.4.1968, 1615/2129), davacı satıcı ile dava dışı Şeker Şirketi arasında, komisyoncu dışında, bir hukuki bağ meydana gelmemiştir. Çünkü davalı komisyoncu, satışı (kendi namına) yapmıştır. Bu yönden de davanın tarafları, hatta Şeker Şirketi arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Kaldı ki, komisyon akdi ile tellallık yani simsarlık arasındaki fark, tellal bir akdin yapılması imkanını hazırladığı veya akdin yapılmasına (icrasına) tavassut ettiği ve bu suretle taraflar karşı karşıya gelip vücut bulan akitte kendisi bir vecibe yüklenmediği halde; komisyoncu, akdi kendi namına yapar, müvekkili namına yapmaz. Bu bakımdan da vekalet akdinden ayrıcalık gösterir.
Olayda davacının teklif ettiği şartlarla davalı ile arasında bir akit meydana gelmiştir. Bundan başka Şeker Şirketinin davalı Kömür Müessesesine bildirdiği ve onun da kabul ettiği şartlarla bu ikisi arasında bir akit doğmuş ondan sonra davalı bunları davacıya iletmekle bu şartlar, taraflar arasındaki akdin şartlarına ilave edilmiştir.
Anca kolayda davalının ne Şeker Şirketine ne de davacıya karşı olan vecibe ve sorumluluğu ortadan kalkmamış ye Şeker Şirketi, davalı Müessese yerine kömür teslimatı yapan davacı şirketi, akidi olarak kabul etmemiş, tediyesini davalıya yapmış, . da davacıya ödemede bulunmuştur. O halde ödemenin eksik olduğunu davalı müessese kendi akidi Şeker Şirketine, davacı şirket de davalı Müesseseye karşı ileri sürebilecektir. Zaten taraflar arasındaki ihtilaf, ödemeye ilişkin bulunmakta, davacı eksikliğini ileri sürerken, davalı tamam olduğunu savunmaktadır.
Bu ilke yönünden akit şartları (mukayele madde 5, 8) gereğince davalı Müessesenin Şeker Şirketinin yaptığı tahlile ait raporlara kendisine tebliğinden itibaren 15 gün içinde bu şirket nezdinde, davacı şirketin de aynı suretle tebliğden başlamak üzere davalı müesseseye karşı itiraz etmeleri iktiza etmektedir. Davacının, davalı yerine teslim ettiği kömürler dolayısile kendisini, aralarında akdi bir ilişki olmaması sebebine dayanarak tanımayan şeker şirketine akrşı bir itiraz vecibesi mevcut değildir. Davacının bu vecibesi, raporların kendisine verilmek veya gönderilmek suretile tebliği üzerine doğar ve muhatabı, davalı müessesedir.
Taraflar arasındaki ödemeye ilişkin esas ihtilal da, kömür bedelinden ve kömürün evsafına uygun olup, olmamasından ve tahlil raporuna itiraz edilip edilmemesinden ve bu vecibenin kime ait olduğundan doğmaktadır.
3 - Bu ihtilafın halledilebilmesi için evvelemirde analiz raporlarının, davacıya zamanında tebliğ edilip edilmediği ve böylece Onun itiraz hakkını kullanmasına imkan verilip verilmediği ve davalının savunmasında ileri sürdüğü gibi, davacının, faturaları analiz raporlarına göre tanzim edip etmediği hususlarının tahkik ve tesbit edilmesi lazımdır.
Kural olarak, yukarıda da değinildiği gibi, analiz raporlarının davalı tarafından davacıya verilmesi gerekmektedir, nitekim, davalı müessese, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. na yazdığı 3 Aralık 1966 tarih ve 13476 sayılı yazıda, müesseseye intikal ettirilen analiz raporlarında işletme adlarının yazılmamış olması nedenile bu raporlar üzerinde katı bir işlem yapılamadığını bildirmiş ve yeniden tanzim edilecek analiz raporlarının gönderilmesini istemiştir. Yine davalı, 18 Ocak 1967 tarihli yazıya eklediği tahlil raporları listesini davacıya göndermiş, fakat davacı, tebliğinden itibaren 15 gün geçmeden 25 Ocak 1967 tarihli cevabi ihtarname ile itiraz etmiştir.
Davalının, gönderdiği 13.11.1967 tarihli yazısında kömürlerde toz nispetinin yüksek olduğunu davacıya bildirmesi, itiraz vecibesinin kendisine ait olduğunun ayrıca kabulünü belgeleyen bir nitelik taşır.
Böyle olmakla beraber, yani tahlil raporlarını göndermek veya vermek suretile tebliğ vecibesi davalıya ait olmasına rağmen, şayet davacı bu raporları Şeker Şirketinden almış ise o takdirde davalı, tebliğ külfetinden kurtulmuş ve itiraz süresi de, o tarihten başlamış olur.
Her ne kadar davalı müessese, 25.7.1966 tarihli yazısında, (kendisi için lüzumlu, mukavele mad. 8) tahlil raporları ile tesellüm mazbatalarının faturalara behemehal eklenmesini davacı şirketten talep etmiş ise de, davacı verdiği 13 Ekim 1966 tarihli cevabında, bu raporları derhal istihsal etmenin (yeddi iktidarında olmadığını) bildirmiştir, ancak bu iki yazının, raporların behemehal davacı tarafından alındığını kanıtlayan birer belge olarak nitelendirilmesi, diğer yazışmalar muvacehesinde mümkün olmadığı gibi, 13.10.1966 tarihli cevabında davacının acil ihtiyacına binaen hiç olmazsa (250) bin liranın mahsuben tediyesini ve bakiye (600) bin liranın da analiz raporları (geldiğinde) kat'i hesap yapılmasını istemesi, analiz raporlarını aldığını değil, bihakis kendisine verilmediğini gösterir.
Bu itibarla, bütün bu hususlar gözönünde tutularak ve gerektiğinde T. Şeker Fabrikalarından dahi usul hükümleri dairesinde raporların, gönderilmek veya verilmek suretile kime tebliğ edildiğinin ve 15 günlük itiraz süresine başlangıç tarihlerinin tahkik olunarak itiraz süresinin geçip geçmediği tesbit edilmek, yazışmalar incelenerek tarafları bağlayan yönleri üzerinde durulmak ve sonucuna uygun bir karar verilmek gerekir.
Davacının dava dilekçesinde mücerret prim istemesi, elindeki malın vasfını bilmesi doğal olan davacı yönünden, raporların kendisine tebliğ edildiğini isbata yeterli değildir. Mahkemece, bilirkişilerden hukuki mütalaa alınması da doğru görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan hükmün BOZULMASINA, (1.000) lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 17.1.1974 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı şirket davalı ile aralarındaki ilişkinin satış akdine dayandığını ileri sürmüş davalı ise bu işteki durumlarının satışa tavassuttan ibaret bulunduğunu savunmuştur.
Davacı, davalı işletmeye yazdığı 6 Nisan 1966 tarihli yazısında ellerinde bulunan kömürlerin satışına tavassut edilmesini istemiş, bilahare bu kömürlerin kalori ve vasıflarını bildirmiş ve 19.5.1966 tarihli yazısı ile de kömürlerin satışı halinde davalıya ton başına 5 lira komisyon vereceğini teklif ve kabul etmiştir.
Nitekim davacı 13.10.1966 günlü ve davalı müesseseye hitaben yazdığı mektupta tavassutunuzla şeker fabrikalarına teslim etmekte olduğunuz kömürler denmek suretile bu hususu mükerreren teyit etmiş bulunmaktadır.
Davacı şirketin bu istek ve teklifleri üzerine davalı işletme 18 5 1966 ve 20 5 1966 tarihli yazıları ile davacının bıldırdığı bedel ve kalori vesair vasıfları aynen Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Sırketine iletmış ve şeker şırketinden aldığı sıpanş mektubunu 9.6.966 tarihli yazı ile davacıya intikal ettirerek mutabakatının teyidini ve sıparıs mektubundaki esaslar dahilinde sevkıyata başlanılmasını istemiştir.
Davacı şirket 14.6.1966 tarihli telgrafı ile Şeker Fabrikaları kömür ihtiyaçları hakkında fabrikalar genel müdürlüğü yazısında belirtilen mahallere bildirilen miktar ve vasıflarda kömür sevkiyatına başlanacağını ve sevkiyat miktarları ile mahallerine her gün bildireceğini davalı müessesenin 9.6.1966 tarihli yazısına karşı cevaben bildirmiş ve fabrikalara kömürü sevketmiş, davalı şirkette Şeker şirketinden tahsil ettiği parayı ton başına 5 lira komisyon ücretini tenzil ettikten sonra davacıya ödemiştir.
Olayın bu cereyan şekline göre davacı ile davalı arasında davacının iddia ettiği gibi bir satış akdi değil komisyon ilişkisi mevcuttur. Davacı satıcı, dava dışı Şeker şirketi alıcı ve davalı da komisyoncudur. davalı işletme ile şeker şirketi arasında dış ilişki ve davacı ile davalı, arasında da iç ilişki mevcuttur.
Bu itibarla davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın bu ilişki çevresinde ve Borçlar Kanununun 416 ve müteakip maddeleri hükümlerine göre çözümlenmesi icap eder.
Davalı işletme elde ettiği parayı davacıya nalketmeye, bu meyanda gereken özeni göstermeye, talimatına uymaya mecbur ve müvekkilinin çıkarlarını koruma ile yükümlüdür.
Davalının Şeker şirketinden aldığı parayı, komisyon ücretini tenzil ettikten sonra davacıya intikal ettirdiğinde bir uyuşmazlık olmadığı gibi; sevkedilen kömürlerin evsafına uygun olarak gönderilmediğini ve bilhassa bu hususa riayet edilmesi gerektiğini sık sık yazdığı yazılarla davacıya bildirmiş ve bu komisyon akdi dolayısiyle kendisine düşen görevleri yerine getirmiş olduğundan onun bir sorumluluğu bahis konusu değildir.
Davalı işletmenin, Şeker şirketinin analiz raporlarını itiraz süresi içinde davacıya intikal ettirmediği de söz konusu olamaz. Zira kömürleri Şeker şirketine davalı teslim etmekte ve analiz raporlarını aldıktan sonra faturaya bağlayarak davalıya göndermekte ve davalı da bunlara dayanarak Şeker şirketinden parayı tahsil etmektedir. Nitekim; davacı şirket 13.7.1966 tarihli yazısında kömür teslimatının Şeker Fabrikaları A. Ş. nin göstereceği mümessil huzurunda ve bunun tarafından belgelenilmek, sipariş mektubundaki muameleler mahalleri de yapılmak (numune almak, toz nisbeti tesbit edilmek gibi ameliyeler) suretiyle teslimatın süresi içinde yapılacağını davalıya bildirmiştir. davalı da davacıya yazmış olduğu 23.5.1966 tarihli yazısında sevkedilen partilere ait faturaların tahsil edilmek üzere şirketce istenilen vesaik ile gönderilmesini talep 82 etmiş ve bu yazının altına (Faturalara tahlil raporlarının eklenmesi) kaydını koymuş ve bilahare yazdığı 25.7.1966 tarihli yazısında da (Faturalarımıza fabrikalardan alınacak tahlil raporları ile tesellüm mazbatalarının behemehal eklenmesini aksi halde gelen faturalarımız üzerine herhangi bir işlem yapılmıyarak aynen iade edileceğini) bildirmiştir.
Şeker Şirketi ile yapılan sözleşmenin 6. maddesine göre kömürlerin % 75'i en geç Ağustos 1966 ayı sonuna kadar sevkedilmiş olacaktır. Sözleşme 1966 ihtiyacı için yapılmıştır.
Türkiye Şeker Fabrikaları A. Ş. Genel Müdürlüğünün dosyada mevcut 5/13423 sayılı ve 7.6.1966 günlü sipariş mektubunun tediyeye dair 8. maddesinde (Her parti teslimatın tutarı fabrikalarımızın tahlil raporlarına göre tanzim edilecek faturalarımız karşılığı genel müdürlüğümüzce ödenecektir) ibaresi yer almaktadır. Bu mektuptaki şartlar aynen davacı şirket tarafından 14.6.1966 tarihli telgrafla kabul edilmiştir. Malı teslim eden davacı şirket olduğuna göre, teslim edilen kömür bedellerini alabilmek için tahlil raporları ile birlikte fatura tanzim etmesi gerekmektedir. 0 halde davacı verdiği kömürlerin tahlil neticelerine vakıf bulunmakta ve itiraz da etmemektedir. Nitekim her parti bedeli alındıkca davalı kurum tarafından komisyon tutarı tenzil edildikten sonra davacı şirkete verilmektedir. Dosyada mevcut 13.10.1966 günlü mektubu ile davacı şirket bir miktar para istedikten sonra geri kalan için tahlil raporlarına göre kesin hesap yapılmasını kabul etmektedir. Tahlil raporlarına dayanarak dava dilekçesinin 3 numaralı bendinde kalori fazlasından dolayı 143670 liralık prim istediğine göre davacı tahlil raporlarına muttali olup bir itirazda da bulunmamıştır.
Teslim süresi bittikten sonra davacı ile davalının hesaplaşmaları icabettiğinden 18 Ocak 1967 tarihli yazısı ile davalı davacıya hesap vermiş ve bu hesabı davacının kendisine gönderdiği faturalara ve bunlara bağlı analiz raporlarına göre düzenlenmiştir. Bu itibarla davalı işletmeye yüklenecek bir sorumluluk bulunmadığından hükmün onanması oyundayız. 17.1.1974
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini