 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1973/5134
K: 1974/65
T: 18.01.1974
DAVA : Davacı, (610.000) lira muhtevalı emre muharrer senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ve muhtevasının muharref bulunduğunu beyanla, hamil davalı tarafından icraya vazedilen 14.12.1970 hululü vadeli senedin iptaliyle, borçlu bulunmadığının tesbitini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, iddia varit olmayıp, merci hakimliğince imzanın davacıya aidiyetinin tesbit edildiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, yaptırılan bilirkişiler tetkikat sonucu, imza davacıya ait olup, her ne kadar rakamla ifade edilen değer kısmında sonradan (O) ilave edildiği anlaşılmakta ise de, yazı ile ifade edilen değer kısmında tahrifat bulunmadığı tesbit edilip Türk Ticaret Kanununun 588 nci maddesi münderecatı muvacehesinde yazı ile gösterilen bedele itibar edileceğinden ve böylece meşru hamil durumunda bulunan davalıya karşı muharref senet iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
KARAR : 1 - Türk Ticareta Kanununun 690 uncu maddesi delaletiyle emre muharrer senetler hakkında da uygulunan aynı Kanunun 592 nci maddesine göre tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir emre muharrer senedin, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde doldurulması halinde anlaşmaya riayet edilmemiş olması, keyfiyeti emre muharref senedi kötü niyetle iktisap eden veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı mümkün olan hamile karşı da ileri sürülebilir.
Bu suretle imzası kendisine ait olan ve tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış bulunan bir emre muharrer senetten dolayı anlaşmaya aykırı bir şekilde doldurulduğu isbat edilmedikçe borçlu sorumludur. Olayda ihtilaflı emre muharrer senedin altındaki imzanın davacı borçluya ait olduğu sabittir.
2 - Ancak, olayda senet metninin muharref olduğu iddia edilmiş ve mahkemece seçilen üçer kişilik iki ayrı bilirkişi kurulu bu iddiayı teyit etmiştir. Buna rağmen mahkemece Türk Ticaret Kanununun 588 nci maddesi gereğince emre muharrer senetteki bedele ait yazı muharref olmadığından davacının borçlu olmadığının tesbitine ilişkin davası reddedilmiştir.
Gerçekten emre muharrer senet hakkında da uygulanması mümkün olan 588 madde de emre muharrer senet bedeli yazı ve rakamla gösterilen iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile gösterilen bedele itibar olunacağı belirtilmiştir. Bu hükmün uygulanabilmesi bedele ilişkin yazı ve rakamda tahrifat bulunmaması şartına bağldır.
Bilirkişi raporlarında emre muharrer senet muhtevasının iki grup yazıdan meydana geldiği ve bunların hiçbirinin davacı borçluya ait olmadığı, bedele ait rakamın aslında (610.000) lira olduğu ifade edilmiştir.
Her ne kadar son bilirkişi raporunda yazı ve rakamın birlikte yazılmış olabileceği beyan olunmuş ise de, rakamın esasında (610.000) lira olduğu ve bu suretle sonradan (610.000) liraya çıkarıldığı kesin olarak açıklanmıştır.
3 - Türk Ticaret Kanunun 4 üncü maddesinin son fıkrası delaletiyle ticari davalarda uygulanan HUMK.nun 298 nci maddesi gereğince senette mevcut çıkıntı ve kezalık senedin metninde veya hamilindeki hak ve silinti ayrıca tastik edilmemiş ise inkar halinde keenlemyekündür. Yalnız bu kabil çıkıntı hak ve silinti senedin sıhhat ve manasına müessir olacak mahiyette görülürse senet kısmen veya tamamen hükümsüz addolunabilinir.
Yukarıda açıkladığı gibi senedin muharref olduğu subuta ermiştir.
Bu durumda iddianın Ticaret Kanununu ve Usul Hukuku gereğince incelenmesi gerekir.
Davada senet lehdarının muhayyel bir isim olduğu da iddia edilmiştir. O halde gerek bu yön, gerekse davalının meşru hamil olup olmadığı üzerinde durulması, gerekirse isticvap yoluna gidilmesi ve senedin ihdası sebebinin incelenmesi ve hasıl olacak kanaata göre bir verilmesi iktiza eder.
Bu itibarla eksik incelemeye dayanılarak yazılı olduğu şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve davacı duruşmada vekille temsil olunmadığından lehine vekillik ücretinin tayinine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 18.1.1974 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.