 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1973/4715
K: 1973/4534
T: 16.11.1973
DAVA : Eskişehir Ticaret Sicilli Memurluğu, tescil talebinde bulunması hususunun davalıya tebliğ edildiği ve esasen Ticaret Siciline tescili gerektiğinden ve 507 sayılı kanunun 6. maddesi gereğince Valinin Başkanlığından toplanan komisyonun 17.7.1967 tarih ve 3 sayılı kararında tacir veya esnaf sayılmayı mucip unsurların hükme bağlandığından bahisle, Ticaret Kanunun 35 ve Tüzüğünün 40. maddesine göre işlem yapılması için mahkemeye müracaatta bulunmuş ve mahkemece, evrak üzerinde inceleme yapmak mecburiyeti olduğu ve memurun talebinin komite kararına dayandığı ve davalının belgeler vererek savunmasını isbat etmediği gerekçesile ilgilinin tacir olarak Ticaret Siciline kayıt edilmesine karar verilmiştir.
Sicil memurunun tebligatına karşılık davalı, kendisinin esnaf durumunda bulunduğunu, Ticaret Siciline kaydı gerekmediğini bildirmiştir.
İncelenen dosya münderecatına göre, 507 sayılı Kanunun 6. maddesi gereğince Eskişehirde teşekkül eden komitenin, 17.7.1967 tarih ve 3 sayılı kararında tacir veya esnaf sayılmayı gerektiren şartları tespit ettiği, yapılan iş nevilerine göre yıllık hasılat tutarlarını belirttiği ve daha fazla hasılat elde edenlerin ve bunların dışında kalıp da ciroodan dolayı Gelir Vergisi Kanununun 48. maddesi gereğince işletme defteri tutanların tacir ve götürü usulde vergiye tabi olanların esnaf sayılacağını karara bağladığı anlaşılmıştır.
1 - 507 sayılı kanunun 6. maddesi gereğince teşekkül eden 3 kişilik komitenin bu maddede açıklanan görevi, kaydedilme yönünden oda ile esnaf derneği arasında muayyen bir şahıs için çıkan anlaşmazlığı çözmeye münhasırdır. Bunun dışında komitenin, objektif olarak genel kaideler koymak yetkisi yoktur. Böyle bir yetki Türk Ticaret Kanununun 1463. maddesinin 2. fıkrası mucibince kararnamede belirteceği yıllık gayri safi gelir miktarına göre, tacir veya esnaf sayılmak üzere Bakanlar Kuruluna verilmiştir.
Kanunun öngördüğü bu kararname henüz çıkarılmamıştır.
Şu halde Ticaret Sicili Memurunun, bir kimsenin tacir veya esnaf olduğuna karar verebilmek için, Ticaret Kanununun 17. maddesinde yazılı: 1-İktisadi faaliyetin nakdi sermayeden ziyade bedeni çalışmaya dayanması, 2-Kazancın ancak geçimi sağlamaya yetecek derecede az olması, 3- İlgili kimsenin sanat ve ticaret sahibi bulunması, şartlarının gerçekleştiğini tespit etmesi gerekir.
Çünkü aynı kanunun 34. maddesinin ilk fıkrası hükmü mucibince, Sicil memuru tescil için aranılan kanuni şartların mevcut olup olmadığını incelemekle mükellef bulunduğu gibi, Tüzüğün 28,29 ve 30. maddeleri de re'sen inceleme ve araştırmayı iktiza ettirir.
Bu konuda kendisine müracaat olunacak mahkeme de tescilin gerekip gerekmediği yönünden bir kanaata vasıl olmak için muktazi incelemeyi yapmak ve icabında mehil vermek suretiyle belge ibraz etmek üzere ilgiliye tebligatta bulunmak, yükümü altındadır.
2 - Dosyada, Türk Ticaret Kanununun 17. maddesinin yukarıda açıklanan unsurları bakımından bir inceleme yapıldığını gösteren hiç bir belgeye rastlanmamıştır. Her ne kadar Sicil Memurluğu ilgiliyi belli süre içinde tescil talebinde bulunmaya davet etmiş ise de, bu davetin mesnedini gösteren bir belge dosya içinde yoktur. Ve mücerret komite kararına ve bu karardaki kıstas dolayısiyle gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olanlara dair Defterdarlık Vergi Dairesi Müdürlüğünün listesinde davalının adına bulunmuş olmasına dayanılarak tescile davet yoluna gidildiği ve ilgilinin de esnaf olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır.
Ticaret Sicili Tüzüğünün 40. maddesi gereğince Sicil Memurunun ilgiliyi tayin edeceği uygun bir müddet içinde kanuni mecburiyeti yerine getirmeye veya tescilden kaçınmak için haklı bir sebep bulunduğu iddiasında ise, o sebebi gayet açık ve etraflı olarak ve onu isbata elverişli delilleriyle beraber bildirmeye davet etmesi ve bu davetin neticesiz bırakılması halinde 2.000 liraya kadar para cezasına mahkum edilebileceğini de ihtar etmesi iktiza eder. Olayda memurun yaptığı davet bu şartların tamamını ihtiva etmemektedir.
Davetin, tüzüğe uygun şekilde yapılması ve ilgili delillerini ibraz etmediği takdirde buna teretdüp eden hükümlerin uygulanması lazım gelirken adı geçen komitenin görevli olmadığı bir konuda ittihaz ettiği objektif ve genel nitelikteki bir karara müsteniden ve davalının savunmasını isbat etmediğinden bahisle davalının Ticaret Siciline tescili iktiza ettiğinin kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerden dolayı davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.11.1973 tarihinde oybirliğile karar verildi.