 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
E: 1973/5381
K: 1974/1005
T: 22.01.1974
DAVA : Yemek parasından haksız kesilen primlerin geri verilmesi davasının reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davacı Avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22/1/1974 Salı günü tayin edilerek taraflara çağır kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat Mehtap Beningten ile karşı taraf adına Avukat Nedret Baban geldiler duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin Başkanı Mustafa Çenberci ve Üyeleri Abdi Güngör, Nurettin İstemi, H. Doğan Mutlu ve Cahit Kayı'nın katıldığı aynı tarihli oturumda dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Bu davanın Yasal dayanağı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 84. maddesidir. Anılan maddenin birinci fıkrasında, yanlış ve yersiz olarak alınmış primlerin payları oranında işverenlere ve sigortalılara geri verileceği öngörülmüştür. Davacı işverenin yanlış ve yersiz olarak alındığını iddia ettiği primler sigortalı işçilere toplu iş sözleşmesi gereğince ödenmiş olduğu anlaşılan yemek parası ile ilgilidir.
Şu duruma göre, yemek paralarından sosyal sigorta primi kesilip kesilmeyeceği yönü, bu davada çözümlenmesi gereken ön sorunu teşkil etmektedir.
Sigortalıların hangi tür kazançlarından prim kesileceği, sözü edilen Kanunu'nun 77. maddesinde gösterilmiştir. Gerçekten bu maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre "(...) yolluklar, çocuk ve aile zamları, ölüm, doğum ve evlenme yardımları ile ayni yardımlar sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak ücretlerin aylık tutarının tesbitinde nazara alınmaz".
Görülüyor ki ikinci fıkra hükmünde primden bağışık tutulan hususlar, örnek olarak değil, sınırlı olarak belirlenmişlerdir. Yemek parasının ikinci fıkra hükmüyle çerçevelendirilmiş alanda doğrudan doğruya ve açıkça yer almadığı ortadadır. Bu durumda, olsa olsa, yemek parasının fıkra hükmünde anılan "ayni yardım" kavramına dahil olup olmadığı yönü tartışma konusu yapılabilir.
Şu var ki belirtilen niteliği taşıyan yemek paralarının "ayni yardım" olduğu yollu görüş benimsenemez. Her şeyden önce şu düşünce bunu engeller.Fıkra hükmünde öngörülen "ayni yardım" konusu, para değil, ayındır. Buradaki yardımdan amaç ise, bir yasa yada sözleşme hükmüne dayanmayan ve işverenin atıfeti niteliğini taşıyan yardımlardır. Örneğin işveren, bayram dolayısıyle - Kanun ve sözleşme kendisini mecbur kılmadığı halde - işçilerine elbise dağıtsa, durum böyledir.
Bu olayda ise, sigortalıya ödenen yemek parası eski bir deyimle, bir lütuf ve atıfet ürünü değildir; tersine, işveren, bu parayı toplu iş sözleşmesi gereğince ve sigortalı işçinin var olan hukuksal korunma hakkı çevresinde ödemekle yükümlüdür ve niteliğiyle de yemek parası belirgin olarak ücretin ekidir, daha teknik bir anlatımla, ücret kavramına dahil bir sosyal ücrettir. Sosyal ücretlerin de prime bağlı bulundukları 77. maddenin açıklığı gereğidir.
Aynı yardımların primden bağışık tutulmasına hakim olan görüş dahi varılan bu sonucu doğrular. Gerçekten Yasa Koyucu, aynı yardımları primden bağışık tutmakla iyiliksever işvereni cezalandırmış duruma düşmekten kaçınmıştır. Tersi durumda, sözleşme ve yasanın yüklediği bir borç söz konusu olmadığı için hiçbir işveren, böyle bir iyilikseverlik yoluna başvurmayacaktı. Oysa, sosyal yardım ve ayni ücretlerin primden bağışık tutulmaları durumunda, ücretin büyük bir kesiminin sosyal yardımlar biçiminde belirlenmesi sonucu primden kaçınmaya olanak hazırlanmış olacaktır.
Özetlemek gerekirse, davada söz konusu edilen husus, toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalı işçilere ödenmesi gerekli ve yemek bedeli olarak adlandırılan parasal ödemeye ilişkindir ve bundan ötürü de, bu paranın primden bağışık tutulması gerekli bir "ayni yardım" sayılmayacağı açıktır. Hal böyle olunca, primlerin yanlış ve yersiz olarak alınmış oldukları söylenemez.
SONUÇ : Bu ve karar yerinde gösterilen sair gerekçelere göre temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA ve davalı yararına takdir edilen 1000 lira duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine 22/1/1974 gününde oybirliğiyle karar verildi.