 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1967/2
K: 1967/6
T: 11.12.1967
DAVA : Cezaların İnfazı Hakkındaki 647 sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ceza mahkemelerinden verilmiş olan para cezalarına ilişkin hükümlerine kesinleşmesini müteakip infaz sahfasında C. Savcılığı tarafından bu kanunun 5 inci maddesinin 5 inci fıkrasına istinaden hükümlünün malları üzerine CYUK.nun 402 nci maddesi uyarınca mahkemeden tedbir alınabileceği yolundaki 5. Ceza Dairesinin 14.4.1967 gün, 1032/1144 sayılı ve alınamıyacağı yolundaki 3. Ceza Dairesinin 8.3.1967 gün ve 4595/4554 sayılı ilamları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu bildirilmiş sözü geçen ilamlar ve daire başkanlarının yazılı düşünceleri 1. Başkanlık tarafından (yargıtay İçtihadı Birleştirme Ceza Kısmı Genel Kurulu) na tevdi edilmiş bulunduğundan ilamlar ve ilişikleri Kurulda okundu: Bahse konu ilamlar arasında içtihat aykırılığı olduğuna oybirliğiyle karar verildikten sonra işin esası görüşüldü:
KARAR : CYUK.nun 402 nci maddesi, bir mahkumiyet hükmünün tefsirinde veya tayin olunan cezanın hesabında tereddüt edilir yahut cezanın kısmen veya tamemen infazı lazım gelmiyeceği iddia olunursa bu bapda mahkemeden bir karar istenileceği hükmünü taşımaktadır.
Maddedeki bu açıklığa göre C. Savcısı ve hükümlü; hükmün kesinleşmesinden sonra infaz safhasında ceza müruruzamanının bulunup bulunmadığı, mahkumiyetin taalluk ettiği suçun sonradan yürürlüğe giren bir Af kanununun şümulüne girip girmediği, sonraki bir kanunla aynı suç hakkında daha hafif bir ceza tayini gerekip gerekmediği ve bu itibarla kesinleşen ilamdaki cezaldan indirme yapılıp yapılmayacağı sene olarak tayin olunan cezanın her hangi bir sebeple bölünmesi halinde bakiye müddetin ne suretle hesaplanacağı, nezarette geçen müddetin mahkumiyetten sayılıp sayılmıyacağı beraat eden bir şahsın beraat ettiği suçtan dolayı mevkufiyet müddetinin beraat kararından evvel- beraat kararının kesinleşmesinden önce - işlenmiş olan diğer bir suça ait ceza müddetinden mahsubu lazım gelip gelmediği gibi hususlarda mahkemeden bir karar isteyip alabileceklerdir. Hükmün bünyesine dahil olması lazım gelen hususlarda bu maddeye dayanılarak karar istenmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de bu yolda bir karar verilemez.
Cezaların İnfazı Hakkındaki 647 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 5 inci fıkrasında hakimin hükmettiği para cezasının tahsilini sağlamak üzere hükümlünün taşınır veya taşınmaz mallarına, üçüncü şahıslar nezdindeki haklarına tedbir konulmasına karar verilebileceği gösterilmiş, 6 ncı fıkrası da bu ceza hükmünü bildiren ilamın kesinleşince Cumhuriyet Savcılığına verileceği kaydını ihtiva etmiştir.
Maddenin sarih olan bu hükümden tedbirlerin duruşma sonunda hükümle birlikte konulabileceği anlaşılmakta, hükümle tedbir kararı verilmemiş ise hüküm kesinleştikten sonra infaz sırasında böyle bir tedbirin mahkemeden alınabileceğine dair bu kanunda böyle bir tedbirin mahkemeden alınabileceğine dair bu kanunda bir işaret bulunmamaktadır. Sözü geçen maddenin 9 uncu fıkdasında para cezalarının hapis ile tazyik hükmü ayrık olmak üzere amme alacaklarının tahsili usulü hakkındaki kanun hükümlerine göre infaz olunacağına yer verilmiştir.
Amme alacaklarının takip ve tahsilindeki usulleri tatbike idari merciler selahiyetli olup buna dair 6183 sayılı Kanunda amme alacağının korunması için 9 ve sonraki maddelerinde özel hükümler sevkedilmiştir. Bu hükümler mevcut iken para cezasını ihtiva eden kesinleşmiş bir ilamın infazını sağlamak için ceza mahkemesinden tedbir kararı alınması düşünülemez. Kurulumuza tevdi edilen ilamlar 647 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra sadır olmuş para cezalarına ilişkin bulunmuştur. Bu ilamlarda mahkemece bu kanunun gözönünde tuttuğu tedbir kararı verilmemiştir. Genel Kurulda görüşmeler bu sebepler eski ilamlara teşmil edilmiştir.
Amme alacağından sayılan para cezasının infazını sağlamak için 6183 sayılı kanunda bulunan tedbirler mevcut iken infaza verilen ceza mahkemesi ilamındaki para cezasının tahsilini sağlamak için CYUK.nun 402 nci maddesinin şümulü dışına çıkılarak bu hususta mahkemeden esas hükün bünyesine girmesi gereken fakat esas hükmü veren mahkemenin takdir yetkisini kullanarak nazara almadığı bir kararın (yani tedbir kararının) istenilmesi kanuna uygun bulunmamıştır.
SONUÇ : 647 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 5 inci fıkrası hükmüne göre para cezasının tahsilini sağlamak amacıyla hükümlünün taşınır veya taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslar nezdindeki haklarına duruşma sırasında hükümle birlikte tedbir konulmamış olması halinde hükmün kesinleşmesinden sonra infaz sırasında CYUK.nun 402 nci maddesine istinaden mahkemeden ilamın muhtevası dışında tedbir kararı alınamıyacağına ilk görüşme ve oylamada üçte ikiyi aşan oyçokluğuyla 11.12.1967 gününde karar verildi.