 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1966/12
K: 1967/3
T: 24.04.1967
DAVA : Ticaret Mahkemesi bulunan yerlerde Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 3. fırkası uyarınca mahkemelerce iş sahası yönünden verilen gönderme karaları ile birlikte bir taraf lehine hükmolunan vekalet ücretine ilişkin kararların temyiz kabiliyeti bulunup bulunmadığı hakkında Ticaret Dairesinin 17.01.1959 tarih ve 2058/2096 sayılı ve 26.04.1966 gün ve 64/3472-2100 sayılı kararlarını havi ilamları arasında hasıl olan içtihat uyuşmazlığının ve bu hususta dairede beliren iki ayrı görüşün halli Ticaret Dairesi Başkanının 21.06.1966 tarih ve 66/194 sayılı yazısı ile istenilmiş olmakla toplanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Kısmı Genel Kurulunda durum görüşüldü:
KARAR : Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 2. fıkrası uyarınca bir yerde Ticaret Mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu kanunun 4. maddesi uyarınca ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere ticaret mahkemesinde bakılır. Aynı maddenin 3. fıkrası gereğince de münhasıran iki tarafın arzularına tabi olmayan işler hariç olmak üzere bir davanın ticari veya hukuki mahiyeti itibarıyla mahkeminin iş sahasına girip girmediği yalnız iptidai itiraz şeklinde ileri sürülebilir. İtiraz varit görüldüğü takdirde dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Bu mahkeme davaya bakmaya mecburdur. Ancak davanın mahiyetine göre uygulanması gerekli usul ve kanun hükümlerini tatbik eder. Ticari bir davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız başına kafi bir sebep teşkil etmez.
Ticaret Kanununun hükümet tasarısının gerektirici sebeplerinde ise (II/11-c) iş sahasına ilişkin iptidai itirazın kabulü halinde gönderilen mahkemenin davaya bakmaya mecbur olduğu ve gönderme kararının ancak dava hakkındaki esas karala beraber temyiz olunabileceği ve hükmün aslında doğru olması halinde sırf iş sahası hakkındaki usulsüzlük yüzünden bozulamayacağı, iptidai itirazın kabulü veya reddine ait kararın ancak esas hükümle beraber temyiz olunabileceği belirtilmiştir. Gerek 5. maddenin metninden ve gerekse gerektirici sebeplerdeki yazılardan iş sahasına ait kararların kesin olduğu açık olarak anlaşılmakta olup esasen bir hususta dairede bir içtihat ayrılığı bulunmamaktadır.
Ancak; gönderme kararıyla telifi kabil olmayan nihai nitelikte bir hükmün ittihazı halinde bu nihai hükmün müstakillen temyiz kabiliyeti olup olmadığı hakkında içtihat ayrılığı belirmiştir. Ticaret Dairesince son defa oyçokluğu ile beliren içtihat 26.04.1966 tarih ve 54/3472-2101 sayılı ilamda belirtildiği üzere gönderme kararları nihai karar niteliğinde olmadığı gibi muhakeme masrafı ve vekalet ücretinin ilamın teferruatından olduğundan, bu kabil kararlar görevsizlik kararları sayılamayacağından ve İcra ve İflas Kanununda açıklanan ilam vasfını haiz olmadığından icra kabiliyeti bulunmadığı cihetle kararın temyiz kabiliyeti olmadığı yolundadır. Bu görüş, kanun koyucunun işlerin uzamaması için 5. madde mucibince gönderme kararlarının kesin kararlardan olması ve temyiz kabiliyeti bulunmaması hakkında güttüğü gayeye uygun gibi görünmekte ise de; 07.01.1959 tarihli daire kararında açıklandığı gibi gönderme kararının niteliğine tamamen yabancı olan ve onunla bağdaşması mümkün bulunmayan nihai bir hükmün bu kararla birlikte ittihazı halinde mezkur nihai hükmün müştakillen temyiz kabiliyeti olduğunun kabulü gerekmiştir. Gerçekten mahkemelerin gönderme kararı yanında verecekleri bir takım nihai ve icrası kabil kararların müstakillen temyiz edilmemesi bir takım karışıklıklara ve hakların ziyaına sebebiyet verebiyecektir. Gönderme kararlarında muhakeme masrafı ve avukatlık ücretinden bahsedilmemesi gerekirken zuhulen bunlara hükmedilmiş ise kararın bunlarla ilgili kısmı nihai hüküm niteliğinde olacaktır. Bu sebeple gönderme kararları beyanında nihai mahiyette verilen kararların müstakillen temyiz kabiliyeti bulunduğuna dair dairece verilen 17.01.1959 gün ve 2058/2169 sayılı kararın doğru olduğunun kabulü gerekir. O kısmın temyiz edilmesi halinde kararın bir örneği ile temyiz dilekçesi ve ona verilen cevabın Yargıtaya gönderilmesi ile yetinilmesi ve dosyanın gönderme kararı gereğince mahkemesine sevkedilmesi halinde gecikme şeklinde ileri sürülen mahruzlar ortadan kalkabilir.
SONUÇ : Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinin 3. fıkrası uyarınca verilen gönderme kararının mahiyetine yabancı olan ve gönderme kararı ile telifi kabil bulunmyan nihai hüküm niteliğindeki avukatlık ücretine de hükmedilmiş ise o kısmın müstakilen temyiz kabiliyeti olduğuna, 24.04.1967 tarihinde, birinci görüşme ve oylamada üçte ikiyi aşan çoğunlukla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
N. Ülgenalp :
Esasla birlikte temyizi kabildir.
K. Coşkunoğlu, K. Gürçay, V.H. Edgü, K. Reisoğlu, S.E. Ağalar, A.S. Çebi,
S. Çetintaş :
Nihai kararla birlikte kabili temyizdir.
İ. Gürsoy :
3. sahifenin sonunda "o kısmın temyiz edilmesi" ile başlayan bölümün kaldırılması oyundayım.
Ş. Altan, N. Kütükçüoğlu :
Nihai kararla birlikte kabili temyizdir oyundayım.