Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1964/3
K: 1964/5
T: 7.12.1964
5887 s. Harçlar K.
( Bu Yasa 1964 g. ve 492 s. Harçlar Yasası ile yürürlükten kaldırıldı. )
492 sayılı Harçlar Yasasının yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan davalarda, bu Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak işlemlerde, 5887 sayılı eski Harçlar Yasasının uygulanmasının gerekip gerekmeyeceği konusunda Yargıtay 2. ve 4. Hukuk Daireleri ilamları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu bildirilmiş ve içtihadın birleştirilmesi yoluyla bu aykırılığın giderilmesi istenilmiş olmakla, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Bölümü Genel Kurulunda ilamlar arasında birbirini tutmazlık bulunduğuna oybirliğiyle karar verildikten sonra durum incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR :
1 - Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 12.11.1964 günlü ve 5734/5460 sayılı ilamında: Mahkemesince 29.5.1964 tarihinde hükme bağlanan boşanma, velayetin verilmesi ve nafakaya ilişkin hüküm konulmuş, 5887 sayılı Harçlar Kanununa bağlı 1 sayılı tarifenin 45 inci sırası uyarınca 1000 kuruş ilam harcının alınmasına karar verilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi ( eski Harçlar Kanununa göre harç alınmış bir hukuk ilamına Yargıtayca incelenmesi sonunda verilen ilamdan da aynı esaslar dairesinde harç alınması gerektiği ve eğer bu karar bir ceza hükmü ise, o zaman, hükümlünün lehine olan ( harcın uygulanacağı ) içtihadındadır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 14.11.1964 günlü ve 5076/5324 sayılı ilamında: 25.6.1963 günlü ve 1527 lira alacağın ödetilmesine ilişkin mahkeme hükmünün onanmasına ve 492 sayılı Harçlar Yasasına bağlı 1 sayılı tarifeye uygun 3054 kuruş harç alınmasına karar verildiği görülmektedir. Sözü geçen daire ( harcın gerçekleşmesi zamanının hizmetin yapılacağı zaman, olduğuna ve temyiz yoluyla incelenmesi istenen ilamın Yargıtay'ca incelenip karara bağlanması işleminde, ancak bu işlemin yapıldığı zaman harç ödemesi borcu doğacağına göre Yargıtay kararının verildiği gün yürürlükte bulunan yasa hükmünce işlem yapılması gerekeceği ) içtihatında bulunduğunu açıklamıştır;
2 - Harç, Özel ve tüzel kişilerin, özel çıkarlarına ilişkin olarak kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığın da yaptıkları ödemelerdir. Bir ( hizmetin harç konusu olabilmesi için:
a ) Kişinin bir kamu kuruluşundan yararlanması,
b ) Kişiye kamu eliyle özel bir çıkar sağlanması,
c ) Kamu idaresinin kişinin bir işiyle uğraşması gerekir.
Harca konu işlem; hangi gün yapılırsa o tarihle uygulanan Harçlar Kanununa bağlı tarife uyarınca harç alınır veya bir harç tan bağışıklık ( muaflık ) söz konusu olup olmayacağı, o gün yürürlükte bulunan hükümlere göre belli edilir; çünkü, Devlet tarafından ( harç ) adı altında bir para alınabilmesi veya harçtan bağışıklığın sözkonusu olabilmesi, harca konu işlemin gerçekleşmesini bağlıdır.
3 - 492 sayılı Harçlar Yasası, dokuz özel ve bir de müşterek kısımdan ibarettir. Her kısım; mükellefiyet, istisna ve muaflıklar, harç alma ölçüleri ve oranları, harcın ödenmesi, çeşitli hükümler adları altında bölümlere ayrılmıştır. 5887 sayılı Harçlar Kanununda ise bazı kısımlara ait harçlarda cezalara ilişkin hükümler bulunmakta idi. Yeni Kanunda Harç cezalarına ait hükümler kaldırılmış ve bunlarla ilgili cezaların 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerince düzenlenmesi yoluna gidilmiştir.
492 sayılı Harçlar Yasasının geçici 2 nci maddesinde: ( Bu kanunun yürürlüğe girmesinden evvelki zamanlara ait harçlarla ilgili işlemler, eski hükümlere tabidir; ancak cezalara ait hükümlerden hangisi mükellefin lehine ise o uygulanır. ) kuralı konmuştur. 5887 sayılı Harçlar Kanunu geçici 2 nci maddesinde ise, ( Bu kanunun yürürlüğe girmesinden evvelki zamanlara ait harçlarda; mükellefiyet, istisna ve muaflık, nisbet ve cezalar, eski hükümlere tabidir. ) kuralı vardır. Bu iki madde hükümleri birbirinin benzeri olup, önceki kanunun sözü edilen geçici 2 nci maddesinde yer alan ( Harçlarda cezalar ) terimi yeni kanunun geçici 2 nci maddesinin 2 nci fıkrasında yer almış ve ( Harçlarda cezalara ait hükümlerden hangisi mükellefin lehine ise onun uygulanacağı ) kabul edilmiştir. 2 inci fıkradaki ( cezalara ) deyiminden ( Harçlarda cezalara ilişkin hükümler ) in anlaşılması gerekir. Esasen, harcın konusu dışında bırakılan işlemler sebebiyle veya harçtan bağışık tutulan kişiler adına, 5887 sayılı Kanun gereğince, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar tahakkuk etmiş olup da tahsil edilmemiş bulunan harç ve cezaların terkin olunacağı, geçici 3 üncü maddede gösterilmiştir. Bu madde hükmü, ceza davalarına ilişkin hükümlerdeki harçları da içine alır. Bu yüzden ceza kararlarına ilişkin harçlarla geçici 2 inci maddenin bir ilgisi yoktur.
4 - Geçici 2 nci maddenin yorumlanabilmesi yönünden ( Borçlarla ilgili işlemler ) terimi üzerinde açıklama yapılması gerekmiştir. ( işlem ) in Türkçe sözlükteki karşılığı bir işi sonuçlandırmak için gerekli eylem, muameledir. Dava, mahkemeden verilecek bir hükümle, bir iddia üzerinde hukuki korunmanın sağlanması dileğidir. Bir davada, türlü işlemler vardır. Bu işlemler; taraf işlemleri ve hakim işlemleri olmak üzere ikiye ayrılır. Dava dilekçesi ve karşılık dilekçesi vermek işlemleri ile iddia ve savunmayı ispatlayıcı delilleri ileri sürmek için yapılan ( belgelerin ibrazı gibi ) işlemler, taraf işlemlerine; mahkemenin verdiği ara kararları ve bu kararlarla ilgili emirler, davanın hükme bağlanması işlemleri ise hakim işlemlerine örnek olabilir. Bu usuli işlemlerden Harçlar Yasasının bağlı 1 sayılı tarifede gösterilen hallerde ve yargı harçlarına, ilişkin maddelerdeki kurallara göre harçlar alınır. Usuli işlemlerin bu türlü sınıflandırılmasına, Borçlar Kanununun 136 ncı, maddesinde dahi rastlanmaktadır;, gerçekten bu maddede ( Bir dava veya defi ile katedilmiş olan müruruzaman, dava devam ettiği müddetçe, iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar ) denilmekterir. Burada ( iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesi ), taraf işlemi, ( haklının her emir ve hükmü ), hakim işlemidir. Görüldüğü üzere, bir davada birden çok taraf işlemleri ve hakim işlemleri bulunur. İşte, usule ilişkin olan bu işlemler. Harçlar Yasasına bağlı tarifede harca başlanmışsa, o işlemin yapıldığı tarihte Devletin harca ilişkin alacak hakkı doğacaktır; ondan önce ise böyle bir harcın alınmasına imkan yoktur. Dava dilekçesinin 5887 sayılı Kanunun yürürlükte bulunduğu tarihte mahkemeye verilmiş olması, yeni Yasanın yürürlüğe girdiği 1.11.1964 ten sonra yapılacak taraf veya hakim işlemlerinde veya diğer işlemlerde yeni Kanuna uygun harç alınmasını engellemez, ( geçici 2 nci maddenin koyduğu kurala göre ) bu tarihten sonra 492 sayılı yeni Harçlar Yasasına uygun bir harç alınmasını gerektirir. Görülüyor ki, gerek usul ve gerekse harç hükümleri bakımından, davayı tek bir işlem saymağa imkan yoktur; nitekim, Türkiyede harca ilişkin olarak konulmuş son yasalarda da, dava dolayısıyla tek bir harç alınması yoluna değil, bir davaya ilişkin türlü işlemler dolayisiyle türlü harçlar alınması yoluna gidilmiştir.
5 - 5887 sayılı Harçlar Kanununun yürürlüğe girişinden sonra yapılmış bulunan harç uygulamalarının yukarıdaki açıklamalarımıza uygun olduğu ve Yargıtayın bu konudaki kökleşmiş içtihatlarının dahi böyle olduğu, yapılan incelemeden anlaşılmıştır. Sözü edilen yasanın yürürlüğe girmesinden önceki zamanlara ait harçlardan maksat, harç ödevliliği doğuran işlemin bu tarihten önce yapılmış bulunmasıdır ve sonuç olarak, harç mükellefiyetinin bu tarihten önce doğmuş bulunması kuralı esas tutulup uygulamalar yapılmıştır.
6 - Burada davanın uzun sürmesi ve yeni yasanın bazı harçları artırılmış bulunması sonucunda harç ödevlilerinin durumlarının ağırlaştırılmış olacağı ve bunun haklı görülemeyeceği gibi bir düşünceye de yer yoktur; zira, harçlar sonuçta davada haksız çıkana yükletilecektir ve bir dava sırasında haksız davranışta bulunmuş her kimsenin haksız davranışının bütün sonuçlarından, bunları önceden bilmesi mümkün olsun veya olmasın, sorumlu tutulması, hukukun genel kurallarından olup, usul yasalarındaki dava giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletilmesine ilişkin hükümler ( mesela, Hukuk Yargılamaları Usulü Yasasının 417 nci maddesi hükmü ), bu ilkeye dayanmaktadır ve harcın dava giderlerinden birisi olduğu da Hukuk Yargılamaları Usulü Yasasının 423 üncü maddesinden açıkça anlaşılmaktadır. Sözün kısası, haksız yere, dava açmış veya haksız yere savunmada bulunmuş kimse, harç bakımından, bir kazanılmış hak ileri süremez ve onun haksız davranışının sonuçlarından sorumlu tutulmasında da adalete aykırı bir yön düşünülemez.
7 - Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, 492 sayılı Harçlar Yasasının 1.11.1964 te yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan davalarda, bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce yapılmış bütün işlemlerde 5887 sayılı Harçlar Kanununun 492 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılmış bütün işlemlerde ise bu yeni yasanın uygulanması gerekecektir. Yalnız, eski yasa zamanında harca bağlı iken şimdiki yasa zamanında harç konusu dışında bırakılan işlemler için eski yasa yürürlükte iken ödemiş olmayan harçların, yeni yasanın yürürlüğe girmesinden sonra silinmesi, gecici 3 üncü madde gereği olduğundan, bu harçların şimdi alınması, söz konusu edilemez; nitekim, 5887 sayılı Yasa zamanında mahkemeye ibraz edilen kağıtlardan alınması gereken kaydiye harcı, bu gün alınamaz; zira, şimdiki yasada, kağıtların ibrazı işlemi için harç konulmuş değildir; ceza davaları sonunda eski yasa yürürlükte iken, verilmiş hükümlülük kararlarında cezaya çarptırılan kimse için ( verilen cezaya göre ) hükmedilen harçlarda da durum aynıdır yani bunlar da artık hükümlüden alınamaz. Sonuç:
492 sayılı yeni Harçlar Yasasının yürürlüğe girmesinden önce açılmış bulunan davalarda bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak bütün işlemlerde, 5887 sayılı eski Harçlar Yasanın değil, 492 sayılı yeni Harçlar Yasasının uygulanmasının gerektiğine ve bu yöne ilişkin 4. Hukuk Dairesi içtihadının doğru olduğuna 7.12.1964 günündeki birinci toplantıda 1 muhalife karşı 49 oyla karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini