Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1959/12
K: 1959/29
T: 18.11.1959
DAVA : Büyükana ve büyükbabanın torunları ile, velinin arzusu hilafına ve veliyi hasım göstermek suretiyle, şahsi münasebet teminini talep ve davaya hakları bulunup bulunmadığı hususunda Yüksek Temyiz Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.12.1947 tarih 6501/6134 sayılı ilamında belirtilen içtihat hilafına aynı dairede yeni bir içtihat ve kanaat izhar olunduğu daire riyasetinden yazılan 10.3.1959 tarihli tezkerede belirtilmiş keyfiyetin Tevhidi İçtihat Heyetince müzakeresi istenmiş, evrak 1. Riyasetçe Heyetimize havale edilmiş olmakla, Temyiz Hukuk kısmi Tevhidi İçtihat Umumi Heyetinde müzakere olundu.
KARAR : Yüksek Temyiz 2. Hukuk Dairesinin 11.12.1947 tarihli ilamı büyükana ve büyükbaba tarafından torunlarının elisi aleyhine açılmış bir davaya taalluk etmektedir. Bu davada davacılar; davalı kadın ile kendi oğullarının boşanmış olduklarını, müşterek çocuklarına ait velayet hakkının davalı kadına bırakıldığını, kendi oğullarının ahiren vefat ettiğini bildirmiştir, davalının velayeti altında bulunan torunları ile kendileri aralarındaki şahsi münasebetin kanuni bir hak ve insani bir borç bulunduğunu ileri sürmüşler ve hadisenin iktiza ettirdiği kararın alınmasını istemişlerdir. Asliye mahkemesince işbu talep kabul edilmiş, davacılarla torunları arasındaki şahsi münasebetin karar yerinde gösterildiği şekilde tesisi cihetine gidilmiştir. İşbu karar davalının temyizi üzerine Temyiz 2. Hukuk Dairesince (Davacıların çocuklarının çocuğunu görmek istemeleri vazgeçilmesi mümkün olmayın kan münasebeti icabından olup kanunda buna muhalif bir hüküm bulunmadığı cihetle bu hususda hakimin takdir hakkı derkar bulunduğu) mucip sebebiyle bu noktaya matuf temyiz itirazı reddedilmiş ve hüküm yalnız (Davacıların münasip zamanlarda anasının yanına gelip küçüğü görmeleri ve ananın buna muhalefet etmemesi suretinde karar verilmesi) lüzumundan bahisle bozulmuştur. İşbu ilamda büyükana ve büyükbabaların torunları ile şahsi münasebetleri hakkında iktiza eden tedbirlerin alınmasını talep ve dava etmeye hakları bulunduğu esas itibariyle kabul olunmuştur.
Daire riyasetinin bahsi geçen tezkeresinde: Çocuğun anne ve babasından alınmamasının esas kaide olduğu, bunun istisnasının kanunun tayin ettiği hallere münhasır bulunduğu, bu kaidenin Medeni Kanunun 262. maddesinde (Çocuk küçük iken ana ve babasının velayeti altındadır. Kanuni sebep olmadıkça anne ve babadan alınamaz) denilmek suretiyle ifade olunduğu, tadat olunan istisnalar meyanında kanunda büyükbaba ve büyükanneler torunlarıyla şahsi münasebet tesis ettirmek için ayrıca bir hüküm kabul edilmediği, bunun vazııkanunun tesadüfen tanzimini ihmal ettiği bir hal olmadığı aile fertleri arasında çıkacak ihtilaflara çocuğun mevzu ittihaz edilmesini önlemek ve bir çocuğun dört kişinin torunu olabileceği de nazara alınarak asıl anne ve babasıyla büyükanne ve babaları arasında çocuğun istikrarsız bir vaziyette dolaşmasına mani olmak maksadıyla şahsi münasebet tesis ettirmek hakkının büyükbaba ve annelere kanunen tanınmadığı, şahsi münasebet tesis ettirmek hakkının münhasıran anne ve babaya Kanunu Medeninin (148/3) mucibince kabul olunduğu, bunun haricinde diğer aile fertlerine böyle bir salahiyetin kanunen kasten bahşedilmediği, büyükanne ve babaların şahsi münasebet tesisini bir hak olarak talep edemeyecekleri, ancak Kanunu Medeninin 272. maddesi gereğince, kanunun bahşettiği salahiyete müsteniden, hakimin büyükanne ve babasını görmesini çocuğun nefine olarak takdir ederek buna karar verirse bir tedbir olarak büyükanne ve babasının torunlarıyla münasebet tesis edebilecekleri, İsviçre Federal Mahkemesinin müstakar içtihadının da bu merkezde bulunduğu ve bu sebeple mümasil bir dava dolayısıyla dairece büyükanne veya büyükbabaların hasbelkanun torunlarıyla şahsi münasebet tesis ettirmeye hakları bulunmadığı yolunda kanaat izhar olunduğu bildirilmiştir.
Büyükanneler ve büyükbabalarla torunları arasındaki şahsi alakanın bunların torunları üzerindeki velayet salahiyeti gibi hukuki bir münasebetten neşet etmediği muhakkaktır. Kanunu Medeni bu bapta müspet veya menfi bir hüküm sevk etmemiştir. O yolda şahsi münasebetin tanzimi ana ve babanın velayet hakkına taarruz teşkil veya velayet hakkının ana ve babadan alınması manasını tazammun etmediği gibi, çocuğun asıl anne ve babasıyla büyükanne ve büyükbabaları arasında istikrarsız bir vaziyette dolaşmasını mucip olmayacak şekilde tedbir ittihazı da mümkün bulunmaktadır. Aile fertleri arasında çıkan ihtilaflar çocuğun menfaatlarını ihlal ettiği ve çocuk sebebiyle aile arasında huzursuzluk husule geldiği takdirde hakimin müdahalesi ile huzursuzluğu bertaraf etmek çocuğun büyükana ve büyükbabalarla münasebetini tanzim eylemek lazımdır. Bu hal çocuğun aile içindeki durumuna istikrar verecektir.
Filhakika yekdiğerine karşı, diğer şartların tahakkuku halinde, nafaka alacaklısı ve borçlusu durumunu ihraz edecek ve ilerde aralarında muris ve mirasçılık münasebeti teessüs etmesi muhtemel olan büyükana ve büyükbabalarla torunları arasındaki şahsi münasebetlerin, velayet hakkını haiz olan ana veya baba tarafından haklı bir sebep olmaksızın kati şekilde kesilmesi halinde aile içinde huzursuzluk tevellüt edeceği gibi bu hal çocuğun muntazır maddi menfaatlarını ihlal edebilecek neticeler doğuracaktır. Büyükbaba ve büyükanalarıyla şahsi münasebetleri kesilen ve onlara karşı sevgi hisleri körleştirilen torunların manevi ve ahlaki melekeleri matlup şekilde inkişaf edemeyecektir.
Velayet hakkını haiz ana veya baba çocuğun müstakbel maddi menfaatlarını göz önünde tutarak büyükbaba veya büyükana ile, örf ve teamülün icabı nispetinde, şahsi münasebeti devam ettirmek mecburiyetindedirler. Bu hal çocuğun manevi ve ahlaki inkişafı bakımından da zaruridir. Ana veya baba bu yoldaki vazifelerini ihmal ettikleri takdirde Kanunu Medeninin 272. maddesi uyarınca hakim şahsi münasebetin idamesi için muktazi tedbirleri alacaktır. O yolda şahsi münasebetin idamesi ana veya baba için bir vazife olduğuna nazaran işbu vazifenin ademi ifası halinde hakimin müdahalesini talep etmek büyükana ve büyükbaba lehine bir hak olarak kabul edilmek lazımdır. Diğer taraftan haklı bir sebep olmaksızın çocuğun büyükanne ve büyükbabalarla şahsi münasebetini kesmek velayet salahiyetinin suiistimalini teşkil eder. Bunu kanun himaye edemez. Ancak büyükbaba veya büyükananın şahsi durumları bakımından torunlarıyla şahsi münasebetin devamı torunları için zararlı olacağı veya onların maddi ve manevi menfaatlarını ihlal edeceği ispat olunursa münasebet tesisi talebi reddedilir.
SONUÇ : Bu sebeplere binaen: Büyükana ve büyükbabanın torunları ile, velinin arzusu hilafına ve veliyi hasım göstermek suretiyle, şahsi münasebet temini talep ve davaya hakları bulunduğuna, Temyiz 2. Hukuk Dairesinin 11.12.1947 tarihli ilamında belirtilen içtihadın isabetli olduğuna, 18.11.1959 tarihinde üçte ikiyi geçen ekseriyetle karar verildi.
AYKIRI GÖRÜŞ
Recai Seçkin (4. Hukuk Dairesi Bşk.):
İsviçre Medeni Kanunu yapıldığı sırada büyükana ve büyükbabaların torunlarını görme haklarının tanınmak istenmediği için kanuna bu yolda bir hüküm konulmadığı, 2. Hukuk Dairesi Reisliğince, 1. Reisliğe yazılan yazıda sözü geçen İsviçre Fedaral Mahkemesi kararından açıkça anlaşılmaktadır. Bu itibarla, kanunun hakim tarafından doldurulması gerekli bir boşluğu söz konusu değildir. Bundan başka İsviçre Medeni Kanununun Türkiyece kabulünü hedef tutan Türk Medeni Kanunu tasarısının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesi sırasında Adliye Vekili Mahmut Esat'ın söylediği sözlerden anlaşıldığı üzere, İsviçre'deki içtimai görüşlerin yurdumuzda benimsenmesinin istendiği ve kanunun bizim içtimai ölçülerimize uydurulmasının değil, fakat bizim münasebetlerimizin İsviçre'nin içtimai ölçülerine, İsviçre toplumunun değerlerine uydurulmasının hedef tutulduğu görülmektedir ki, bu Türk kanun koyucusunun Türk Medeni Kanunun tatbikinde veya tefsirinde İsviçre'deki içtimai değerlerin, İsviçre top umundaki sosyal değerlerin (kıymet hükümlerinin) esas alınmasını istemesinden başka bir manaya gelmez. O halde ekseriyet kararı, kanunun Türk kanun koyucusunun tatbikini istediğinden başka esaslara dayanan bir tatbik şeklinden ibarettir ve bu bakımlardan kanuna aykırıdır.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini