Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1958/28
K: 1959/17
T: 18.02.1959
DAVA : İş aktinin işveren tarafından, İş Kanununun 16. maddesine, yani muhik sebebe dayanılarak, aktin sonu veya ihbar süresi beklenilmeksizin, feshi halinde fesih iradesinin işçiye yazı ile bildirilmesinin ihbarın muteberliği için şart olup olmadığı, daha umumi bir ifade ile İş Kanununun ihbarların ne şekilde yapılacağını gösteren 6. maddesinin kabul ettiği şeklin bir müteberlik şekli mi, yoksa bir ispat şekli mi olduğu hususunda Temyiz Mahkemesi Umumi Heyetinin 8.1.1958 tarih, esas 4/7 karar: 1 sayılı kararı ile 12.2.1958 tarih esas: 4/17, karar: 10 sayılı kararı arasında içtihat aykırılığı olduğu bildirilerek bunun giderilmesi istenilmekle Temyiz Mahkemesi Tevhidi İçtihat Büyük Heyetinde mesele müzakere edildi.
Hukuk Umumi heyetinin 8.1.1958 tarih, esas% 4/7, karar: 1 sayılı kararında İş Kanununun 16. maddesinde dayanılarak iş aktinin muteber bir şekilde feshedilebilmesi için işverenin feshe müteallik iradesinin, İş Kanununun 6. maddesine uygun olarak, yani yazı ile işçiye bildirilmesi gerektiği, bu şekilde yapılmayan fesh ihbarının muteber olamayacağı, yani İş Kanununun 6. maddesi ile kabul edilen şeklin bir muteberlik şekli olduğu kabul edildiği halde, 12.2.1958 tarih, eses: 4/17, karar: 10 sayılı kararla fesih iradesinin işçiye yazı ile bildirilmesinin bir muteberlik şekli olmadığı, yani bahis konusu madde ile kabul edilen şeklin sadece bir ispat şekli olduğu kabul edilmiştir. Şu hale göre Hukuk Umumi Heyetinin bu iki kararı arasında giderilmesi icap eden açık bir içtihat aykırılığı vardır.
Borçlar Kanunu, kaide olarak, akitlerin muteberliğini hususi bir şekle tabi tutmamıştır. Tarafların karşılıklı ve birbirlerine uygun surette rızalarını beyan etmeleriyle akit tamam olur. (Borçlar Kanunu madde 1, madde 11, fıkra1). Vazııkanun hususi surette ehemmiyetli veya tehlikeli saydığı bazı muamelelerin muayyen şekilde yapılmasını emretmiştir. Bununla da muamelenin yapılmasından önce alakalıların iyi düşünmelerinin, muameleye vuzuh ve katiyet vermelerinin ve nihayet ihtilaf halinde muameleyi ve bunun hükümlerini kolayca ispat edebilmelerinin temini arzu edilmiştir. Kanunun emrettiği şekil hakkın esasına taalluk ve tesir ediyorsa hukuki muamele ancak emredilmiş olan şekle riayet edilmesi halinde muteber olur. Bu takdirde muteberlik şeklinden bahsolunur. Bazı hallerde ise şekli bir muhakeme usulü kaidesidir. Bu takdirde de şekil hukuki muamelenin bir muteberiyet şartı değil, sadece ispat için aranan bir şarttır.
İş Kanunu, esas itibariyle iş aktinin muteberliğini her hangi bir şekle tabi tutmamıştır. Yalnız 9. maddesi ile müddeti bir sene veya daha fazla olan sürekli iş akitlerinin, 11. maddesi ile de takım mukavelelerinin muteber olabilmeleri için yazı ile mukaveleye bağlanmalarını mecburi kılmıştır.
Yine İş Kanununun 6. maddesi ile de mezkur kanunda zikrolunan (ihbar) veya (tebliğ) lerin alakadar kimseye imza karşılığında yapılmasının ihbar veya tebliğin muhatabının bunu kabul etmemesi halinde de keyfiyetin o yerde zabıt varakasıyla tespitinin gerektiği kabul olunmuştur.
Borçlar Kanununun (Akitlerin şekli) matlabını taşıyan 11. maddesinin ikinci fıkrası da "Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başka bir hüküm tayin olunmamış ise akit bu şekle riayet olunmadıkça sahih olmaz" hükmünü ihtiva etmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun 287. maddesinin birinci cümlesinde de aynen "Kanunun muayyen bir delil ile ispatını emreylediği hususlar başka surette ispat olunamaz" denilmektedir.
Kanun vazıı esas itibariyle iş aktinin muteberliğini hususi bir şekle tabi tutmadığına göre bunun feshi hakkındaki irade beyanının, muteber olabilmesi için, yazılı şekilde yapılmasını emrettiği düşünülemez. Kanun vazıı İş Kanununun 6. maddesi hükmünü kabul etmekle sadece İş Kanununa göre yapılacak (İhbar) ve (Tebliğ) lerin, bu arada iş aktinin feshi hakkındaki irade beyanının mezkur maddede gösterilen yazılı delilden başka bir delil ile ispatma imkan vermemek ve bu suretle, ihtilaf halinde ihbar ve tebliğlerin yapılıp yapılmadığı yollu iddia ve müdafaaların kolayca ispat ve hallini sağlamak istemiştir.
Mevzuatımızda Borçlar Kanununun yukarıda zikri geçen 11. maddesinin yanında bir de Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanununun yine yukarıda söz konusu edilen 287. maddesi hükmü mevcut olduğuna göre İş Kanununun 6. maddesinin koyduğu şeklin muteberlik şekli mi, yoksa ispat şekli mi olduğu meselesinin halli istenilirken yalnız Borçlar Kanununun 11. maddesi hükmünün değil, usulün 287. maddesi hükmünün de göz önünde bulundurulması iktiza eder. Borçlar Kanununun 11. maddesi hükmünün değil, usulün 287. maddesi hükmünün de göz önünde bulundurulması iktiza eder. Borçlar Kanununun 11. maddesinin ikinci fıkrasına dayanılarak herhangi bir kanun hükmü ile kabul edilmiş olan şeklin istisnasız olarak muteberlik şekli olduğunu iddia ve kabule imkan yoktur; esasen bahis konusu fıkradaki (Kanunun emrettiği şeklin şümul ve tesiri derecesi hakkında başkaca bir hüküm tayin edilmemiş ise...) sözleri de kanunun emrettiği her şeklin mutlaka sıhhat şartı olmadığını göstermektedir. Bu sebeplerle yukarıda da izah olunduğu gibi, esas itibariyle iş aktinin muteberliği dahi hususi bir şekle tabi tutulmamış olduğuna göre bunun feshinin yazılı şekle tabi tutulduğunun, dolayısıyla İş Kanununun 6. maddesi ile kabul edilen şeklin bir muteberlik şekli olduğunun kabulü doğru olamaz. Bilakis, mezkur madde ile benimsenmiş bulunan şeklin sadece bir ispat kaidesi olduğunun kabulü işin icaplarına, menfaatler ihtilafına, nihayet hukuk esaslarına daha uygun düşer. Zira 6. madde ile derpiş edilen şeklin muteberiyet şekli olduğunun kabulü halinde iş akdinin feshinin sözle ihbar edilmiş ve tarafların da ihbarın yapıldığında söz birliği etmiş olmalarına rağmen aktin hukuken devam ettiğinin ve bu sebeple de, akit fiilen sona ermiş olmasına rağmen, işçinin işverenden kıdem ve ihbar tazminatı ile takdiri tazminat isteyemeyeceğinin kabulü gerekir ki böyle bir hal tarzı da hiç bir usertel terviç edilemez. Türk iş hukuk nazariyatında da iş aktinin feshinin şekle tabi olmadığının İş Kanununun 6. maddesi ile kabul edilen şeklin muteberlik şekli olmayıp sadece bir ispat kaidesi olduğunun kabul edilmekte bulunması da bu görüşü teyit etmektedir. (Prof. Dr. Ferid H. Saymen, Türk İş Hukuku, İstanbul 1954, sahife 554; Dr. M. Kemal Oğuzman, Türk Borçlar Kanunu ve İş Mevzuatına Göre Hizmet "İş" Aktinin Feshi ve Kıdem Tazminatı, İstanbul 1953, sahife 61). Netice;
İş Kanununun 6. maddesi ile kabul edilen şeklin muteberlik şekli olmayıp, sadece bir ispat şekli olduğuna, bu itibarla da iş aktinin işveren tarafından, İş Kanununun 16. maddesine dayanılarak feshi halinde, feshin muteber olması için, fesih hakkındaki irade beyanının işçiye yazı ile bildirilmesinin şart olmadığına 18.2.1959 tarihinde, ilk toplantıda, üçte ikiyi aşan ekseriyetle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Recai Seçkin (4. Hukuk Dairesi Bşk.) :
5. Ceza Dairesi Bşk. :
1 - Kanunlarımızda (şarttır) sözü, muteberlik şartının söz konusu olduğu yerlerde kullanılır. İş Kanununun 6. maddesinde de aynı söz vardır. Bu itibarla her şeyden önce kanunun lafzı, derpiş edilen şeklin muteberlik şekli olduğunu göstermektedir.
2 - İş aktinin muteberliğinin şekle bağlı olmaması, onun feshinin ihbarının muteberlik şekline bağlı olmasına engel sayılamaz. Zira tatbikatta iş aktinin inikadı konusunda uyuşmazlık çıkan haller sayıca az olduğu halde aktin feshi konusunda çok sayıda uyuşmazlıklar görülmektedir. Bundan başka, aktin haksız yere feshinin ağır neticeleri vardır. Bu bakımdan, ihbarda bulunan acele hareketlerin kötü neticelerinden korumak üzere kanun koyucunun fesih beyanı için muteberlik şeklini derpiş etmiş olması, kanunun gayesine uygun düşer.
3 - Borçlar Kanununun 11. maddesinin 2. fıkrası hükmünce de bu şeklin muteberlik şekli sayılması gerektir. Zira 6. maddenin yazılışından bunun aksi anlaşılmamaktadır.
4 - Metinde (İhbar) ile (Tebliğ) aynı hükümde tutulmuştur. Tebliğlerden kasıt, idari makamların bildirileridir. Bunların yazılı şekilde olması asıldır, aksi takdirde muteber oldukları kabul edilemez. O halde ihbarlar için derpiş edilen şeklin dahi muteberlik şekli olması zaruridir. Netice;
Yukarıda bildirilen hukuki esaslara aykırı bulunan ekseriyet kararına muhalifiz.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Emlakçı dolandırıcılığı 
  • 22.06.2025 06:35
  • [Ceza davaları] Kripto Transferi Nedeniyle 7258 Sayılı Kanundan Yargılanıyorum – Yardımcı Olur Musunuz? 
  • 18.06.2025 04:12
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini