 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1955/16
K: 1955/25
T: 07.12.1955
DAVA : Vasiyetnamenin kanuni sebeplerle binaen iptali hakkında alacaklılar tarafından yalnız vasiyetname ile tenfiz memuru tayin edilmiş olan şahıs aleyhine açılan davalarda (Vasiyetnamenin iptali davası binnetice muslehlerin hukukuna müteveccih ve müessir bulunması itibariyle yalnız tenfiz memuru hasım gösterilerek ikame ve intac edilemiyeceği 2. Hukuk Dairesinin takarrür etmiş içtihadı iken bu defa hilafına bir içtihat tebellür etmiş olduğundan bahisle meselenin tevhidi içtihat yoluyla halledilmesi adı geçen daire Reisliğinin 5 Temmuz 1955 tarih ve 2/60 sayılı yazısıyla istenmesi üzerine toplanan Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere edildi.
Bir vasiyeti tenfiz memuru tayin edilmiş olması hususu Medeni Kanunun 499 ve müteakip maddeleri dairesinde bir iptal davasına mevzu teşkil edebilir mi, edemez mi?
Bir taraftan vasiyeti tenfiz ve diğer taraftan da iptal davası müesseselerinin kanundaki tanzim tarzları gözönünde tutulursa bu suali müsbet olarak cevaplandırmak lazım gelir. Şöyle ki: Medeni Kanunumuz 497 inci maddesiyle; vasiyetçi son arzularını tenfiz için medeni haklarını kullanmak salahiyetini haiz bir veya bir kaç kimseyi vasiyet tariki ile memur edebileceğini kabul etmekle onu da vasiyetname ile ittihaz olunabilen diğer tasarrufların tabi oldukları muteberiyet şartlarına tabi kılmış ve bu suretle vasiyeti tenfiz memuru nasbi müessesesini de ölüme bağlı bir tasarruf yani miras hukuku tasarrufu telakki ve kabul etmiştir.
Nitekim müteakip 498 inci madde icabı olarak hüküm ve tesirleri itibariyle de ölüme bağlı bir tasarruftur. Zira, bu suretle terekenin idaresi, taksimi, borçların tesviyesi ve vasiyet edilen malların teslimi gibi haddizatında mirascıya ait olan salahiyetler mirascıdan nezolunarak bir üçüncü şahsa (Tenfiz Memuruna) devredilmektedir. Böyle olunca mirascının vasiyetci mütevaffanın 499, 500 üncü maddelerde zikrolunan sebeplerden biriyle muallel olan böyle bir tasarrufa karşı haklarını haleldar eden diğer her hangi bir ölüme bağlı tasarrufta olduğu gibi itiraz edememesi için makul hiç bir sebep gösterilemez.
Tasarrufta bulunanın malları üzerinde ancak ölümü halinde hüküm ifade edecek haklar tesis eden her hukuki muamele ölüme bağlı bir tasarruf olduğundan iptal davasının da aynı derece ve şekilde mümkün olacağını kabul etmek icap eder.
Medeni Kanunumuzun sistemine göre tasarruf ehliyeti bulunmıyan bir muris tarafından tanzim olunan ölüme bağlı tasarruf kendiliğinden hükümsüz olmayıp ancak iptali kabil sayılacağından bir iptal sebebinin mevcut olduğunu tespit eden bir mahkeme kararı ancak aleyhlerine sadır olan şahıslara karşı muhkem kaziye teşkil edeceğinden binnetice tenfiz memuru aleyhine kabul edilen dava ile iptali istenen vasiyetname topyekun batıl olmayıp iptali halinde sadece tenfiz memuru hakkındaki tasarruf hükümsüz kalmış olur.
Ölüme bağlı tasarrufun muteberiyetine müteallik ihtilafta tenfiz memurunun durumuna gelince; Tenfiz memuru kendi tayininin şümul ve muteberiyetini tespite müteallik bir dava ikame edebilirse de, tenfiz memuru esas itibariyle ölüme bağlı tasarrufların iptali davasında davacı sıfatını almağa yetkili değildir. Bu selahiyet mirascıya aittir. Tenfiz memuru tasarrufu hükümsüz addederse bunun tenfizinden imtina edebilir. Buna mukabil tenfiz memurunun tayini bizatihi iptal davasiyle taaruza uğradığı takdirde bu memurun davalı olması da zaruridir. Binaenaleyh mirascılar veya sair müstefitler vasiyete müstenit tasarrufun ya tamamına veya sadece vasiyeti tenfize müteallik tasarrufun iptalini dava ederler veya muris vasiyetcinin tasarruf ehliyetinin mefkud bulunduğunu veyahut iradesinde fesat veya tasarrufta şekil noksanı bulunduğunu iddia ederler. Bu hallerde tenfiz memurunun davalı olarak husumet ehliyeti mevcut olup davanın bizzat tarafıdır. Bu görüş tanınmış müelliflerin rey ve mütalaalariyle de teeyyüd etmektedir.
SONUÇ : Netice ; Yukarıda yazılı sebep ve mülahazalara mebni Medeni Kanunumuz 497 inci maddesiyle bir vasiyeti tenfiz memurunun vasiyetname ile nasb olunabileceğini kabul etmekle onu da vasiyetname ile ittihaz olunabilen diğer tasarrufların tabi oldukları muteberiyet şartlarına tabi kılmış ve bu suretle vasiyeti tenfiz memuru nasbı müessesesini ölüme bağlı bir tasarruf, yani bir miras hukuku tasarrufu telakki ve kabul etmiş ve tenfiz memuru aleyhine verilecek hüküm yalnız onun hakkında kesinlik teşkil edeceği derkar bulunmuş olduğundan mirascıların veya sair müstefidlerin mezkur kanunun 499 ve 500 üncü maddelerinde yazılı sebeplerle istinaden yalnız tenfiz memuru aleyhine açtıkları iptal davasının tetkik ve rüyeti icabedeceğine ve 2. Hukuk Dairesinin bu yoldaki son içtihadının isabetli ve kanuna uygun bulunduğuna 7.12.1955 tarihinde ilk içtimada ittifakla karar verildi.