Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1954/22
K: 1955/2
T: 09.03.1955
DAVA : İpotek iraesi suretiyle bir müessese veya şahıstan para istikraz eden bir kimsenin akit tarihinde akıl hastalığına mübtela olduğunun sübutu sebebiyle ipoteğin iptaline mahkemece karar verilmesi halinde, mukriz tarafından müstekrize verilmiş olan paranın istirdadı zımnında ikame olunan davalarda Borçlar Kanununun altmışaltıncı maddesinde yazılı on senelik müruruzaman müddetinin istikraz tarihinden itibaren cereyana başlıyacağı 4. Hukuk Dairesinin müstekar içtihadı iken heyette vukubulan tebeddüller dolayisiyle bahis mevzuu müruruzamanın ipoteğin terkini hususunda ittihaz olunan kararın kesinleştiği tarihten başlaması lazım geleceği yolunda yeni bir ekseriyet tehassül ettiğinden bahisle meselenin Tevdihi İçtihat Umumi Heyetince halledilmesi adı geçen Daire Reisliğinin 17.7.1954 tarih ve 1407/37 sayılı yazısiyle istenmesi üzerine toplanan Tevhidi İçtihat Hukuk Kısmı Umumi Heyetinde keyfiyet müzakere edildi.
Genel Kurul Üyelerinden bazılarının fikrine göre; gayrimenkulünü rehin etmek suretiyle borç para alan şahsın, akit tarihinde müptela bulunduğu, akıl hastalığı sebebiyle mümeyyiz olmadığı sabit olarak ipoteğin terkinine karar verilince, teminatını kaybetmiş olan mukrizin istirdat hakkı sebepsiz iktisap esasına istinat eder, zira mümeyyiz olmıyan şahsın tasarrufunun hukuki bir hüküm ifade etmiyeceği Medeni Kanunun onbeşinci maddesinde tasrih edilmiştir. Sebepsiz iktisap müruruzamanını tanzim eden Borçlar Kanununun altmışaltıncı maddesinde ise: (Haksız surette mal iktisabından dolayı ikame olunacak davaların, mutazarrır olan tarafın verdiğini istirdada hakkı olduğuna, ıttılaı tarihinden itibaren bir sene, ve her halde bu hakkın doğduğu tarihten itibaren on sene müruriyetle sakıt olacağı) ifade edilmiştir. Mümeyyiz olmıyanın tasarrufu, hukuki bir hüküm ifade etmiyeceğine göre, gayri mümeyyizin muteber olmıyan akit zımnında vaki olan iktisabı anında mamelekinde artma vukubulmuş olduğundan diğer taraf için aynı anda istirdat hakkı doğmuş olur. Bu itibarla altmışaltıncı maddedeki (Hakkın doğumu) tarihi hadisede muteber olmıyan akit tarihi olmak icap eder. Binaenaleyh bu tarihten itibaren on yıllık müddetin müruru halinde hak sahibinin istirdata hakkı olduğuna ıttıaı bahis mevzuu olmaksızın müruruzamanın tahakkuk etmiş olduğunun kabulü gerekir.
Yukarıda hulasa edilen ve sureti umumiyede doğru olan fikir ve mutalaa hadisenin arzettiği hususiyet dolayısiyle genel kurul ekseriyetince isabetli görülmemiştir. Şöyle ki; Medeni Kanunun (Mümeyyiz olmıyan şahsın tasarrufu hukuki bir hüküm ifade etmez. Kanunda muayyen istisnalar bakidir.) hükmünü ihtiva eden onbeşinci maddesini mutlak surette yani mümeyyiz olmıyanın yaptığı her hangi bir hareketin hukuken hiç bir nitece doğuramıyacağı şeklinde tefsir etmek doğru olmaz. Çünki Medeni Kanunumuzun birinci maddesine göre kanunun tefsirinde lafzı kadar ruhu da esas teşkil eder. Her hükmün lafzı ruhu ile kontrol edilmek gerekir. Medeni Kanunun onbeşinci maddesindeki hükmün vazında asıl gaye ve maksadın Medeni hakları kullanmaktan gayri mümeyyizlik sebebiyle mahrum olan kimselerin korunması olduğu meydandadır (Zürich şerhi tercümesi şahsın hukuku madde-Onsekiz No : Onüç) şu halde bu kanun hükmünü, sevk gayesine münafi olarak, mümeyyiz olmıyanın aleyhine tefsir etmek, mesela, mümeyyiz olmıyan kimsenin alacağını temin etmek için yapılmış kefalet veya mümeyyiz olmıyan kimseye yapılan hibeyi muteber saymamak bu gayenin dışında kalan neticeler olacaktır. Bundan başka, mümeyyiz olmıyan kimsenin yaptığı bir iş akti, batıl sayıldığı takdirde iş veren, yalnız mamelekinde husule gelen zenginleşmeden dolayı bir miktar para verecek, mukavele edilen ücretle mülzem bulunmıyacaktır. Ayrıca bu kimseyi, -iş akti hükümsüz olduğundan- İşçi Sigortalarından ve işçiyi koruyan diğer kanun hükümlerinden istifade ettirmemek vaziyeti hasıl olacaktır. Keza mümeyyiz olmıyan bir kimsenin satın aldığı piyango biletine ikramiye isabet etse, satış hükümsüz olduğu için, ikramiyenin de kendisine ait olmaması nitecesine varmak icabedecektir. Görülüyor ki, onbeşinci maddenin mümeyyiz olmıyan kimse aleyhine olarak dermeyan edilmesi, bu hükmün konması maksadına aykırı ve adil olmıyan niteceler doğurmaktadır.
15. maddenin, mümeyyiz olmıyan kimse tarafından, diğer taraf aleyhine dermeyan edilmesi de hal ve şartlara göre hüsnüniyet esaslarına aykırı bir durum mahiyeti arzedebilir. Filhakika mümeyyiz olmıyan kimse temyiz kudretine sahip olsa idi aynı suretle hareket edecek yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunacak idi ise, temyiz kudretinden mahrum olduğunu ileri sürerek muamelenin hükümsüzlüğünü dermeyan edememelidir. Aksi taktirde temyiz kudretinden mahrumiyet, hukuki muameleatta gerekli emniyeti ihlale müncer olacak bir teşevvüş ve istikrarsızlık amili mahiyetini alır ki, bunu tecvize imkan yoktur. Zira her türlü sübjektif hakkın kullanılmasını objektif hüsnüniyet prensiplerinin, yani cemiyette hakim olan dürüstlük kaidelerinin murakabesi altına vazeden Medeni Kanunun ikinci maddesi buna manidir. Nitekim mümeyyiz olmıyan kimsenin tasarrufunun hukuken hüküm ifade etmiyeceği kaidesini vazeden onbeşinci maddenin ikinci fıkrasiyle mahfuz tutulan istisnalar arasında ikinci maddede ifade edilen etmiyeceği kaidesini vazeden obeşinci maddenin ikinci fıkrasiyle mahfuz tutulan istisnalar arasında ikinci maddede ifade edilen objektif hüsnü niyet esasına aykırılık hali de mevcuttur. Başka tabirle mümeyiz olmıyan tarafından hukuki muamelenin hükümsüzlüğü iddiası objektif hüsnüniyet kaidelerine aykırı olduğu takdirde dinlenmez, zira bir hakkın sui istimali durumuna girer ve kanuni himayeden mahrum olur. Nitekim borçlunun hileli bir hareket tarzı ile alacaklığı hakkını vaktinde dermeyan etmekten alıkoymuş olduğu hallerde zamanaşımı veya hakkın sükutu iddiasında bulunamıyacağı İşviçrede Doktrin ve Mahkeme içtihatları tarafından kabul edildiği gibi ezcümle babalık davasına müteallik hak sükutu süresi bakımından Temyiz Mahkemesince de kabul edilmiştir.
Durum, mukayeseli hukuk noktasından da, incelendiği zaman mümeyyiz olmıyan kimsenin hukuki tasarrufunun hüküm ifade etmiyeceği hakkındaki esasın, bütün kanunlarca kabul edilmiş bir nevi tabii, zaruri hukuk kaidesi olmadığı görülür. Nitekim İngiliz hukuku akıl hastalarının hukuki muamelelerinin yalnız nisbi butlanla malul olduğu kabul eder; ancak akıl hastası kendi durumunun karşı tarafça bilindiğini veya bilinmesi icebettiğini, yani karşı tarafın suiniyetli bulunduğunu ispat etmelidir. Fransız hukukunda da mümeyyiz olmıyanın hareket tarzının hüküm ifade etmemesi kaidesi ehemmiyetli tahditleri maruzdur (Zürich şerhi tercümesi sahife 191).
Nazariyata gelince; Bazı müelliflerimiz ve yabancı müelliflerden bilhassa Egger ile bu müellif tarafından zikredilen diğer müellifler Medeni Kanunumuzun onbeşinci maddesinin gayesine göre tefsirine (gaitefsir) taraflar görünmektedirler. Bu itibarla Medeni Kanununun birinci maddesinin ikinci fıkrasına göre mahkemelerin ilmi ve kazai içtihatlardan istifade etmesi hususundaki işaretine uygun olarak yapılan bu inceleme dahi ekseriyetin görüşünü teyit eder mahiyette bulunmaktadır.
SONUÇ : Netice; Ancak yukarıda izah edilen hususi hal ve şartların mevcudiyeti takdirinde karz muamelesini temin eden gayrimenkul rehini, rahinin temyiz kudretinden mahrumiyeti sebebiyle terkin edildiği takdirde alacağın tabi olduğu mürüruzamanın rehinin terkini hakkındaki hükmün kesinleştiği tarihten itibaren cereyana başlaması icabettiğine, ilk müzakerede üçte iki ekseriyet hasıl olmadığından 9 Mart 1955 tarihinde yapılan ikinci müzakerede mevcudun mutlak ekseriyetiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini