 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu
E: 1954/1
K: 1956/7
T: 16.05.1956
DAVA : Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksezin, Devlet veya diğer bir amme hükmi şahsiyeti tarafından gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine, gayrimenkulünün bedelinin tahsili hakkında açacağı davanın Borçlar Kanununun altmışaltıncı madddesiyle kabul edilen bir senelik müruruzamana tabi olup olmadığı hususunda Temyiz Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 22.12.1952 tarih ve 13205/8949 sayılı ilamı ile 4. Hukuk Dairesinin 22.5.1952 tarih ve 2401/2669 sayılı ilamı arasındaki içtihat aykırılığının halli istenilmiş olmakla 1221 sayılı kanunun muaddel sekizinci maddesi gereğince toplanan Hukuk Umumi Heyetinde mesele müzakere edilerek;
Neticede;
Usulüne tevfikan istimlak edilmeksizin gayrimenkulü Devlet veya diğer bir amme hükmi şahsiyeti tarafından yola kalbedilen malikin, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmü şahsiyeti aleyhine menu müdahale davası mı, yoksa bedel davası mı? açabileceği, bedel davası açtığı takdirde de, hükmedilecek bedelin gayrimenkulün fiilen yola kalbedildiği tarihteki değeri mi, yoksa dava tarihindeki değeri mi? olması lazımgeldiği hususlarındaki içtihat ihtilaflarının halline mütedair 16.5.1956 tarih ve 1956-1 E. 6 K. sayılı tevhidi içtihat kararında da tebarüz ettirildiği veçhile, Medeni Kanunun 643 üncü maddesi gereğince gayrimenkul mülkiyeti ancak sicil kaydının terkini veya gayrimenkulün tamamiyle ziyaı halinde zail olur. Mezkur maddenin ikinci cümlesi, amme menfaatı için yapılacak istimlaklerde mülkiyet hakkının ne vakit zeval bulacağının tayinini hususi kanuna bırakmıştır. Halen meri olan istimlak kanunlarında da, Teşkilatı Eassiyye Kanununun yetmişdördüncü maddesi hükmü ile hemahenk olarak, mülkiyet hakkının, usulü diresinde salahiyetli merciince ittihaz edilecek istimlak kararı ve bundan sonra gayrimenkule takdir olunacak bedelin gayrimenkul malikinin emrine amade kılınması anında zeval bulacağı kabul edilmiştir.
Böylece gayrimenkulü, istimlak edilmeksizin, yola kalbedilen malikin mülkiyet hakkı zeval bulmayıp baki kaldığı cihetle bu hakkına dayanarak her vakit meni müdahale davası açabileceği gibi, bunun yerine mülkiyet hakkının gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyetine devrine razı olarak, gayrimenkulünün bedelini de dava edebilir. Dava edeceği bedel gayrimenkulü üzerinde mülkiyet hakkının devrine karşılık olduğuna göre de mülkiyet hakkına dayanılarak açılacak olan bir davada müruruzamanın bahis mevzuu olamıyacağı ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanununun altmışaltıncı maddesinin tatbik edilemiyeceği neticesine varılmıştır.
SONUÇ : Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın gayrimenkulünün bedelinin tahsili hakkında, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamıyacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanununun altmışaltıncı maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığna 16.5.1956 tarihli ilk toplantıda ittifakla karar verildi.